İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
TAKDİM
Türkiye’de seçimler oldu bitti. Seçim derken, Türkiye’de seçim, paralel evrende kurgulanmış seçimlerin “tıpkıbasım”ını, bildik Türkiye’de tutturabilmek mesaisidir. Hani Türkiye’de seçim, soruları cevaplandırmak değildir de, evvela verilmiş cevapları sorulandırmaktır. Bunun için öyle bir üst perdeden, öyle derin mahfillerden ve öyle bir önceden ayarlamalar yapılır ki, herkes de kendisini bir başına Türkiye gemisine istikamet tayin eden kaptan gibi hisseder. Hâlbuki bu memlekete her birimize bu çirkin oyunda biçilen azami rol, gemi dümenine konan ve gemiyi kendisinin idare ettiğini sanan bir kelebeğinki kadardır…
Türkiye’de evvela seçilecekler seçilir. Alternatifler de, evvela seçilmişlerdendir. İktidarı belirlemek için evvela muhalefetin dizayn edilmesi şarttır. Ondan sonra da halka zaten, asırlık bir dimağ hücumuyla erdirildiği dumur hattından, bir kutucuğa yanaşması ve içine bir zarf atması düşmektedir… Bu kadarcık bir hareket, toplam organizasyon tenceresine kapağını bile vurmak değildir, ona vurulmuş kapağını kaldırmak, tencerede pişene şöyle bir baktıktan sonra geri kapatmaktır. Ama halka, o aşı kendisi pişirmiş zannettirilir. Oysa o aşı kendisi için şeytanî bir terkiple başkaları pişirmişlerdir. Onu yedirerek belki öldürmeyeceklerdir ama büyük kötülük tahakkuk edene kadar kendisini pek mesrur hissettireceklerdir…
Bu makûs bir talihtir…
Bunu kırmanın tek yolu da, milli bünyeyi bir yolunu bulup milli gıda ile beslemek, gücünü toplayacağı ana kadar ona “mesrur güçsüz” rolünü oynatmak ve anı geldiğindeyse onu, vatan idaresini tam milli kılacak hamleye geçirmektir… Bu da, ifası zor, pek zor, çok çok zor bir iştir… Zaten bu coğrafyada büyük millet olarak kalmanın tek yolu da, bu zoru göze alıp üstesinden gelebilmek cesaret ve maharetindedir…
Olmazsak, öleceğiz, ötesi yok!
Şimdi; ellerinizi insafla vicdan cihazınızın üzerine koyunuz ve kendi kendisine şu soruyu sorunuz:
-Evvelkinin yatak odasına girip fuhşunu kayda alanlar sizce, evvela kaydını almadıkları başka bir kimseyi onun yerine oturturlar mı?
Bu suale cevabınız “Oturtmazlar!” ise eğer, oturtulanın bütün hareketlerini gözlemek suretiyle onu oraya oturtanların ana gayesini de belirlemek güç olmaz… Evet, nice zamandır kaydediyoruz, CHP’nin karikatür edalı genel başkanı eğer ABD’ye gider ve döndüğünde Cumhurbaşkanlığı için kendi adaylığını onca itiraza rağmen dayatırsa, kendisini oraya oturtanların Erdoğan ile yola devam etme kararı aldıklarını da erkenden düşünebilirsiniz…
Bizim bunu, yıllar öncesinden itibaren tekrarlayadurduğumuzu göz ardı etmeyiniz…
Öyleyse bu andan itibaren mili nazara düşen vazife, Erdoğan ile yola devam etmekle nasıl bir şeytanlık plânladıklarını görmek ve göstermektir…
Mesela biz nicedir diyoruz ki; iktidarın “Terörü bitirdik!” övüntüsü öldürücü bir avuntudur, aksine 40 yıldır canımızı yakan o terör 40 yıllık emellerine sınırımızın hemen dibinde ermiştir, erdiği şey ABD tarafından kökleştirilmektedir ve bu süreçte de iktidar adeta vatan umum-i efkârından bu durumu saklamakta, tam bir karartma uygulamaktadır… Dünyanın başına bela dev güçler için, İslam dünyasının bağrında, İsrail’den sonra ikinci bir gayr-i müslim devlet kurmak, Ak Parti’nin bilindik vasatla Türkiye’yi idare etmemesinden çok daha önemlidir. Hatta tam aksine, bunun tahakkuku Ak Parti sayesinde kolaylaşmış, mümkünat yoluna girmiş ve en son da fiiliyata dökülmüştür… Şimdi bu dediğimiz az bir şey midir? Üstelik bu yalnızca, dediğimiz onca şey içinde yalnızca bir şeydir…
Başka mı?
Mesela; Türkiye’de İslamî nizam isteyen parti kalmaması, bu vasatın da İslamî nizam isteyen halkın omuzlarında var olan Ak Parti devrinde sağlanması, az bir şey midir?
Bunları zaten haykırdık, haykırmaya devam ediyoruz…
Milli iradeye, eski devrin kırbaç şakşakları altında çalıştırılan köleleri kadar olsun özgürlük tanımazken, sanki de ona hür iradeli bir kuş gibi istediği yere konma hakkı vermiş gibi davrananlar, bize ait istikbali, bizi tıktıkları fanus içinden bir büyücü gibi gözlemekte ve her bir şeyimizi buna göre önden düzenlemekteler…
O fanustan çıkmalı, bu döngüyü kırmalıyız!
Yani diyoruz ki, Kurtuluş Savaşı’nın tamamlayarak gayesine erdirmeliyiz!
Hakiki manada hür olmadığımızı anlamak, hürleşmek yolunda girişilecek hamlelerin ilki olacaktır…
Hakiki manada hür olmadığımızı anladığımız gün, hürleşmek yolunda hamleye kalkışımızın da ilk günü olacaktır…
Bütün gayretimizle milletimizi bu ilk hamleye doğru sırtından nicedir iteklemekteyiz…
Bizi küçük görmeyin, Tevfik Allah’tandır ve O, çok büyüktür… Hatta, tek büyüktür!
Mesaj ile sipariş vermek için tıklayınız>>