52. Sayımız Çıktı!

31 Mart 2023

TAKDİM 

Türkiye’yi, fikir yönetmiyor. Fikir, Türkiye idaresinden sürgün edileli asrı geçmiş… Dahası Türkiye’de idare, Türkiye’ye fikir gelmesin, idareye el koymasın diye çaba sarf edici bir miyarda kurulmuş…

Bütün fikrimizle bu hususta gördüğümüz şey şudur: Türkiye idaresinin yürütücü organizasyonu mesabesindeki Türk politik sistemi, gerçekte fikir hanümanının önüne bağlanmış azgın bir pitpul gibidir ve emeli, millet ile fikrin bir araya gelmesine engel olmaktır. Zira millet ve dahi milletler, kendilerini varlık alanına çıkaran fikrî gailelerinden arındırılırlarsa, Firavun’un ehramlarına taş taşıyan kölelerden fark belirtmezler. Böyle olunca da idare, Firavunlar için kolaylaşır… Bu manada Türkiye’de de durumun neye taalluk ettiği kendiliğinden anlaşılır: Türkiye’de millî dimağ, susuz olduğu fikirden kanmak noktasında özgür değildir! Türkiye’de millet özgür değildir. Böyle olunca da Türk politik sistemi, bu esaret namına millet ayağına vurulmuş pranga olarak belirir. Türk politik sistemi gerçekte, millî prangadır!

İşte; seçimlere gidiyoruz…

Hangi asli ruhuyla kim, kimleri seçecek… Daha şimdiden milletvekilliğinin insan nefsini pışpışlayan güzellikleri peşine azgın nefisli sayısız adam ve kadın düştü. “Allah için şu yaraya kim merhem çalacak?” dense ıslık çalıp tavana bakacak nice tip, millî yaramızı daha da azdırmak için, azmış bir vaziyette kulis yapmaya başladı. Zaten millî yaramızın, vekil hangarlarının dolup dolup boşalmasıyla hep azmış olması bir vakıadır… Türkiye’de vekil tespiti, şehirlerin en kaliteli adamlarının tespiti değildir de sanki, en kalitesiz adamlarının tespitidir. Zira kaliteli adamların tespiti için vekillik tezgâhına, nefsi pışpışlayan şeyleri değil, ruhu kanatlandıran şeyleri koymak lazım. Peynire fareler gelir… Bu peynir, Türk politik sisteminin insan nefsini semizlendirmeyi esas almış cümle argümanıdır. Ve bu fareler, bu peynirlere üşüşen cümle politikacı…

Çantayla ödenen vekil maaşını bile vekil için harçlık kılacak avantacılık, ihalecilik, aracılık, paycılık, rantçılık gibi bilmem kaç başlıkta sayabileceğimiz türlü zenginleşme, kuvvetlenme yolu bu meydana farelerden başkasını elbette çekmez… Fare olmayan, yani nefsî pışpış için değil de ruhî çile için bu meydana çıkabilenlerden de bir başlarına bir şey olmaz… Ya çok başlarıyla peynir fareleri? Onlarla şerden başka ne husule gelir ki!

İlk dönemini bitiren vekillerin bir dönem daha saltanat sürme hevesleri, yalanlar, kulisler, daha da büyük adam olma salvoları, üst düzey parti yetkilisine bir para çantası vermek suretiyle listeye girebilme atraksiyonları… Akışa bakın; partiler için vekiller tayin edilmiyor da sanki, içinde bir ağıl davar yıkanmış bir havuzun dipten tıpası çekilmiş, havuz içindeki sayısız pislik seyrek seyrek çekilen suyun ardından ve döne döne dibe çöküyor! Türk politik sisteminin Türkiye’den derleyip topladığı vekiller cümlesi ekser kısmıyla böyle bir tortuya tetabuk eder… Lider sultası zaten Siyasî Partiler Kanunu’nun parti liderlerine, gene parti liderleri eliyle zamanında bahşettiği bir Firavunlaşma hakkıdır. İstemezlerse, bir iki istisnası hariç hiçbiri devrilemez. Devrilemedikleri için de yalanırlar. Şöyle hayal edin; bütün bir parti hinterlandının mide kaldırdığı bir parti genel başkanını, aynı hinterland içindeki bütün parti zümresi ıslak ıslak yalamak zorundadır… Hayale ne gerek var, bunu zaten Türk politik sistemine kabaca bakınca bile görürsünüz. Koca koca adamlar, koca koca yalanları koskoca yeminlerle bile eder. İçlerinde nice profesör bile vardır ama fikre hakikaten temas edebilmiş milletvekili bulmak, çölde su bulmak gibi zor bir iştir. Oysa vekili olduğu kendi ilinin belediyesini soymakla, evvela aldırdığı arazilerden imar geçirmekle meşgul vekil bulmak isterseniz, birkaç telefon açmanız, birkaç kıraathane dolaşmanız yeterlidir…

İşte bu; Türk politik sisteminin bu millete kurduğu hegemonyanın kısa bir özetidir!

Bu sistemin tarumar edilmesi lazımdır! Ona böğründen saplanıp beyninden çıkan bir kazık gibi mi eklemlenmeli, ona içinden bir ur gibi zuhur edip icabına öyle mi bakmalı, ayrı husustur ama bu sistem mutlaka tarumar edilmelidir! Firavunlar sistemi, Firavunlar için örülen ehramlarda, o ehramları ören kölelerin aydınlanması ve Firavunların canına okunması yoluyla mutlaka sonlandırılmalıdır!

Yoksa beş yılda bir işleyen bir giyotinin beş yıllık biçişleri halinde milletin başı, kısır bir döngü halinde pırasa sapları gibi budanmaya devam edecek… O başlar ki; yuvarlağı yerinde bırakılıp, fikir maktaından kesime uğratılmaktadır… Türkiye idare sistemi, bir tur verilen bisiklet gibi her şeye, herkese, her vakıaya bir tur binsinler diye verilir de, bir tek fikre beş dakka olsun emanet edilmez. Zira bu millet, asli gayesine uygunluk noktasından fikre bir temas ederse, evvela kendisine ne edildiğini anlayıp bunu eden mevcut idare sisteminin boynunu koparacak, mengenelere kıstırılmış millî boynu da yeniden doğrultacaktır…

Özlediğimiz budur, kolladığımız da!

 

Mesaj ile sipariş vermek için tıklayınız>>

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi