İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Türkiye’de fikir beyan etmek çoktandır, iç dünyanın belirmiş bir görüşüyle dış dünyanın belirmiş bir hadisesini yorumlamak olmaktan çıkmıştır, çünkü Türkiye’de iç dünyalar harap olmuş, bu sebeple bu harabattan esaslı bir görüş belirlemesi muhal hale gelmiş, haliyle de dış dünyanın beliren hadiselerine bir dünya görüşüyle değil, bir dünya menfaatiyle yanaşmak kusturucu bir kültür haline gelmiştir! Kültür derken, maymunların muz temin ederken hokkabazlık etmelerine eş, bir yalama, yağlama ve yaltaklanma kültürü…
Bu dediğimize en güzel nişane ise; zuhura gelmiş çok önemli ve çok karışık hadiselerde bile, her bir gazetecinin ya da fikirle güya ilintili her bir tipin ne diyeceğini, nasıl bir tutum takınacağını onlar daha ağızlarını bile açmadan aynen bilebiliyor olmamızdır… Yani Türkiye’de fikir meydanı diye kurulu olan şey aslında bir yalakalık sirkidir ve orada bulunanlar fikrin haysiyeti ile hakikatin hatırı neyi gerektiriyorsa onu konuşmamaktadır da, yalama makamlarına ne lazımsa onu lakırdamaktadırlar…
Velhasıl; memlekette ahval fikir haysiyeti ve hakikat hatırı açısından, yalancı şahitler kahvehanesinden bile beter bir derekeye düşmüştür… Defaatle kaydettiğimiz üzere, yalancı şahide ihtiyaç duyanlar için yalancı şahitlerin yevmiye karşılığında iş bekledikleri bu kahvehaneye haysiyet giremez, hakikat onun önünden bile geçemez ama aynı kahvehanede, yalanı tescil için analar avrat olur, yeminler havada uçuşur, Hak kelâmı Kur’an’a el bile basılı iken Hakk’ın değil, menfaatin hatırı için ve olanın değil, yalancı şahit kiralayıcısının olmasını istediği şekilde şahadette bulunulur… İşte size; bir kahvehane özelinden görülen, bir umumi Türkiye manzarası!
Değil mi ki; Türkiye’de de iktidar ya da muhalefet yanlısı, sağcı ya da solcu, kapitalist ya da sosyalist, dindar ya da dinsiz fark etmeksizin, güya fikir için kurulu platformda görüşler, bir mutlak’ın hatırı için değil, menfaat mutfağının hatırı için serdedilir, yaşanan yeni bir hadise ya da çözülmeyi bekleyen yeni bir muamma karşısında bu sebeple sorular kupon sorulur ve cevaplar, herkesçe önceden kestirilebilir haliyle yaltaklanmaya çalışılan makama lazım olan cinsinden hazırlanır… Çünkü Türkiye’de, bir mutlak’a ram olarak görüş beyan edenlerin, bu sebeple hadisenin kime yaradığına değil de, o mutlak’a göre ne belirttiğine bakanların, dahası fanileri memnun etmek için değil, Hakk’ı memnun etmek için konuşanların, kaydettiğimiz manada laklak yapanlara kemmiyet nispeti, 100’e karşı 1’dir ve hatta 1’den bile azdır… Keyfiyet açısından bu 100’ün, o 1’e nispeten altın karşısında paslı teneke bile etmeyeceği, Hakk’ın nezdinde vaki ve her dem cari iken maatteessüf Türkiye’de, Hakk’ın hatırı, yaltakçıların satırı altında ezadadır, cefadadır ve bu sebeple Hakk’ın hatırını el üstünde tutan 1’in hali pür melali de, satırlar altında parça parça doğranmaktan beter bir mana işkencesi altındadır!
Keyfiyetin, kemmiyeti galebe çalıp, onu da kendi lehine önce tebdil ve sonra tanzim edeceği gün gelmezse, Türkiye’de hakiki manada tek bir kimsenin gün görme saadetini yaşayacağı günler de gelmeyecek… Ama el an Türkiye’de ariflere ait keyfiyetler, budala ve yalakalara ait kemmiyetlerin sultası altındadır!
Bu durumdan rahatsızız, bu durumdan rahatsız olduğumuz için de, bizden rahatsızlar!
Bizdeki ulvi rahatsızlığın, onlardaki süfli rahatsızlığı bir gün mutlaka galebe çalacağını bilmekten ötürü amma, çok rahatız!