İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
TAKDİM
Deyince hatırlayacaksınız; ya kötü kurgulandığından ya da hesaplanandan daha uzun sürdüğünden bazı mafya-derin devlet dizilerinde, “en kötü ve en şerli” karakterler her defasında, sırf senaryoyu sürdürebilmek için güncellenir ve henüz ölmüş bulunan “en kötü ve en şerli karakter”in ardından ortaya çıkıveren “daha da kötü ve daha da şerli” karakterin takdimi de “Vauvv! O çıktı mı ortaya!” diye yapılır ya, işte dünya çapında dünyayı yeniden şekillendirme amacına vesile kılınan Covid-19 namlı virüs için de, öldüğünden değil de, karizması fena halde çizildiğinden böyle bir yol izlenmeye başlandı, yani Covid-19’dan mutasyon yoluyla ürediği söylenen “daha bulaşkan ve daha şerli” varyasyonlar bir süredir “Vauvv! Yeni mutasyon!” diye takdim edilir oldu. Alfa, beta, delta, gama varyantları derken, biz bu satırları yazarken pandemi tiyatrosundaki yeni virüsün adı, gene Yunan alfabesinden mülhem olarak “omicron varyantı” olarak çoktan konulmuştu bile…
Şimdi dünyayı; Covid-19’dan üreme Omicron varyantı kasıp kavuracakmış!
Tekraren ilân ediyoruz:
-Biz, Dünya Sağlık Örgütü’ne, Birleşmiş Milletler’e güvenmediğimiz kadar güvenmiyoruz!
Böyle bir bağlamda da, Covid-19’dan Hindistan’da üreyip İngiltere’de yayılan delta varyantına binaen, Covid-19’dan son sürüm olarak Afrika’da üreyen ve “daha da kötü ve daha da şerli” bir imajla takdimi yapılan Omicron varyantına da, Afrika’dan başka bütün dünyada volta vurduracaklarını, ekonomi piyasalarında para baronlarının daha da urlaşması-devleşmesi yolunda onu bir trambolin gibi kullanacaklarını biliyoruz!
Bildiğimiz bu hakikate karşıysa asıl ve bütün mesele, dünya egemenlerinin, mafya-derin devlet dizilerinden fırlatır gibi, üzerimize her daim “en kötü ve en şerli” karakter olarak sürdükleri şeylerin, tiyatral bir endamla değil, hakiki bir gadr ile ettikleri kötülüklere karşı, hakiki bir mukavemet hattı kurup kuramamamızda yatıyor…
Yalnız sağlıkta değil, eğitimde, siyasette, güvenlikte, refahta, bilimde, teknolojide ve dahi insan hayatına değen nice başlıkta, kendi medeniyet köklerimizden itibaren gövdeye, gövdeden dala, daldan tomurcuğa, tomurcuktan çiçek, yaprak ve meyveye durmuyorsak, meyveden köke doğru tersine bir akışla dünya egemenlerine tazimle selam duruyoruz demektir!
Hey gidi Devlet-i Âliyye Çınarı hey!
Kökün, gövden, dalların ve budaklarınla…
Senin mazimizde kalan yâdının fırçası, istikbâlimizin ufkuna gerçek bir devlet resmini, hem de öldürücü bir hasret ile tersim ederken, senin küffara can veren ama emaneti asla teslim etmeyen tarafından himmet dilenip durmaktayız!
Kavrayalım:
-İstiklâl, Müslümanların haklarını seküler bir mızmızlıkla değil, imanî bir titizlikle savunacak gerçek bir devletin savletinde yatıyor!
O gelmeyince istikbâl gelmeyecek, eğitimde ahvalimiz yontuk, refahta seviye çehremiz somurtuk, diplomaside endamımız potuk, hutbelerde bile dillerimiz tutuk kalacak…
Ve onun hasreti içimizde, küfür karşısında ezik nefsimiz içimizden daima kulağımıza:
-İmkânı var mı böyle şeyin! Halt etme!
Diye fısıldayıp duracak, buna mukabil asil ruhumuz da, Söğüt’ten itibaren yeşillendirir gibi yanık gönlümüze şu sadayı üfleyecek:
-İman varsa, imkân vardır!
Sahi, imkân var iken hamle yok ise eğer, söyleyin, ne yoktur?
Allah’ın hiçbir şeye ihtiyaç belirtmeyeceği ortadayken, sırf Allah’ın kendilerini imtihan ettiği şuuruyla, imanlarını imkâna, imkânlarını da hamleye çeviren gönüldaşlara selâm olsun!
Mesaj ile sipariş vermek için tıklayınız>>
Kitapyurdu üzerinden sipariş vermek için tıklayınız>>