İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Mahalle bakkalından şirketlere, muhtarlıklardan bakanlıklara kadar herkes ve her şey yılsonunda kar-zarar muhasebesi yapar… Önceki yıllara nazaran eksikliklerinin, fazlalıklarının çetelesini tutar… Bir sonraki yıl için kendisine hedefler belirler… Bütün teşekküllerin tabiatında olan ve olması gereken bir faaliyettir bu şüphesiz… Bütün bu muhasebe trafiğine nispeten Müslümanlar olarak bizim de mazimizi muhasebe, halimizi tetkik ve istikbalimizi de kolaçan etmemiz gerekmez mi? Gerekir elbette… Hatta bu hususlar için Müslümanlığın olmazsa olmazıdır dersek de abartmış sayılmayız… Zira Müslümanlar olarak her ânımızı İslam’ın rızasına uygun bir kılıfa sokup, kıymetlendirmekle mükellefiz. Ama gelin görün ki Müslümanlar olarak her günümüzü muhasebe etmekten ve icraatlarımızı İslam terazisinde tartmaktan yana halimiz içler acısıdır. Koskoca İslam coğrafyasını bir tabloda resmetmek ve bu tablo üzerinden Müslümanlığımızı tarif etmek gerekseydi eğer, bu tarif şöyle olurdu herhalde:
“Hadiselerin nabzını tutmaktan aciz, hayattan beklentisinin sadece karın tokluğu olduğu izlenimini veren, her meseleye el atıcı liyakat ve hamle adamlığının aksine her meselede el açıp dilenmeye mahkum, basirette kör, hamlede topal, tefekkürde kötürüm, hakikatte sağır, sayıları iki milyara yakın bir kemiyet cümbüşüne sahip ama icraatta iki buçuk insan bile etmeyen kalabalık…”
Bu manzara karşısında dizlerimizi ne kadar dövsek azdır. Bugünü, dünden daha beter bir görünüm arz eden bu manzaradan kurtulmanın ve topyekün doğrulmanın yolunu da ancak kendisiyle birlikte kainatın doğrulduğu ve Mutlak Doğru’ya doyduğu Kainatın Sultanı (SAV.) gösterir:
“Günü gününe eş geçen ziyandadır.”
İslam alemi olarak bu Peygamber ölçüsüne sahip olduktan sonra aynı tabloya bakınca Müslümanlığın tarifi şöyle değişmez mi:
“Hadiselerin nabzını tutmaktan yana dakik, yaşanmaya değer olan hayatın tahakkuku için gerekirse aç kalmaya razı bir gayret sahibi, tuttuğunu koparan bir azim ve hamle adamlığı, basireti keskin, hamlesi isabetli, tefekkürü daim, hakikate köle, iki milyara yakın bir kemiyet belirten nüfusunun yanı sıra keyfiyette bütün sayıların yanında hiçbir kıymet ifade etmeyeceği bir mana belirten halisler ve çilekeşler kadrosu…”
Her dua vaktinde, bu manzaranın tecelli etmesini Rabbimizden dilenelim ve bunun için de kabiliyetimiz ve meşrebimiz neye uygun ise o alanda vakit kaybetmeden bir adım atalım… Ve şunu asla unutmayalım:
“Allah, çilesini çektirmediği hiçbir şeyin nimetini kuluna vermez.”