Nassa Dayanmak mı, Nassı Payanda Kılmak mı?

Yazan: 30 Ocak 2022 3826

Daha düne kadar, Kur’an’la dalga geçmek bu memlekette, kafasını timsah ağzına sokmaktan beter bir risk belirtirdi. Ama bugün cemiyetimize süzülen bir kötü ruh, ısıracağı kulağı evvela dişlerindeki bir salgı ile uyuşturan fareler gibi, kulağımızı değil de kalbimizi, ısırmadan evvel sanki de uyuşturdu ve Kur’an’la dalga geçme küfrünü ani bastırmış bir dolu gibi üzerimize yağdırdı, yani onu alelade işlerden bir iş kıldı… Dikkat buyurun, sırf bugün, şu cümleyi, binlerce kez, on binlerce kişi tarafından tabelalaştırılmış olduğu halde gördüm:

-Merkez Bankası faizleri düşürmediğine göre bu ay Nas hükmü yok... Önümüzdeki aylara bakacağız...

Akıllarınca, “faize, Nas ile savaş açmış” hükümet tarafından yönlendirilen Merkez Bankası’nın, faizleri bu ay yükseltmemesine atıfta bulunuyorlar! Bunların hepsi, süzme-süzülme kâfir de değil ha! Politik hiciv yaparlarken bunların kâfir olanı, Kur’an’la da dalga geçmiş olmaktan korkmuyor, kâfir olmayanı ise dalga mevzuu yaptığının Kur’an olduğunu bilmiyor!

Kâfir olsa da olmasa da, hepsinin küfre matuf derin bir cehalet içinde olduklarını söyleyebileceğimiz bu insanlara, tek tek ve hatta toplu halde suçlu demeye kalksak, kalkabilir miyiz? Evet… Bunları tek tek ya da toplu halde dediklerinden ötürü tedip ve tekdir etme imkânımızın olmadığını kaydetsek, kaydedebilir miyiz? Buna da evet…

Ama biz bunları geçelim ve esasen bu hususta bunlardan maada yapılması gereken bir sorgulamayı, hem de fikir ve iman haysiyeti namına ve de farz-ı kifaye kastıyla yapmaya girişelim…

Şimdi; söyleyin bakalım, ne oldu da, inananı inanmayanıyla, saygı duyanı ya da korkanıyla vatan halkı için Kur’an -yani Nas!-, dokunulmazlık manasına kartalların yuvasında erişilmez bir hakikat yumurtası iken, bir anda alelade kümeslerdeki alelade tavuklara ait yumurtalar gibi algılanır ve muamele görür oldu?

Bunun cevabı, en başından, yani gerçekleşmeden evvel ikaz ettiğimiz üzere, Başkan Erdoğan’ın, Nass’ı, Nass’a ait gerekçe ve ölçülerle değil de, kısır ve kütük politikaya ait gerekçe ve ölçülerle öne çıkarmış olması!

Hiç; fuhuş, faiz, kumar, içki gibi sayısız pislikten imal kolonlar üzerinde duran bir ahıra, hele de içi Şeytan tezeğiyle tıka basa dolu iken, hem de bu ahırı ayakta tutan kolonlarına açıktan bir muhalefet de edemiyorken, paklar pakı, nezihler nezihi Kur’an hırkasıyla girilir mi?

Kafanıza türlü necasetin de fırlatılabildiği bir kavgaya, kafaya geleceklere kalkan edilir diye hiç, Kur’an mushafıyla dalınır mı?

Kur’an payanda kılınmaz, Kur’an’a dayanılır, Kur’an’a dayanıldıktan sonra da Kur’an’a siper olunur, Kur’an kalkan yapılmaz!

Kur’an’a dayanarak bir kavgaya girilecekse, parça pinçik değil, bütün girilir, onun hakikat kavgasında iştiraki şart bütün unsurlarına tutunulur ve bu kavgada da diyalektik bütün hatalar nefse, bütün isabetler ise mutlaka Kur’an’a hamledilecek şekilde kurulur!

Ama asla Başkan Erdoğan’ın yaptığı gibi yapılmaz, yani evvela Nass’a dayanıldığı için mutlaka faizlerin indirileceğini söyleyip, devam cümlesinde de devlet bankalarını, yatırımcıya uygun faizle kredi verecek şekilde ayarlandığı, hem de bir müjde olarak takdim edilmez!

Hiç, cemiyetimizi bin bir yerinden ısırıp duran sırtlanın döşüne tekme atmaya kalkılıp da, diş ya da pençelerine cila çalınır mı? 

Ve hiç bu şekilde hareket edildiğinde Nass’a dayanıldığı iddia edilir mi?

Elbette edilmez, edilemez, edilmemeli!

 Döşüne tekme vurduğunuz bir sırtlanın tırnaklarına da pedikür yapıyorsanız aynı anda, bu ettiğiniz şey sırtlanla kavga olmaz! 

Sırtlanla kavga, dişlerinden pençelerine, ciğerinden tüylerine kadar sırtlanın sırtlanlık belirten bütünü ile kavgadır!

Nass’ın esas kaynağı Kur’an’ın, faiz sırtlanına karşı belirttiği kavga böyledir!

Bundan gayrısı da kavga değil, martavaldır!

Faiz, Kâinat Efendisi’nin kaydettikleri üzere 73 şubedir ve en hafifinin cürmü de, kişinin annesi ile zina yapması gibidir!

