İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Kemalizm’in bu topraklarda peyda ettirdiği endemik bir hayvan tipi var. Zooloji ilmi namına esefle karşılanacak olsa da, bir gün neslinin tükenmesini kalpten ümit ettiğimiz bu hayvan tipine, geçtiğimiz gün Beşiktaş’ta rastlanmış… Dağ başında bir fotokapana yakalanması gerekirken, doğal yaşam alanı lüks şehir semtleri olduğundan, bir cep telefonuna yakalanmış vaziyetiyle bu hayvanı, kırmızı görünce değil de, başörtüsü görünce kuduran bir İspanyol boğası gibi şöyle böğürürken görüyorsunuz:
“Ortaköy’de ne işiniz var? Defolun evinize! Surata bak! Siz sokak kadınısınız, ben Ortaköy kadını!”
Erkek cinsini, bir kez görülünce kadın cinsinden, hem de bütün alaka cihetlerinden koparacak kadar çirkin bu hayvan az daha konuşunca, asıl öfkesinin küçük bir kız çocuğu üzerine odaklandığını, ona verilen cevap ve bu cevaba onun verdiği karşılıktan anlıyorsunuz:
-Çocuğun nesi var! Kolu mu kapalı, başı mı kapalı?
-Hayır! Başında şapka vardı!
-Şapka olacak tabi, güneş var!
Anlayacağınız, Kemalizm peydası endemik bu hayvan, çocuğun başında, kırk derece sıcaktan sebep takılı bulunan şapkayı, annesi de örtülü olduğundan örtü sanmış ve kudurmuştur… Ama daha da anlayacağınız şey, bu kısa diyalogdan bile, mezkûr endemik hayvan tipimizin, bu devirde zıpkınlara, ağlara, kapanlara havale edilmesi gerekirken hâlâ bize sokak ve caddelerde hırlayan baskın ve hakim bir hayvan cinsi olmasıdır. Böyle olmasaydı, o an şapkalı bile olsa aslında çocuk namına “O örtü değil, sıcaktan korunmak için şapka takmış!” denmek yerine:
-Sana ne be kartaloz! Çocuk bizim, baş çocuğun! Rahatsız olduysan, pis başını, bacaklarının arasına sok ve saklan!
Denirdi.
Bu hakikati, kadın başlarımızın üstündeki örtü değilse de, kadın-erkek bilincimizin altındaki ezik dil, zaten söylüyor…