Rusya, attığı bowling topuyla 2008’de Gürcistan ve 2014’te de Kırım kukalarını devirdi. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD tarafından Batı lehine kurulan uluslararası statükonun umuru olmadı. Ama bunlara ilaveten Rusya, parmaklarını deliklerine geçirdiği yeni bir bowling topunu kolunda, Ukrayna kukasını devirmek için kaç zamandır çevirip durmaktaydı. ABD merkezli statüko, bu bowling topunun atılmasını engelleyebilirdi. Ama engellemediği gibi, eğer Rusya o topu bowling kulvarına doğru fırlatırsa, bunu bir spor etkinliği gibi izleyebileceğini de hâl lisanıyla gösterip durdu. Bu arada bütün dünya kamuoyunu, Rusya elinden çıkma bir bowling topunun Ukrayna kukasını tepetaklak edeceği noktasında da gün be gün bilgilendirdi. Bununla kamuoyunu hazırlamaktaydı. Ama Rusya daha çok, NATO’nun kendi aleyhine genişleme hazırlıklarına odaklıydı. Bu sebeple, 2021’in son aylarında bir bowling topunu da, Ukrayna’nın Donbass kukasını devirmek için fırlattı. Rus yanlısı ayrılıkçılar, bağımsızlık ilan etmişti!

Bölgede, tüm dünyayı ilgilendirir vaziyetiyle bunlar olurken, her zaman olduğu gibi Türkiye’de, yalakalıktan ve müzmin muhaliflikten zekâsı körelip kalitesi kaybolmuş gazeteci-yazar-çizer taifesi, ellerindeki sopayla duvardaki haritaların sırtını kaşıya kaşıya Rusya’nın aslında Ukrayna’ya asla girmeyeceğini, ABD’nin gireceği yönündeki istihbaratlarının da tamamen kışkırtmaya yönelik olduğunu anlatmaktaydı. Ama öyle olmadı. Olan şey, ABD istihbaratının gün be gün aktardığı istihbarat bilgilerinin işaret ettiğiydi, dahası ABD merkezli Batı’nın istediğiydi; yani 24 Şubat 2022 günü Rusya, Ukrayna’ya saldırmıştı…

Başın başında herkes, Rus bowling topunun, Kiev, Donbass, Odessa, Buça, Ohtorka, Harkov derken, Ukrayna onlu kukasını bir atışta toptan devireceğini düşündü. Ama bu da öyle olmadı. Batı’nın ekonomik ambargolarla iktisaden gırtlağına yapıştığı Rusya belki de, bu sebeple attığı bowling toplarını kıvrıldıkları kulvara tam hizalayamadı. Üstelik ABD merkezli Batı, Rus hava gücünün fiyakasını bozabilici stinger füzelerine ilaveten, kara gücünün cakasını sarsabilici javelin füzeleri ile Ukrayna’yı donattı. Ukrayna’yı, Rusya’ya karşı kendisine vekâlet edici bir pozisyon kuvvetine erdirdi…

Netice itibariyle şu an; Rusya’nın Ukrayna saldırısının üzerinden elli altı gün geçti. Ruslar, uzun süre kuşatılı tutukları Kiev’den çekilmek zorunda kaldılar. Ukrayna ordusunun verdiği bilgilere göre Rusya, savaşın başından 15 Nisan’a kadar 20 bin asker, 163 uçak, 144 helikopter, 756 tank, 1976 zırhlı araç, 366 top, 122 roketatar sistemi ve 66 hava savunma sistemi kaybetti. Bu oldukça yüksek bir rakam… Rusya şimdi, Ukrayna güneydoğusuna teksif ettiği kuvvetleriyle Donbass bölgesine çullanmakta...   Gelinen nokta itibariyle süre geçtikçe kazanan, bu sürede Rusya bazı bölgeleri ele geçirecek de olsa, ABD tarafından Batı lehine kurulu uluslararası statüko olacak... Zira Ukrayna saldırısından iki gün önce “Ukrayna diye bir ülke, Ukraynalı diye bir ırk yoktur! Siz, bizdensiniz!” diye konuşan Rusya lideri Putin, kendi eliyle Ukrayna diye bir ülke, Ukraynalı diye bir millet husule getirdi. Bu minvalde suçladığı Lenin’den çok daha fazlasını yaptı, Lenin’in Ukraynalılara verdiği toprakları ülke diye tescilledi.

