Partizanın Davası

Yazan: 09 Mayıs 2021 12621

Şu partizanlar ne zaman “Davamız!” dese, önce nevrim öfkeden kırmızıya koşar ama hemen sonra evrim geçirip gevşer, ardından kıvamlı bir sarıya doğru meyleder ve en nihayetinde elimi karnıma bastırıp, katıla katıla gülmek isterim…

Zira partizan kişinin “dava” dediği şey, gerçekte havadır, bu hava, ona nefes yolundan değil, bağırsak yolundan bağışlanmıştır ve işte ne zaman bu havayı dava diye satmaya kalksa, kulağıma bağırsak yolunun malum sesi, değişik konçerto ritimleriyle gelmektedir…

İnsan hiç; marş söylüyorum diye yellenip duran birine kızabilir mi?

Partizanın “Davamız!” deyişine de işte böyle bir sebepten kızamıyorum!

Hani partizan tam “Davamız!” derken herkes ve her şey sussa ve partizana en ciddi bir sual halinde:

-Ne ulan senin davan!

Diye yönelinse, projektör tutulmuş tavşan gibi kalacak, daha açık kaydedelim; bağırsağındaki gurultu bir an kesilecek, geriye yönelecek ve bağırsağındaki birikintiyi de çekip kendisiyle beraber aşağıya alacak! Yani; ….cak!

Ah güzel ülkem!

İslamî kavramları, İslam’ın aleyhine olarak kullanan Kemalistlere asırlık bir aşinayla alışkındın da şimdilerde, onları nefisleri lehine kullanan davasız partizanlara da şahitlik eder oldun!

Partinin, pılı pırtı hesap tablosundan partizan konuşur:

-Davamız için!

-Ne ulan senin davan!

-İşte seçimde oy, şehirde belediye… Lazıyla Çerkeziyle… Alevi Sünni kardeş… Beraber yürümek… Kişi başına gelir… Dişi başına herkes özgür…

Patur putur, çatur çutur…

Partizan konuştukça, bağırsağı her makamda öter de bir tek İslam davası terennüme gelmez!

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi