Bizim için takdim, bir hasbıhâldir, bir gönül arzıdır ve bizim için takdim, mutlaka atfedildiği şeyin çetelesini tutmaz, çehresine kurulur, zahirî değil, onunla batınî mutabıklık tüttürür ve öylece, bir çırpıda kürsüye geçer…

Kürsüdeyiz ve karşımızdaki takvimin yaprağı, 25 Mayıs’ta meskûn… 25 Mayıs, Üstadımızın ölüm tarihi… Doğduğu tarih ise, bir gün sonrası, yani 26 Mayıs… Zamanî bu konumlanış sanki de üzerinde, “Bizde doğmak için evvela ölünür!” deyişinden sırlar taşımakta…

Evet; bizim yolumuz, doğmak için evvela kefensiz bir ölüme ve öldükten sonra da yaşamak için kundaksız bir doğuma talipliktir! Kefensiz ölümlerde nefsimiz yıpranır ve ruhumuzla heykelleşiriz! Ve kundaksız doğumlarda nefsimiz bu defa hakikaten ölür ve ruhumuzla ebediyete ereriz…

Ah ne saadettir bu!

Bu saadetin hasreti gönlümüzde ve şu hakikatin bilincindeyiz; Necip Fazıl Kısakürek’i gönlümüze yerleştiren şey, bu saadetten gönlümüze ebediyet besteleri terennüm etmiş olmasıdır… Bunu bilmeyen müptezeller, magazin muhabirliğinden beter bir adiliğin burcunda, sevgimizi tuhaf bulur ve sevgimize set olmak ister…

Ah; mırnav biçareler!

Necip Fazıl Kısakürek’i, ne ifratın kucağında, ne tefritin bucağında değil, tam kıvamında ve yalınız Allah için ve yalınız Allah yolunun tahkimatı için seviyoruz, var mı ötesi!

Hakiki sevgiyle seven, sevdiğinden nefsanî menfaat umar mı hiç!

Necip Fazıl Kısakürek bizim, çilemizin ismidir! O’nunla ne şahsi horozluk kariyeri peşine düşeriz, ne de O’nu şahsiyetsiz horozların gagasına yem ederiz!

Ve anlaşılsın isteriz:

Necip Fazıl Kısakürek, bir devdir, bir dev aynası değildir! Hiç kimsede, kendini O’na muhatap kılıp, aynada da olsa devleşme hakkı yoktur! Hem bu, ennihayet hakikatin değil, aynaların bahşettiği bir devlik olur! Bir cüce, bir devin omzuna çıkar ve sadece uzaktan bakanlara kendisini bir dev olarak yutturur, yutturabilir, ama bize değil… Çünkü biz, dev bildiğimize uzaktan bakan bigâneler değiliz, dev bildiğimizi, eşya ve hadiseler plânında O her ne için mücadele edip devleştiyse, o şey için mücadele ederek yürütenleriz!

Bu vesileyle; Üstadımız Necip Fazıl Kısakürek’e rahmet olsun!

Ve nice çilelere müştak ve gebe yolumuz, pür-fer olsun!

Hadiseler, an be an akışta… Ve her akışın nihai ufkunda ölüm bekleyişte… Kuzeyde Rusya ile Ukrayna cedele devamdalar… Bu cedeli de kapsayan ve belası tüm dünyaya şamil vaziyet, Türkiye’nin bahtına verim mi getirecek, daha büyük belalar mı açacak? Çin’in gölgesi hangi cenahta koyulaşacak, Rus’un kini hangi ufukları didikleyecek, dünya siyaset kumarının kurpiyeri mesabesindeki ABD, kartları hangi hile ve ölçülerle dağıtacak? Vaziyet soru çengelli ve ölüm pergelli bir istikamete doğru akarken, cant yarmış bir araç gibi hükümet, bir türlü “bütün fikir ile iş görme” hassasına eremediğinden, gördüğü her işi de o işe matuf aracın cantı yarık bir vaziyette görmekte… Zaten bu sebeple de CHP ile yirmi yıldır, ölümüne ve varlık gayemizi tahakkuk ettirecek bir kavgaya tutuşamadı, onunla ancak müsabaka cedeli yapıp durdu… Hani iki yumruk bu atıp alkış alıyor, bir aparkat öbürü vurup sersemletiyor, böyle böyle süren müsabakaya gong sesi nihayet verdiğinde ise Mustafa Kemal’li bir ortaklık hissi her ikisini de kol kola girdirip, bir sonraki müsabaka cedeline kadar dinlenmeye sevk ediyor!

Bu sahte ve işe yaramaz cedel bilinmelidir ki; Müslüman Anadolu halkını artık yormuştur!

Yorgunuz!

Ve bu yorgunluğun en zinde bir şekilde canını okuyacak muhatap kutbu da, CHP’yi yordamına göre bir türlü geriletemeyen müsabaka yorgununun ta kendisidir, hükümettir!

Bir bardak çay içmekle de olsa, menfaat gözeten hesabîler değiliz ki, kör olalım da görmeyelim, görsek de söylemeyelim!

Biz, hasbîleriz ve menfaatlerini daima davalarının tahakkukunda gören vasfımızla hem görmekte, hem de söylemekteyiz!

Dostun acı sözüne itibar etmek yerine ona katlanamayanlar, yalaklarla gelecek tatlı ölümlere duçar kalacaklardır!

Demediler, denmesin!

Davaya nispet gevşetip menfaate don çözenler ölecek, yalakalar ölecek ve inşallah en sonunda CHP de, temsil ettiği tüm değersizliklerle ölecek ama Allah davası baki kalacak!

O bekânın ateşine, âşık pervaneler halinde koşanlara, selâm olsun!

Mesaj ile sipariş vermek için tıklayınız>>

Kitapyurdu üzerinden sipariş vermek için tıklayınız>>