İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
TAKDİM
Türkiye’de, Türkiye’yi işletici sistem, Türkiye’yi kokutan bir sistemdir…
Bunun iktidar ve muhalefet ya da “iyi-kötü iktidar” ve “iyi-kötü muhalefet” ile mutlak bir ilgisi yoktur. İlgi görecedir…
Elbette Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderlik edeceği bir Türkiye’nin “Avanak Abdilik” belirteceği bir minvalde, Recep Tayyip Erdoğan’ın liderlik ettiği Türkiye “Tarzanlık” belirtir… Ama işte buradaki “Tarzanlık” da, “Avanak Abdilik”e nispeten bir Tarzanlık olur, yoksa Türkiye’nin işletici ve kokuşmuş sistemi mutlak Tarzanlık’a asla yol vermez, ennihayetinde gerçek Tarzan’ı bile korsanlık edasıyla çekilmek ve kendinden arda enkaz bırakmak zorunda kılar…
Bu dediğimiz, dost lisanıyla nicedir hecelediğimiz ve değişik vesilelerle atfında bulunduğumuz bir şey…
Eşya ve hadiseleri örgüleştirici bir dünya görüşünüz yoksa ve dahi eşya ve hadiseleri örgüleştirici bir dünya görüşü olanlara da öcü gözüyle bakıyorsanız, sonunuz kaçınılmaz olarak bellidir, hangi dev ağaçlar arasında hangi dev sarmaşıklara tutunmuş ve hangi çizilmez seyirleri çize çize nice ormanları dört dönmüş olursanız olun, sizin de Tarzanlığınızın, ağaçsız, sarmaşıksız, seyirsiz ve ormansız kalacağı gün gelecektir… Ve böyle bir vaziyette de ardında bıraktıklarınızı, dibi delik bir testide bırakmış olursunuz, her şey akar gider ve arkanızdan da herkes size, rüzgârın savurduğu bir avuç küle, güneşin tebahhur ettirdiği birkaç damla suya bakar gibi bakıp durur…
Testi delindikten ya da kırıldıktan sonra “Tuh sana!” diyen çok olur ve bu “çok” da mutlaka, testinin kırılmasına giden yolu döşeyenlerin ta kendisi bulunur…
Hilafına mutlaka…
Biz, ne diyorsak, her şey olup bitmeden ve bu şeyler olup bitmesin diye konuşuyoruz…
Diyoruz ya; Türkiye’de, Türkiye’yi işletici sistem, Türkiye’yi kokutan bir sistemdir, bu sistem değişmeden, ya da bu sistemi değiştirme muradı taşımadan mutlak başarıya eremezsiniz, hele hele elinizde değilken “Tu kaka!” dediğiniz bu sistemi, her nasılsa elinize geçtikten sonra hiç olmazsa parça parça değiştirmek yerine “Muçç! Ya ya!” diye büklüm büklüm öpüp bağrınıza basıyorsanız, meyhanede ve şaraptan olmasa da, atölyede ve koklaya koklaya tinerden de olsa, siz de artık bir sarhoşsunuzdur!
Tekraren ilân ediyoruz; Türkiye’de, Türkiye’yi işletici sistem, Türkiye’yi kokutan bir sistemdir ve bunun, iktidar ve muhalefet kutuplarının kalitesiyle ilgili mutlak bir ilgisi yoktur… Zeki bir başın, felçli ayaklarla depara kalkması mümkün müdür? Çürümüş zerzevatla, dünyanın en iyi aşçısı dahi olsanız, leziz bir salata yapmanız mümkün olur mu?
Biz böyle dedikçe “Ama Türkiye, Erdoğan’la depara kalkmadı mı?”, “Ama Erdoğan’la leziz bir salata yapılmadı mı?” diyenlere, diyeceğimiz bir şey elbette olur:
-Mutlak depara kaldırmayan görece depar, ayaklardaki felci kollara da teşmil etmekten başka neye yarar ki? Mutlak lezzete hemhâl olmayan salata, görece lezzetiyle ancak ağız gümrüğünü geçirmez mi, bu geçiş de mide hattında patlama imkânına ermesi felaketini doğurmaz mı?
“Eksik oluş, oluş olmadığı gibi bir de “gerçek oluş”un katilidir!”, diye boşa mı haykırır dururuz…
Dimağımızda eğer bir teşbih ve mecaz cihazı var ise, patladı patlayacak…
Kaç kere ve kaç misalle soralım:
-Başkanlık sistemiyle sivriltilme imkânına erilen kazık, varlığı, varlığımızı ortadan kaldırmaya odaklı düşmana saplanamamışsa eğer, bunun manası, elinizle yonttuğunuz kazığın, düşmanın eline geçince size saplanacak olması değil midir?
Mesaj ile sipariş vermek için tıklayınız>>
Kitapyurdu üzerinden sipariş vermek için tıklayınız>>