Hollywood, emperyalist Amerika’nın simülasyon talimgâhı… Yani Amerika köpeği, kanlı canlı bir ağaca işeyecekse eğer, evvela bu işeyişi Hollywood karargâhında simüle ediyor ve duruma göre ya çiş baremine ayar çekiyor, ya da işi, böbrek yolu yerine bağırsak yoluna havale ederek, pislik çapını yükseltiyor…

Hollywood’un ne idüğüne dalacak değiliz… Aklımıza gelmişken kaydetmek istediğimiz bir şey var… Hani şu, bir Hollywood aygıtı olarak Oscar Akademisi var ya, işte o aygıt, her yıl ödül vereceği filmler için bazı kriterler getirmiş ve bunlardan birisi de, filmlerde LGBT damgalı bireylerin daha çok görünür olmasıymış…

Ha işte; bu vesileyle size kendi vatanımız bağlamında bir şeyi görünür kılmak istiyorum…

Türkiye’de, özellikle son yıllarda, handiyse her dizi ve filmde, LGBT markalı sapık bir kişilik, hem de şirin gösterilir vaziyetiyle yer almaya başlamışsa, bilin ki vatanınız, askerî ve siyasî manada değilse de kültürel ve millî manada bir yolgeçen hanına döndürülmüştür…

Dikkat buyurun, ya da televizyon izleyen bir tanıdığınıza dikkat buyurtun; Türkiye’de, milyonlara izlensin diye yayınlanan dizilerin çoğunda, eşcinsel bir karakter, hem de apış arasındaki madde ve mana pisliğiyle değil, omuz üstünden bir hiza, hissî ve eğlenceli bir imajla takdim ediliyor mu, edilmiyor mu?

İşte; eğer ediliyorsa -ki ediliyor!- bilin ki; sınırlarımızdaki nöbet kuleleri askerden yana dolu olsa da, vatanımızı kültürel, imanî, itikadî ve millî cihetlerden savunacak kuleler askerden yana boştur ve gene vatanımız, ta Hollywood’larda alınan şeytanî kararların doğal bir tatbik mıntıkası haline getirilmiştir…