Şu, Irak’ın kuzeyinde düşen helikopter meselesi, Suriye’de fiilî bir terör devleti kurulduğuna dair en yüksek sayhadan seslendirdiğimiz hakikati daha bir ifşa etti. Düşen helikopter, aynı zamanda PKK’lıların kullandığı bir helikopter olunca Türkiye kamuoyu, PKK’nın ne zamandan beri bölgede hava trafiği kullanmaya başladığına dair bir meraka büründü ama bize göre bu merak da Türkiye’yi idare edenler tarafından millî dimağ halısının dibine sürülüp yok edilecek… Çünkü; İsrail’den sonra bölgede ikinci bir terör devletinin, bakın kurulacağını demiyoruz, kurulmuş olduğunu görmek istemiyor, bunu görmek ve göstermek durumunda kalınca da yurt içinde “Terörü bitirdik!” cinsinden olarak elde ettikleri sahte kazanımın elden uçup gideceğini düşünüyorlar!

Oysa biz yıllardır bağırıyoruz: İçişleri Bakanı’nın abaküsten sayar gibi yurt içinde şu kadar az terörist kaldığına dair ettiği bütün gururlanmalar, boş ve öldürücü bir gururdur, ve dahi sınırın az ötesine düşen halı dibindeki zibilin görülmemesi, görülse bile o belaya karşın bir teselli ifade etmesi içindir. Şimdi halı dibine süpürüldüğü halde halı üstüne fırtan bu zibilin bize dediği şey şudur:

-Meğer PKK-PYD, dört yıldan beri ABD’nin hibe ettiği hava araçlarını bölgede kullanmaktaymış! Meğer 37’lik Doçka bağlı bilmem şu kadar helikopter, ABD tarafından eğitilen PKK’lı pilotların inhisarında olarak bölgede nice zamandır fink atmaktaymış da, sınırımızdaki loğ ütülü herhangi bir damdan çıplak gözle bile izlenebilecek bu dehşetli vaziyetten şimdi düşen bir helikopter vesilesiyle, daha doğrusu halı dibinden fırtan bir zibil vesilesiyle haberdar oluyoruz! Dahası, bazı gazetelerde iki satırlık da olsa kendisine yer verilen bir habere göre ABD, PKK-PYD’ye kendi imalatı olmayan ve kırk kilometre mesafeli obüs topları da vermiş! Velhasıl ABD, PKK-PYD’yi hemen yanı başımızda ve parça parça bir devlet gibi örmekteymiş!

Normalde diyoruz ya; bu durumu, yani PKK’nın ABD eliyle Suriye’de devlet olma yoluna sokulduğunu Türk istihbaratının faş edip, Devlet idarecilerinin de faş edilen bu vaziyeti Edirne’den Kars’a bütün vatan sathına bir dehşet vaziyeti olarak duyurması lazım değil miydi? Lazımdı ama şimdi kokuşmuş Türk politik sisteminin menfaatine uygun düşen şey, vatan halkının mesrur olup uyuşacağı “Abaküsle yurt içi terörist sayısı sayma” oyunudur…  Oysa “sınır ötesi operasyon oyunu- oyunları” için birkaç yıl öncesinden “terör koridoru” mevzuunda iç kamuoyu ne kadarda gerilmiş, güya ABD’ye rağmen yapılan her operasyondan sonra aslında Türk hükümeti politik manada hayat bulmuş ama buna karşılık olarak da ABD, “PKK-Terör devleti” için Türkiye’den daha bir salahiyet ve imtiyaz damıtmıştı. “Terör koridoru” isimli sahte tehlike (Sahteliği Türkiye’de bir tek tarafımızdan işaretlendi.) için koparılan vaveylaya nispeten, “PKK-Terör Devleti” isimli gerçek tehlike için Türk hükümeti ne için adeta kör taklidi yapmaktadır?

Sınırın hemen dibinde ve bir vakit sonra ağzından ateş püskürtecek bir ebada da erecek bir ejderha beslenirken, sınırın berisinde bulunan kümes kaçkını birkaç tavuğun ara ara tüylerini yolarak stres atmak, vatan halkını vatan sathıyla beraber yabana atmak demek değil midir? Bizce öyledir… Kesinlikle öyledir!

●

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu’nun Demokrat Başkanı Bob Menendez… Adam, Türkiye’nin ABD’den F-16 satın alma isteğine sebepsiz yere ve hışımla karşı çıkıyordu. Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçildiği seçimden iki gün sonra bu tutumunu değiştirdi ve F-16 hususuna rıza göstermesini Erdoğan’ın komşularıyla daha az kavgacı olma şartına bağladı… Ve herkes ilk elden komşu derken kastının Yunanistan olduğunu düşündü. Bu komşunun, Yunanistan’dan ziyade uzak vadede Suriye kuzeyindeki terör devleti olma ihtimalini, bu sinsi tezgâhı kuranlardan başka bir tek biz mi hesaba katıyoruz? Her şey, bu sinsi tezgâhı işaret edecek şekilde avaz halinde ama herkes, bir ters manyel etkisi ile bu sinsi tezgâhı asla fark edemeyecek şekilde hipnoz!