Büyük ölçekte ABD-Batı, evrensel ölçekte başına bela gördüğü Rusya ve Çin’i Ukrayna Savaşı vesilesiyle dirseklemiş görünmekte… Rusya zaten, Putin ile beraber bütün kaslarını arzı endam ettirdiği, göğüs kabartıp efelendirdiği bünyesinin beline güçlü bir kürek darbesi yemiş oldu. Ekonomik yaptırımlar kıskacında önemli bir petrol ihracatçısı olan Rusya’ya bu alanda da ciddi yaptırımlar uygulanınca petrolün varil fiyatı sert yükseldi ve bu da, dünyanın en büyük petrol ithalatçısı konumundaki Çin’in beline inceden bir kürek darbesi indirmiş oldu. Dahası ABD, Çin’in Tayvan ve Güney Çin Denizi’nden itibaren, kendi uluslararası statükosunu tehdit eden cürmüne Ukrayna Savaşı vesilesiyle tehdidi kondurdu ve Çin’in, olası bir katakullisinde kendisine olacakları, Rusya’ya olmakta olanlar üzerinden izlemesi gerektiğini gösterdi. Dahası Avrupa, mesela Fransa gibi NATO’nun beyin ölümünü bile ilan eden ülkeler dahil, NATO şahsında ve ABD liderliğinde safları sıkılaştırma, cemaati genişletme politikalarına doğru evrildi. NATO çatısı altında askerî yönden kanaviçe örmekten ibaret pasif bir varlık belirten Almanya, Ukrayna Savaşı’nın hemen ertesinde elindeki kanaviçe halkasını attı ve sadece silah halkalayacak 100 milyar Euro’yu gözden çıkaracağını açıkladı. Böylece Avrupa güvenliğinde maliyet, ABD lehine paylaştırıldı. Böyle olunca da ABD’ye, Asya-Pasifik’e daha fazla odaklanmak noktasında bir avans sağlanmış oldu.

Şimdi genel manzara bize; iki koluyla Rusya ve Çin’i kafasından itibaren kavrayan ama aynı anda Rusya ve Çin’in alttan böğrüne böğrüne yumruk salladığı ABD’yi, Ukrayna Savaşı’ndan sonra Rusya’nın başını Avrupa koluna doğru sevk edip, iki koluyla Çin’in başını kavramak şeklindeki bir kolaylığa ermiş şeklinde görünüyor. Hadise bu minvalde ilerlerse, ileriki zamanlarda Japonya’nın da, Çin’in Ukrayna’sı olma yoluna girmesi pek muhtemel… Öyle olursa da ABD’ye, boşa çıkardığı kolları ve savurma mesafesine erdirdiği tekmeleriyle, Avrupa ve Japonya ile boğuşan Rusya ve Çin’e maddede ve manada ciddi dayak atma imkânı doğabilir…

Bu imkânı aslında, ne hamasete yatan, ne bedbinliğe düşen ABD’nin, menfaatine odaklı bir hendese hesabıyla bizzat kendisi doğuruyor…

Bizde hamaset, Eminönü vapuruna binmekten aciz iken “Reis emretsin akşam namazını Moskova’da kılalım!” diyen insan tipinin sırtında ve bizde idare, bu hamasi tiplemenin kışkırtıcı kırbacı olarak işbaşında…

Peki ya bedbinlik? “Bizde bedbinlik”, bu kıymet hükmünü veren tarafımızın baskın vasfı mı?

Asla!

ABD-Batı merkezli uluslararası statükoyu, gene başka birer İslam ve insanlık düşmanı Rusya ve Çin dağıtmak üzere zorluyorken, ara yerde kendini ABD-RUSYA-ÇİN eksenli uluslararası statükoyu dağıtmakta olan tek güç olarak kim pazarlıyorsa, tersinden bedbin olan ve millete tersinden bedbinlik zerk eden de odur!

Hamasetten… Hamaseti besleyen ve hamasetle beslenen idareden… Ve dahi bedbinlikten kurtulmanın ilk şartı, evvela bu vaziyeti tespit ve sonra, hendese hesabıyla uluslararası güçlerin kendi aralarındaki anlaşmazlıklarının doğurduğu türbülansta, fikirle beslenmek suretiyle fiilde semizlenmek yolunu tutmaktır…

Bu yol uzundur ama bu yola revan olabildikten sonra, bu yolu sonuna dek yürüyebileceğimiz de imanımızın muktezasıdır!