Öyleyse söyleyin kuzum, Merkez Bankası’nın politika faizi, Nas gereği indirilme ve imha hedefidir de, bankalardan kredi adı altında gerçek ve tüzel kişilerden alınan karşılık faizi ya da vatandaşı neredeyse besmele ile davet ettikleri kur korumalı mevduatlara ödenen faiz, faiz değil de, Nas gereği takdim edilmiş bir bayram sadakası mıdır?!

7 nassa.dayanmak.mı.1

Orta yere faizle mücadele için çıkılmışsa ve bunda da açık açık dayanak Kur’an kılınmışsa, bunda samimiyetin çok açık ve en bariz göstergesi, “faiz” denilen illeti, düşüğü, yükseği, basiti, bileşiği, alınanı, verileni, nominali, reeli, üretim amaçlı olarak krediden doğanı, tüketim amaçlı krediden doğanı, negatifi, pozitifi, fakirin alıp verdiği, zenginin alıp verdiği diye ayırt etmeden tek ve bütün bir imha hedefi bilmektir!

Şusuna Nas gereği pis deyip de, busunun kenarına kıyısına dahi Nass’ı yaklaştırmayıp mis demek, ıslık çalıp tavana bakmak, pisler pisi faizle mücadele etmek değildir!

Bunu böyle eyleyip de faizle mücadele edildiğini söylemek, Nass’a dayanarak izzetle faize çatmak olmaz, Nass’ı, kamış boşluğuna yerleştirilen çelik ve dokuz milimlik bir mermi gibi boşa düşürmek olur!

Elbette Nas boşa düşmez ama Nass’ı, kalabalık insan kitlelerinin zihnine, hem de subliminal kasıtlarla boşa düşmüş gibi yerleştirenlerin kendisi, boşa, boşluğa, bomboşluğa düşmüş olur!

Şimdi bu dediklerimiz için bize ve de sahte faiz savaşını aklamak kastıyla “Ama piyasanın gerçekleri var!” diye gerdan kırıtacak kaba dindar ve papyonlu muhafazakârlar hiç kırıtmasınlar, çünkü bu gerekçe onlara değil, bana, yani Nas mevzuundaki ciddiyetsizliğe itiraz eden bize şayandır ve işte bu minvalde, hem de kaskatı bir gerçeklik halinde de biz demekteyiz ki:

-Bazı uyuşturucu müptelalarına bazen uyuşturucuyu, tedavi altında iseler eğer doktor, hapiste iseler doktor görüşüyle bu defa gardiyanlar bizzat verir… Çünkü iliklerine kadar uyuşturucuya alışık bünyeden uyuşturucu bir anda kesilirse, bünyenin dengesi hepten bozulur ve ölüm, kaçınılmaz olur… Peki, söyleyin o vakit, en büyük faizcinin-tefecinin devletin bizzat kendisi olduğu bir ülkede, koluna aslan pençesi takınca kendini aslan zanneden bir kedi gibi orta yere, hem de Kur’an’ın arkasına saklanarak ne diye atılınır? Böyle bir durumda kısır politika çekişmesinden kaynaklı olarak karşıdan atılacak şeylerin, kişinin kendisine değil de, Kuran’a isabet edeceği nasıl görülmez!

Evet, bugün olan şey, tam olarak budur!

Başkan Erdoğan, bundan üç dört ay evvel ansızın orta yere atılmış, sanki de ülkeye bir bahar meltemiyle şeriat gelmiş gibi faizleri “Nas gereği” indireceğini söylemiş, bu minvalde Merkez Bankası’nın tavsiye niteliği taşıyan politika faizini birkaç ayda beş puan indirirken, faizi halka değen diğer bütün kalemlerde patlatmış, bu patlağı döviz ve enflasyon patlakları takip etmiş ve işte iş bununla da kalmamış, koca vatan ahalisinin bilinçaltına, enflasyonlar altında ezilirlerken, ekonomik bir kaosun pençesinde kıvranırlarken, faiz lobilerinin şen şakrak vaziyetleri karşında sarsılır, fatura gladyatörlerinin kâğıttan kılıçlarıyla doğranırken “Nass’ı”, yani Kur’an’ı ister istemez, bütün bu faciaların tetikleyici unsuru olarak yerleştirmiştir!

Bu dediğimizi, olmamış, olmaz, olmayacak bir şey mi zannediyorsunuz!

Şöyle bir dönün ve etrafınıza bakın, göreceksiniz!

Timsah ağzına kafa sokmak şeklindeyken ürkülen şeyin, balon patlatmak şeklindeki eğlenceli bir şeye dönüştüğüne mutlaka şahitlik edeceksiniz!

Her zaman deyip duruyoruz ya hani; “Eksik oluş, oluşun katilidir!” diye…

İşte burada da, Nass’a dayanmak fiili, hele de devletin kendisi toplamda Nass’ın bizzat yasaklayıcısı iken, eksik bir oluş hamlesidir ve her yanı kokuşmuş bir mekanizmada mutlak oluşun aleti paklar pakı Nass da, görece bir katle nesne kılınmıştır!

Naslar, belirttikleri hakikatler açısından asla katledilemezler hâşâ amma, nazarında Nass’ı tahfif eden dimağlar mutlaka manen maktul olurlar!

Sebep olanlar da, mutlaka mesul!

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi