Tarihin Alfabesi - 3

Yazan: 28 Şubat 2021 2193

Ey eski ölüler kalkın mezardan

Dünyayı bir daha görün de gidin

On günler mi berbat yoksa bugün mü

Biz değil...Siz karar verin de gidin.

 Abdurrahim Karakoç

 

Son 300 senelik bahtsız talihimizi, son 1000 senelik şanlı tarihimize çalmak meselemiz adındaki “Tarihin Alfabesi” yazılarımız Nasreddin Hoca'nın göle yoğurt çalma meselesine döndü. Meseleler umumiyetle son 300 senede kitlendiği için, son 300 senenin hakkını vermiş ipek ipek bu işin çilesini çekmiş Üstadımıza kenetleniyoruz ve bu vefa ahdimizi ödemeye niyetleniyoruz. Ama ne fayda! Bu öyle bir fikir ki hızla akan nehir gibi oluk oluk akan temiz suların içinde bir o yana bir bu yana savruluyoruz.

Tarihi, bir konjonktüre göre ele almak, bir piyes yazarı gibi nakışlandırmak, rotasını çizmek, rotasından çıkmış tarihi kahraman ve figürleri rotasına koymak noktasında ve rotasında olduğumuz Üstadın yolunda ne Üstada vefa ahdimizi ne de yazı ahdimizi tam yerine getirmemenin üzüntüsü içindeyiz. Tarih ulvi bir mesele değildir. Hele bir vakıa okumak hiç değildir. Dini, edebi ve şahsi bütün rizikoyu minimize etme programının adıdır. Veya için   dışa; dışın içe yaptığı tahribatın tecrübesinin belgesidir. Tahrif etmek kolaydır, teali etmek zordur. Tasaffi etmek kolaydır, terakki etmek zordur. Gabi olmak kolaydır. Hami olmak zordur. Necip Fazıl Kısakürek şahsında ve nezdinde Büyük Doğu her zaman teali, terakki ve hami etmiştir. Yeter ki Büyük Doğu’yu yanlışı ve doğrusuyla sevelim...

ÜÇ KİŞİ ÜÇ DERS

“Divan-hane-i ezelde ferma-ı kaza cereyan-ı zuhur bulmuş ola ana tedbir ile çare bulunmaz.” diyor silahşor, tarihçi, matematikçi hattat Matrakçı Nasuh (1480-1564). Başka birisine daha bakalım; 3.Murat (1546-1595) şair, sultan ve halife, o ne diyor:

“Say idegör virmek Allah’ın durur tevfiki hayr

Kim demişler “leyse lil insani illa masea”

Say itmek, çalışmak, idegör, durmadan usanmadan yılmadan çalışırsan Allah tevfik(başarı) ve hayır “leyse lil insani masea” ayet meali insana çalıştığından başka yoktur. Fikrimizin bam telindeyiz, hayali bir yolculuğa çıkalım Hayâlî Bey’den (1500-1557) başlayalım:

“Yıkma gönlüm hanesin rahm eyle kim seng-dil

Hak muhabbet üzre yapmıştır binayı Alemi”

Hayâlî bey bizi hadis-i şerife götürmeye çalışıyor; hatırlayalım meşhur hadisi:

“Levlâke levlâke lema halaktü’l eflak” (sen olmasaydın alemleri yaratmazdım.)

“Hak muhabbet üzre yapmıştır binayı alemi” işte bunun tefsiridir.

tarihinnalfabesi 2

Aynı dönemde yaşamış diyebileceğimiz 3 isimden, 3 örnek verdik. 1.örnek; Matrakçı Nasuh, KADER sırrı, 2.örnek; Sultan 3. Murat, GAYRET-KADER ilişkisi, 3.örnek; Hayâlî Bey, gayret ve kaderi de kapsayıcı HAKİKATİN sırrı…

15. yüzyılda Ankara Savaşı olmuş, Osmanlı’nın omurgası çıkmış. Yıldırım Beyazıt’ın ölümü, Osmanlı’nın fetrete girmesi ve ardından 16. yüzyıl ile Osmanlı birden şahlanıyor.   Kemal Reis'in liderliğindeki Osmanlı filosu, İkinci Lepanto Deniz Savaşı'nda Venediklileri mağlup etti. Piri Reis Kitab-ı Bahriyeyi yazdı. 1513 Yenişehir Muharebesi, 1514 Çaldıran Muharebesi, 1516 Koçhisar ve Mercidabık Muharebesi, 1517 Ridaniye Muharebesi… 15. yüzyılda kırılmak istenen Osmanlı’nın çıkan omzu 16. yüzyıl ve devamında hakikatin yerine takılmıştır. Doğru soru şu, doğuda Timurla ve ilerde Şii tehlikesiyle batıda haçlıyla, içimizdeki Batı harcı adamlarla biz nasıl uğraştık, Çaldıran’a, Ridaniye’ye nasıl gittik. Mohaç’ı, Belgrad’ı nasıl gördük?

KADERE RIZA, GAYRETE AŞK, HAKİKATA İMAN… Ama tarihin alfabesi var yani bunlar dille olacak işler değil, yukarıdaki örneklerimiz bunların sonucudur.

tarihinnalfabesi 3

Hakikat yüzde görünmez. Ama yüz hakikate gebedir. Bilmek, bildirmek, bilmek istemek. Ruhun ameli salihi veya TARİHİDİR. Her şeyden önce mesele duymak, duyurmak. Peki neyi? Hakikati... Hakikatin gölgesinin gölgesi olmak büyük ıstırap, işte meselemiz! Bir yerlerde birileri hakkı tutar, hakkı bilir, hakkı söyler, hak için yaşar, hak için ölür derler. Peki neredeler? Mesele budur. Bir insanın en büyük sıkıntısı meselesinin olmamasıdır, yani meselesizlik! Lik bir hayattır, lik bir hayatın sizi götüreceği yer de Lig TV’dir. Neredesin? Maçtayım. Neredesin?   Kahvedeyim. Neredesin?   Kafedeyim. Neredesin? Falan ve filan ile beraberim! Tersten düşünelim, son nefesine kadar Allah ile olduğunu söyleyen Yavuz’dan, son nefesine kadar vur patlasın çal oynayan hayat yaşayanlara, Allah için Çaldıran'da top atanlardan, şeytan için barlarda şişe patlatanlara dönüştük. Ne oldu bize? Bu soru yeni değil, son 300 senenin sorusu ama sormakta fayda var, çok sorulan bir soru, çok tekrar zikre işarettir, zikir kapı açar. Her kapının ardı hakkın bir lemasıdır. Hak 70.000 perdede saklı, mesele perde aralamak değil perde açmaktır. Bilmek dedik ya sözümüzün başında, üç türlü; birincisi bildiğini bilir, ikincisi bildiğini bilmez, üçüncüsü ne bilir ne bilmez. Bu kafası karışık zümre en tehlikelisidir. Hak bir. Biri ikilemek olmaz. Peki 21. yüzyıl Türkiye’sinde, Türkiye'nin şahsında alem-i İslam'da -haşa- hakkı ikileyen, üçleyen, dörtleyen, beşleyenlerin sebebi ne? Alem-i İslam’daki bu dönen filmi izlemek için 3d gözlük takmamız lazım. Din gözlüğü, dil gözlüğü, dert gözlüğü…

Devam edecek…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi