Müslümanın Şahsi Hayatı Yoktur!

Yazan: 07 Ekim 2021 1691

Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm,

hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir.”

-En’am Suresi, 162-

“Bir komünistin şahsi hayatı yoktur.” der Lenin. Hani şu, Komünizm ideolojisini hayata tatbik ederek pratize eden lider… Buradan kendi davasındaki samimiyetinden yola çıkarak “Esas bir Müslüman’ın şahsi hayatı yoktur!” deriz. Ama sadece deriz. Peki uygulamaya gelince? Şahsi hayatımızla cemiyet hayatımızı hep ayrı tutarız. Oysaki gaye İslam’ı hayatlarımıza tatbik etmekse, bilakis ayırmaktan ziyade birleştirmelidir.

Bir şeyler namına mücadele eden bir gençlik var. Üstad’ın da tariflendirdiği üzere “Sağına soluna bakmadan fert fert ‘ben varım’ diyen bir gençlik…” Peki hakikaten biz, samimi şekilde “ben varım” diyebiliyor muyuz? Konforumuzdan, zamanımızdan, birtakım ilişkilerimizden hülasa şahsi hayatımızdan ne kadar vazgeçebiliyoruz?

Fert hiçtir, cemiyetle vardır. Cemiyet olmakla fert kıymetlenir. Cemiyet olmak da ancak fedakarlıkla, cemiyete her veçhesinden dahil olmakla mümkün. Yine Üstadımızın sıklıkla kullandığı ve davada ilerlemenin önündeki en büyük engellerden gördüğü bir anlayış var:

“Viran olası hanede evlad-ü iyal var!”

Bu mazeretin mefkureci ahlak sahibi şahısla ters düştüğünü, bunun, nefslerini korumak adına alçak bir hile olduğunu söyler.

Servet Turgut’un da dediği gibi;

“Fikir, zaten fikirse aksiyondur.”

Davasının, fikrinin icap ettirdiği şey onu aksiyona, harekete, kavgaya sürer. Aksi düşünülebiliyorsa, fikri, fikir değildir. Evlad-ü iyalinden geçemeyenler, şahsi hayatlarının kurbanı olanların ta kendileridir. Zatü’l hareke inisiyatifiyle her fert, her durum ve şartta fikrinin gereklerini icra ettirmek için atılır meydana. Birilerinin ona vazife vermesini, bir şeyler yapmak için boş vaktinin olmasını beklemez. Boş vakitte herkes her şeyi yapabilir zaten, maharet değil… Mühim olan zorluğun içinde de başarabilmek. Bir işi bitirince öbürüne girişebilmek. Hayatın içindeki meşgaleleri, ailesini vb. durumları kendine engel ve bahane olarak görmemek… Fazilet, icabında evini, çocuğunu, ailesini feda etmeyi bilerek ileri atılmaktır. Evladını, iyalini tam saha daldırabilmektir…

“Put adamlar düzenine, aşkla baş kaldıran gelsin

Kalem, kitap, şiir, nesir, tam saha saldıran gelsin

İslam’ın avdet devrini, erkene aldıran gelsin

Evladını, iyalini, kavgaya daldıran gelsin”

Tabi yine esas olan bunun daimî olmasıdır. Yoksa şu an hayatımızın temelini işgal eden mücadeleler, yıllar geçtikten sonra sadece geçmiş zamanda kalmış şeyler olacak ise, mevcut durumda boş vakti doldurmaktan, vicdanı rahatlatmaktan başka bir faaliyet yapılmıyor demektir. Gaye yaşanmaya değer olan hayat ise her durum, mekan ve zamanda hamle ve hareket ateşiyle değdiği her şeyi yakacak. İman surlarına aşk, vecd ve şevkle cemiyet namına bir tuğla koymaktan geri duran, başkalarından bekleyen, düşman tarafından açılan gediklere bedenini ve ruhunu harç kılmaktan imtina eden kişi, yıkılması mukadder olan duvarla birlikte, kendisi de sakındığı her şey ve herkes de tarumar olmaya mahkumdur. Çünkü ya beraber kurtulursun ya beraber yıkılırsın. Üçüncü bir seçenek yoktur.

“Mefkure ahlakında, ya cemiyetle beraber ferdi hanenin kurtulması yahut içindeki evlat ve iyalle beraber viran olması vardır!”

Diyeceğimiz ve duamız o ki;

“Allah, bütün haneleri, içindeki bütün evlat ve iyaliyle beraber gerçekten viran eden “viran olası hanede evlad-ü iyal var!” korkusunun belasını versin!”

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi