Kur'an Okuyan Bülbül: Hafız Abdullah Nazırlı Biyografisi (1920-2021)

Yazan: 08 Nisan 2021 2004

     Dedi ki:

  • İlkokulu bitirdim babam beni Kuran-ı Kerim okutacak alfabe bulamadı.
  • Yoktu evladım! Ne kadar Osmanlıca, Arapça eser varsa yaktılar.
  • Babam camide beş altı kanadı kopmuş eski bir Kuran’ı bulup getirdi.
  • Babam ilk dersimi alfabe bulamadığı için Fatiha’dan başlattı. İlk ayet, ilk dersim; Elhamdulillahi Rabbil Alemin …

                     Dedi ki:

  • Bir işte başarılı olmak için üç şey lazım:
  1. Azim
  2. Sebat
  3. Sabır
  • Hayatımda ne yedim içtimse beni doyurdu. Fakat okumak doyuramadı. Kuran-ı Kerim okumak, okutmak.
  • Dinimin emri olan maruf ve münkeri anlatmayı çok severim. 90 senedir maruf ve münkeri anlatıyorum.

Dedi ki:

  • Babamın yazısı güzeldi. Fakat eski yazı (Osmanlıca) yasaktı.
  • Ben kendi gayretimle eski yazı öğrendim. (99 eseri var.)
  • 11 ay askeri talim gördük. (İkinci dünya savaşı yılları)

107 senelik hayat ve memat mücadelesi ne için, Allah’ın Kuran’ı ve Resulü için… Doğumu 1920 Elazığ Hoş köyü… Babası Diyarbakır’ın Hani ilçesinde İmamzadeler’den Sufi Abdülfettah Efendi’nin oğlu Hacı Ali Efendi... 1920’li yıllar çetin ve zor… Çocukluk ve gençliği Hani’de geçiyor. 12 yaşında zor şartlarda hafız… ilim yolunda babası Elazığ’a getirir, merhum Hafız Mehmet Erçağ’dan tecvit, kıraat ve makam dersleri alır… Tekrar Hani’ye dönüş. Amcası Müderris Hafız Muhammed Efendi’den Arapça, tefsir ve Şafii fıkhı derslerini okur.

İlimde ve çevresinde dikkatleri üzerine çeker… Sene 1941’li yıllar… Hafız Abdullah Hoca Diyarbakır Ulu Cami’de mukabele okuyor, 16. cüzü okuyup kürsüden indiğinde tanıdığı Hanili Hacı Reşit Efendi ile tanımadığı bir gurubun kendisini beklediklerini ve yanlarına çağırdıklarını farkeder. Bunlar Diyarbakır’ın âlim ve büyük insanları… Davetlerine icabet eder, yanlarına giderek kemali edeple diz üstü oturur. Merhaba ve hoş sohbetten sonra kendisine bir kâğıt uzatılır ve “Bu sana bir hatıra, bir hediyedir evladım… Sen mukabele okurken yazıldı.” denilir ve okuması istenir... Bu, Diyarbakırlı âlim, yazar ve şair Abdülgani Bulduk Bey ile Fahri Bey tarafından Hafız Abdullah Efendi için yazılan bir methiye idi:


Hafız-ı hoş lehçe Abdullah’a yüz bin aferin
Çünkü Kur’an okur tecvid ile tertil ile
Vakfe, vasle, medlere gayet riayet eder
Ehl-i irfan yad eder bu tarzını tebcil ile
Eyler istihsan melekler şive-i elhanını
Zannedersin feyz almış himmet’i Cibril ile
Hak nazardan saklasın avazı hub bu hafızı
Kâbe’ye gitsin, yüzün sürsün gani takbil ile

Osmanlı Türkçesi ile 99 eser kaleme almıştır. Eserleri tefsir, fıkıh, dinler tarihi, kelam, tasavvuf, tarih ve edebiyata dair bilgiler içermektedir. 1000’den fazla hafız yetiştirmiş ve 5000’den fazla kişiye Kur’an-ı Kerim öğretmiştir. Allah ondan razı olsun…

Dedi ki:

Ya Rasulullah! mübarek cismi şerifin nurdur

Cihanda bir nazirin yok hilkatin bi kusurdur

Padişahlar huzurunda hizmetinle memurdur

Kapında cümle hükümran zübabtır, murdur

Seni tasdik edenler şüphesiz ki cümle mağfurdur

Senin din-i mübinin, ümmetin alemde mensurdur

Yüzünden dökülen ter ben olaydım

Ayağın bastığı yer ben olaydım

Bedir, Uhud savaş meydanında

Yolunda can veren er ben olaydım.

 

Ruhu için El-fatiha…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi