Yolgeçen Üniversitesi

Yazan: 16 Ağustos 2021 1616

Aylar evvel demiştik ki:

-Adam iki üniversite mezunu, pazarda hıyar satıyor!

Diyen birine, konsensüs kokulu bir karşılıkla:

“E ne yapacaktı ya!”

Diye cevap verilmesine ramak vardır… Zira üniversite kurmanın, bina yapmakla eşitlendiği bir Türkiye’de, dünün lisesi, bugünün üniversitesi olarak herkesin malı, dünün üniversitesi de herkesin malı olarak orta malı kılınmıştır. Üstelik kemmiyetten vareste bu vaziyeti şahlanma gören keyfiyetsiz ve kıt kafalı siyaset müessesesi de, ağlanması gereken bu vaziyetin üzerine, kendi üzerine patlatır gibi alkış ve konfetiler patlatmış, dünün lisesini üniversite katına çıkarmış olmakla meydan meydan mağrurlanıp durmuş, dünün üniversitesine ilim, irfan ve teknikte bir üst kat gösteremedikleri için de, dünün aynı üniversitesi aşağı düşüp zayi olmuştur…

Heyhat ki; vişne marmeladına su katıp ondan şerbet yapar gibi, bir bidonluk üniversite marmeladına, bir bidon buzlu su katmak yerine, ona Van Gölü’nü dolduracak hacimde su katan ve bu yolla ondan ilim ve irfan şerbeti elde edeceğini sanan siyaset kurumu, yapıcılıktan çok yıkıcılığa, yükselticilikten çok alçaltıcılığa, ilerleticilikten çok gerileticiliğe şayandır ve muhatap kılınması gereken suçların peşrev satırında da, hem eldeki bir bidonluk üniversite marmeladını, hem de Van Gölü’ndeki bütün suyu zayi etmek yer almalıdır…

Böyleyken; tam da bugün (9 Ağustos 2021), Cumhur İttifakı’nın, sözü mühürsüz ferman mevkiine geçirilmiş ortağı MHP’den, hem de Genel Başkanı Devlet Bahçeli ağzından, anın lisesi için üniversite sınavında beliren perişan vaziyeti, perişan eğitim sisteminden bilmek yerine Covid-19 namlı virüsten bilici bir teselli ve bu yolla zaten perişanlık belirten anın üniversitesine bir de lisedeki bu perişanlığı boca etmek isteyici bir edayla, şöyle bir talepte bulunuldu:

-Üniversite sınavlarındaki baraj puanları, salgın şartları düşünülerek düşürülmeli ve tercih dahi yapmak için barajı geçememiş 500.000 gencimize sahip çıkılmalı!

Üzerine “Gençlik sokakta değil, üniversitede olsun!” şeklinde bir his tentesi atılan ve bize göre ne üniversiteye giremeyen gencin, ne de üniversite kurumunun hayrına olmayan bu talebi dikkatle dinlemeli ve üniversiteye giremeyen genç ile üniversitenin gerçekten hayrı isteniyorsa bu taleptekilerin tam tersini yapmalıdır! Zira su katıla katıla irfan ve ilim aroması yok edilen bir şerbeti kurtarmak, ona dışarıdan daha da su katmakla değil, şerbeti kaynatmak ve içindeki suyu buharlaştırmak yoluyla olabilir…

Amma işte şimdi istenen şey, üniversitede olmayınca tamamı sokakta değil de, ekser kısmı fabrikada, dükkânda, imalathanede, pazarda, tezgâhının başında, tarlada, ağılda olacak ve bu yolla ülke lokomotifine kendi istidatlarınca bir an önce güç vermeye başlayacak bu gençleri, herhangi bir sokak ortamından fark belirtmeyecek adetleriyle üniversitelere sokmayı düşünmek, nice genç için gençliğinin en verimli zamanlarını, kampüs çayırlarında laklak ile zayi etmesine, böylece karşılıklı bir bozulma vaziyetine bilmeden de olsa yol vermektir…

Hem söyleyin bakalım; sizce bu talep, sınav barajı alçaltılınca, kontenjanların da arttırılması gerektiği bilgisini havi midir, ya da lisans diplomalı işsizler ordusunun, “Ne tarlaya yâr ne kara tahtaya! İki taraftan da mahrum, ağyar ağyar!” gibi bir muhtevayla, ülkeyi içten ısırıcı bir eda belirteceği şuuruna malik midir?

Zira meşhur tekerlemede ağacı balta keser, balta suya düşer, suyu inek içer, inek dağa kaçar ve her şeyin tükendiği bir noktada dağ da yanıp bitip kül olur da, Türkiye’de bu tekerlemeye musavi olarak, barajı siyaset kurumu düşürür, düşük barajla kalitesi düşürülmüş üniversite eliyle, siyaset kurumunun da kalitesi düşer, karşılıklı bu kalitesizleşme-kalitesizleştirme sürecinde de tekerleme olsun kabilinden değil, hakikaten ve mana cihetiyle yanıp bitip kül olan da, Türkiye olur!

Ve umut süvarimiz şimdilik, gerçek bir küheylana değil, bir süpürge sapına matuf kılınır:

-Bizde üniversite, battığı bataktan, “yolgeçen hanı” olmaktan çıktığı ve bizzat kendisi, eşya ve hadiselerin bilgi ile tesir edildiği hana uğradığı gün belki kurtulur ama görünüşe göre bu kurtuluş -o da eğer olacaksa!- yakın gelecekte pek mümkün olmaz, zira üniversiteleri hâlâ ve dahi epey süre, onları yolgeçen hanı kılanların bizzat kendileri işletir ve işletecektir…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi