İsrail'le Ticaret Tıkırında: Bu Toprakların Şerif Hüseyinleri, Kâr İçin Bir Milletin Alnına Kara Sürmeye Devam Ediyor!

Yazan: 11 Nisan 2024 17614

Aylar oldu, Gazze’de İsrail’in soykırım kimlikli saldırıları hız kesmeden devam ediyor. Elbette İslam toprağını Yahudi’ye karşı savunan yiğitler, büsbütün karalara batmış ümmetin son bir havl ile ışıldayan yüz akıdır. Bu yüz akıdır ki; istikbalin, namusun, dinin, imanın namlunun ucunda, cihadın burcunda olduğu hakikatini canlı tutmaktadır. Hani canlı tutmaya çalıştıkları şey, umumi ümmet manzarasında can çekişmekte olan bir şeydir. Hilelerle Müslümanların yaşadığı bütün ülkelerde bütün İslam dışı rejimler, İslam düşmanı rejimlerle elbirliği halinde Müslümanları, bir Müslümanı Müslüman kılan şeylerinden soydular… İdrakler iğdiş, kimlikler tahrif, itikatlar mundar edildi... Mesela İslam’ın ana üssü mesabesindeki Türkiye’de cihat, asli mana ve şumuliyetinden koparıldı, kâfiri rahatsız etmez dar bir anlam zindanına tıkıldı... Bütün İslam diyarlarında da aynı şey…

İşte; ölümler pahasına; istikbalin, namusun, dinin, imanın namlunun ucunda, cihadın burcunda olduğu hakikatini Gazze’de canlı tutmaya çalışan Hamas, bunu yapmakla bütün afaka evvela şunu gösteriyor:

-Öz Muhammedî İslam’da kalırsan, terörist olman kaçınılmazdır!

El-Fetih’in, ilk zorlukta gerdan kırıp Yahudi’nin koynuna girmeye hazır oluşu, evvela sayısız kez girişleriyle beraber bu hakikati tersinden tescil ettiriyor. Ne yani, küfür idareleri patronajındaki modern dünyanın hoşuna gitmiyor diye, dinimizi değiştirip ona öylece mi inanalım!

Hamas, mukaddes Kudüs topraklarında böyle inanmamanın, böyle inanmadıktan sonra da terörist kılınmanın, buna rağmen İslam’da kalıp silaha sarılmanın ne de güzel bir örnekliğidir! Teslim olmuyorlar, olmadıkları için de hücuma uğruyorlar!

Biz de Anadolu’da aynı soydan hücumlara uğramadık mı! Bizim de yaşadığımız rejimde öz Muhammedî İslam’da kalmak, sakıncalı kalmakla eş anlamlı bir şey değil midir? Dün şapka takmadığı için kafası kopartılanlarımız olmadı mı mesela? Bugünümüz özelinde değişen tek şey bugün asılmayışımız, yoksa şapkayı küfür alameti, onu zorla başlarımıza geçirmek isteyenleri kâfir olarak gören kafalarımız hâlâ mevcut rejim için, birer sakıncalı kafa değil midir? Ya bugün Filistinliden farkımız nedir? Başlarımızdan aşağı bombalar yağmayışı mı? Saadet bu topraklarla gerçek Müslümanlara şartlı bahşedilen şeydir! Saadet, Allah’ın tam hâkimiyetini isteyene dektir! Hamas işte Kudüs’te Allah’ın hakimiyetini istediği için olmakta olanlar onun etrafında olup bitmekte… Yani benzer soydan gadredilişler altındayız… Bütün dünyada da aynı şey… Hamas, Müslümanlara hal lisanıyla bunu göstermekte…

Elbette Hamas’ın gösterdiği başka bir şey de, Müslüman halkları idare eden sözde Müslüman idarelerin ciğeri… Daha doğrusu, ciğersizliği! 57 İslam ülkesini toplayıp bir kefeye koysanız, içinde İsrail’e geri adım attıracak tek sahici tavrın olduğu başka bir kefeyi çöktüğü dipten tek milim bile kaldıramaz! İddia değil vakıa; kaldırmıyor, kaldırmadı da! Çünkü hiçbiri İslamî değil, İslam’a ait değil yani! Deveyi yeşile boyasalar, deve zatıyla yeşil olur mu? Olmaz… Deve soyundan 57 İslam ülke idaresinin de işte en fazla sadece boyası yeşildir! Zatıyla hiçbiri yeşil değildir, İslamî değildir… Hamas’ın gösterdiği bir hakikat de bu!

İslam ülkelerinin lideri mesabesindeki Türkiye’ye bir bakın hele! Gazze’de çoğu çocuk ve kadın 40.000’e yakın Müslüman katledilmişken ve katliam hız kesmeden artarak devam ediyorken, Türkiye’de Gazze’ye dair en çok konuşulan konu İsrail’le bir türlü kesilmeyen, artarak devam etmekte olan ticarettir!

Bir avuç gözü doymaz pisliğin daha fazla kazanma selameti açısından Türkiye’yi idare eden iktidar, İsrail’le ticareti kesmemiştir!

Açık söyleyelim; yaptıkları şey, bir avuç pisliğin kârı için bir milletin alnına kara sürmektir!

Çelik, dikenli tel, çimento, yeme içme, giyim kuşam malzemesi! Türkiye limanlarından harıl harıl kalkan gemiler, leşe üşüşmüş leş kargaları gibi sıkışmış İsrail ithalinden rant kapmak için koşuşturmaktalar!

Türkiye’de iktidar da, halkı eşek yerine koyup bu durumun aleyhine bir vaziyet oluşturmasına yalanlarla, hokkabazlıklarla örtmeye çalışmaktadır. Ne imiş, ticareti devletler yapmazmış da, yapılan ticaret özelmiş! Sanki de İsrail’e ticareti kaçakçılar katır sırtında yapmaktadır da, devlet yetkilileri mesuliyeti, sorumlulukları altında olmayan bu özel şahıslara yıkmaktadır! Hoş, Türkiye’de katılı kaçakçılar bile devletten habersiz ve müsaadesiz iş yapmamışlardır ki, yapamazlar ki! İsrail’le ticaret, özel ticaretmiş, devleti ilgilendirmezmiş! Millet eşek ya, yerse hesabı! Resmi ağızdan böyle bir açıklama yapmak yerine sövseler, daha az can yakacakları bir vasatta açık açık Türkiye hükümeti, üç kuruş dünyalık menfaat için koca bir milletin şerefini yele verip durmaktadır!

Bundan kırk yıl sonra Gazzeliler:

“Bundan kırk yıl önce başımıza milyon dolarlık bombalar yağarken, o bombaları yağdıranların çeliği çomağı, yiyeceği içeceği Türkiye’den gelmekteydi!”

Deseler, dedikleri yalan mı olacaktır! Yalan olmayacaktır ama eksik olacaktır! Zira bu ticareti Müslüman Anadolu halkı değil, onu idare eden Ak Parti iktidarı yapmaktadır! Ama işte bu eksiklik kırk yıl sonrasına tecelli etmez, doğru olan şey tecelli eder… O doğru da şu an Türkiye’nin, Gazze’de soykırım yapmakta olan İsrail’le ticaretine hem de savaş fırsatlı bir şerefsizle arttırarak devam etmesidir. Bu şerefsizlik millete ait değildir, onu idare edenlere aittir! Ama bu şerefsizlik sonuçlarına mutlaka milleti de ortak edecek türden bir şerefsizliktir! Zira Osmanlı’yı sırtından vuran bir avuç işbirlikçi münafık Arap idi ama istikbale bunu “Araplar bizi sırtımızdan vurdular!” diye geçirdiler. Şimdi de aynı şeyi “Türkler bizi sırtımızdan vurdular!” diye dimağlara geçirmemeleri için engel mi var! Tarihî tescillerin böyle hususlarda detaylarla değil, esaslarla yapıldığı tarihî bir gerçekliktir… Ve bu esas, İsrail Müslümanlara soykırım uygularken gıdasını giyiminin, çeliğinin telinin Türkiye’den gelmekte olduğu gerçeğidir…

TÜİK’in resmi verisidir, İsrail’in Gazze’ye saldırmaya başladığı 7 Ekim’den bu yana İsrail’e Türkiye’den 8 milyon dolarlık dikenli tel örgü satılmış! Şimdi o tel örgülerle mümin alınlarının Mescid-i Aksa’da secdeye varması engellenmekte!

Alçaksınız!

Satıp kâr etmek kastıyla böyle bir dönemde Türkiye’den İsrail’e bir şişe su satan, bunun satılmasına müsaade eden herkes alçaktır!

Tarihe kayıt düşüyoruz!

İleride bu toprakların Şerif Hüseyin’lerini bu toprakların tertemiz milletine teşmil edip de “Türkler bizi sırtımızdan vurdu!” diyemesinler diye tarihe not düşüyor ve İsrail Gazze’de katliam yaparken Türkiye’den İsrail’e ticareti durdurmayan, buna onay veren, bu şerefsizliği aklamak için vaaz kürsüsünde piçleşen, İslam hukukunu menfaat hukukuyla eğip büken herkesi Şerif Hüseyin soyundan kimseler ve kurumlar olarak tescil ediyoruz!

Ey Gazze’nin zulümden kavruk ve imandan şerefli Müslümanları!                  

Başlarınızdan aşağı milyon dolarlık bombalar yağarken İsrail’e Türkiye’den sayısız kalem mal ile beraber dikenli tel satışına da devam eden ve ettiren Anadolu’nun kendisi değildir, aynı dikenli tellerle bütün bir Anadolu’yu da çevrelemiş kimselerdir! Sizi sırtınızdan vuran milletimiz değildir, sizi sırtınızdan vuran milletimizi de devir devir mana sırtından vurup duran pis bir rejimdir!

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi