İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
ALKARISI, isminde uyduruk bir cin var. Eski mitolojilerin, bugün Anadolu’da halâ yaşatılan bir siması… Loğusalı kadınlara ve atlara musallat… Loğusalı kadınlara görünerek onları korkutuyor, sütten kesiyor filan… Bir hurafe, muhtemelen doğum sonrası depresyonuyla eşleştirilen bir hurafe…
Bu ALKARISI, bir de kısrak atlara biniyor, onların saçlarını örüyor. Sabahları ahırdaki at köpük terlemişse, işte gece boyu ALKARASI’nın onu koşturduğuna inanılır… Onu yakalamak için atın yelesine zift sürerler, yakasına iğne takar, yakalayıp köle ederler filan… Mitoloji paralamak gayesinde değiliz… Ama ALKARISI hurafesinin bize, KEMALİZM ve CHP’yi tedai ettirdiğini söylemeliyiz…
CHP, ahırdaki kısrak at ve KEMALİZM, bu ata binmiş ALKARISI cini… Ama bu defa CHP, kendisine musallat olunan kısraklardan bir kısrak değil, KEMALİZM ALKARISI’nın hususi bineği… Kısrak da, bineği de, birer ifrit… Birlikte koşuyor, birlikte eza ediyor, birlikte tepeliyorlar…
KEMALİZM habis ruh ise CHP, onun habis aleti… Yani KEMALİZM, CHP ile görünüyor ve gadrini onun eliyle icraya koyuyor…
Malumunuz; COVİD-19 diye tesmiye edilmiş bir virüsün, görünmez ordularıyla dünyayı alt üst ettiği bir devredeyiz… Ve bu devrede, CHP KISRAĞI ile KEMALİZM ALKARISI’nın bize tedai ettirdiği bir başka şey de, Ortaçağ Avrupasını kasıp kavuran ve “Kara Ölüm” diye anılan vebanın tasviri… Evet, 14. asırda Avrupa nüfusunun neredeyse üçte birini öldüren bu vebaya “Kara Ölüm” denmiş ve onu ressamlar, “ATA BİNEN İBLİS” şeklinde tasvir etmişler…
Bugün COVİD-19, mutasyon geçiren virüs şeklindeki bir bela kısrağıysa, virüsün Türkiye’deki arzı endamından itibaren yaptıklarına bakılırsa CHP de, bu bela kısrağına binmiş İblistir…
Zira millî ruh kökümüze düşmanlığını, her vesileyle sürdürdüğü gibi, COVİD-19 vesilesiyle de sürdürmüştür, sürdürmektedir… Adeta CHP, COVİD-19 virüsünü, hükümeti düşürmek için bir nimet görmüştür… Tabi hükümet ile birlikte vatan da, devlet de, millet de, beraber mi düşecek, umurunda olmamıştır…
Büyük Doğu Mütefekkiri’nin “CHP bir parti değildir… Türk’e dinini, dilini ve özünü kaybettirmeye memur, bir katliam müessesesidir!” deyişi ile “Bugün bizdeki muhalefet, iktidarı düşürme şartıyla vatanı düşürmeye bile razıdır!” deyişini hatırlayalım… Aradan geçen kırk yıla rağmen CHP’de değişen bir şey olmamıştır. Olmayacaktır da… Çünkü CHP’nin varlık sebebi, milletin özünü, ruhunu yok etmektir. Bunun için yapmayacağı şenaat, girişmeyeceği ihanet, eylemeyeceği rezalet yoktur…
Hatırlayın; Çin’den İtalya’ya, bütün dünya COVİD-19 ile uğraşmaya başlamışken, Türkiye’de henüz COVİD-19 vakası görülmemesi, CHP ve hempalarında işin ucunu “Sakın bu virüsü dünyaya Recep Tayyip Erdoğan salmış olmasın!”a kadar sündüren bir ahmaklık virüsü peyda ettirmişti.
İki ayaklı şükranlara kalkar gibi birçoğunun, bu süreci “Şu COVİD-19 bize de gelse de, şu iktidar bu vesileyle bir düşse!” gibi bir iç temennisiyle geçirdiğini herkes çok iyi biliyor. Bu sebeple Türkiye’de ilk vakanın göründüğü 10 Mart 2020 tarihini de, içlerini kıpırdatan bir heyecanla karşıladılar.
Artık COVİD-19, bir kısrak gibi Türkiye’ye girmişti ve CHP, İblis gibi ona binebilirdi. Bindi de… Türkiye’de henüz iki COVİD-19 maktulü var iken, CHP sözcüsü, kameralar karşısına geçti ve direniş hedefi olarak COVİD-19 ordularını değil, Türkiye Cumhurbaşkanı’nı gösterdi ve O’nu “sarayına kapanmakla” suçladı!
Sözcüsü öter de, Genel Başkanı susar mıydı hiç? Devletin, iki milyon aileye ilk etapta biner liralık (toplamda iki milyar-katrilyon) yardımı için, eltili-görümceli bir düğün takı törenindeymiş gibi:
“Ben iktidarda olsam, iki biner lira dağıtırdım!”
Dedi. Devlet, en üst makamdan bir yardımlaşma kampanyası başlattı. Kampanyanın ismi “Biz bize yeteriz!” idi. CHP merkez karargâhlı KEMALİSTLER, sosyal medyada hemen örgütlendiler, yardımların önünü kesmek için “Zırnık yok!” sayhalı bir karşı harekât başlattılar.
Bunlar yetmedi, kendi idarelerindeki İstanbul ve Ankara Belediyeleri vasıtasıyla paralel yardım kampanyaları başlattılar. Belediyeler, kanunî anlamda bağış alabilirlerdi ama yardım kampanyası yapamazlardı. Bu sebeple de devlet, hem bu paralel iblisliği, hem de kanunsuzluğu bitirmek için bu kampanyaları durdurunca kudurdular ve işin ucunu Filistin’e kadar dayandırdılar. Ne imiş, geçmişte Filistin’e yardım toplanmasına kimse bir şey dememiş de, CHP’li belediyelerin yardım toplanmasına müsaade edilmemişmiş!
Manzara çok netti! ATA BİNEN İBLİS vasfıyla CHP ve hempaları, COVİD-19 ordularıyla işbirliği halindeydi. Dertleri, günden güne yayılan virüse çare bulunması değil, bu virüs vesilesiyle toplumsal bir kaos oluşmasıydı.
Hastaneler yetmez, ölüler patlarsa, hükümet de yetemez ve patlayabilirdi!
Bu uğurda, birkaç milyon insan ölse, ne çıkardı!
Bu süreçte, kendisi tamamlanmış ama yolu yapılmadığı için ulaşım sağlanamayan İSTANBUL BAŞAKŞEHİR ŞEHİR HASTANESİ açılacaktı. Seçilmeden evvel “Kaynaklar hazır ve çok fazla!” diye yaygara yapan ve bu yaygarayla seçimi kazanan İstanbul B.B. Başkanı EKREM İMAMOĞLU, kendi sorumluluk alanında olmasına rağmen bu yolu yapmadı. Yapmayacağını “Bütçemiz yetersiz!” diyerek COVİD-19’dan evvel açıklamıştı ama COVİD-19 da umurunu sallamadı ve yolu gene yapmadı!
Böyle olunca da ULAŞTIRMA BAKANLIĞI işe koyuldu ve yol yapımına başladı. Bu esnada EKREM İMAMOĞLU, burnunu örtmeyen maskesi ve halka yardım yapıyor pozuyla kameralar karşısına geçti. 150 lira karşılığında hazırladıkları yardım kolisinin değeri 80 lira çıkınca da, pişmiş kelle gibi ortaya çıktı ve “O koliler sadece taslaktı!” diyerek adeta dalga geçti.
Bu esnada Ankara’da da Mansur Yavaş’tan bir halk kahramanı çıkarma çalışmaları devam etmekteydi. Oysa Cumhurbaşkanlığı, üç ay boyunca belediyelerin borçlarına karşılık vergi payı ödemelerinde kesinti yapmayacağını açıklamıştı. Bunun manası, Ankara B. Belediyesi için üç ay boyunca 160’ar milyonluk, İstanbul B. Belediyesi için üç ay 500’er milyonluk ek bütçe demekti. Oysa iki belediye de, İstanbul ve Ankara’daki otobüs sefer sayıları azalttılar. Güya yaptıkları şey, vatandaşın sokağa çıkmasını engellemek adına bir tedbirdi.
Oysa sokağa çıkma yasağını, tedrici olarak zaten devlet uyguluyordu ve sokağa çıkışı yasal ve aleni olan vatandaş sayısı belliydi, bunların otobüs kullanıyor olanları da azalmayacaktı. İşte tam da bu sebeple, otobüslerde bir anda izdiham görüntüleri görülmeye başlandı.
Bu, COVİD-19 orduları ile işbirliği yapmak demekti!
CHP’nin, tam ATA BİNE İBLİS vasfı deşifre olacaktı ki, her zamanki himmet kaynaklarından, yalandan yardım aldılar. Güya otobüslerdeki bu kalabalık, AK PARTİ’nin organize ettiği organize binişlerin eseriydi! Durumu çözmüşlerdi, yalandan aldıkları yardım, kendilerine seçim kazandıracak kadarN işe yarıyordu. Yalanla manipüle edilen kitle, o kadar kalabalıktı!
İMAMOĞLU, otobüse toplu biniş görüntülerini izleyince kanının donduğunu televizyonlarda anlattı. Oysa donan bir şeyi de yoktu, öyle bir görüntü de!
“Buyur, yayınla!” dendiği halde bir görüntü yayınlayamadı... İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri’nin garajları, şu an yatan otobüslerle dolu… Üstelik EKREM İMAMOĞLU, saat 21.00’den sonra metro seferlerinin durdurulacağını söyledi. Bunun manası, metroyu kapatmak ve oradan kışkışladığı vatandaşı, sefer sayısını arttırdığı otobüslere tıkıştırmak… Ve böylece, COVİD-19’a uygun bir serpilme pozisyonu oluşturmak!
Allahsızlar!
Gizli gündem ve gönüllerinde, COVİD-19’un Türkiye’yi istila etmesini ve istila ettikten sonra da kendilerine teslim etmesi var. Bunu herkes biliyor. Olmayan beyinlerinin ardında tutmaya çalışıyorlar ama işte contalarından sızıyor!
CHP’nin cam suratı HALK TV, Sağlık Bakanı apaçık “601 sağlık çalışanına COVİD-19 tanısı konuldu!” deyince durmadı ve bu bilgiyi ekranlarına “601 sağlık çalışanı COVİD-19’dan hayatını kaybetti!” diye yansıttı. Yaydıkları, duydukları değil, olmasını istedikleriydi aslında…
Halk TV’nin çocukları, ekrandan kustukça kustular, COVİD-19’un yaşlıları seçtiğini, haliyle hedefinde AK Parti seçmeni olduğunu söylediler, İslamî kisveli bir karikatürü dezenfekte ettirip “Sorun sadece bu!” dedirttiler, kanalın eski genel yayın yönetmeni pislik, yardım toplanması bahanesiyle Allah’ın Kuran hitabı “Ey İman edenler!” ile “Ey İban edenler!” diyerek dalga geçti!
Kendileri arzın ve çağın en çağdışı ve batıl tarikatı iken, ve de Anıtkabir’i arzın ve çağın en ilkel hurafe merkezi gibi işletmekteyken, COVİD-19 mevzuunu pas geçemezlerdi. Geçmediler de…
Çin’den, parası ödenerek alınan test kitlerinin parasını Atatürk’ün ödediğini söylediler. Güya vaktinde Atatürk onlara yardım ettiğinden, onlar da buna karşılık kitleri parasız göndermişti. Hurafe çanağı kafalarıyla bunu Sağlık Bakanı’na canlı yayında bile sordular, kitlerin para karşılığında alındığı söylenmesine rağmen bunu gazetelerinde tam sayfa haber yaptılar, batıl tarikatlarının üyelerine, onlar vasıtasıyla da manipülasyon hedefi halka yaydılar. Hem daha sonra, Çin’in parasıyla sattığı bu test kitlerini de, bir de kitlediği ortaya çıktı. Ürünler, hatalıydı! Ama COVİD-19 atına binen İblis cürmündeki CHP ve KEMALİSTLER için bunun bir önemi yoktu, onlar istedikleri cezbeyi kapmış, lazım olan yalanı kamuya kitlemişlerdi!
Onlar için COVİD-19 problem değildi, onlar için problem İslam ve Müslümanlardı. Bunun için böyle umumi bir afet anında bile:
“Bütün dünya destek paketi açıkladı, bizde hükümet dua paketi açıkladı!”
Diyerek Cumhurbaşkanı’yla dalga geçtiler. ATA BİNEN İBLİS’in ana karargâhı mevkiindeki İzmir’de, ezan ve salâları ıslıkladılar, daha hiçbir mekâna kapatılma kararı verilmemişken sırtlan kümesi oluşturdular ve “Camiler kapatılsın!” diye ürümeye başladılar.
Covid-19’un Türkiye’deki görülme safhasında Avrupa, ABD ve diğer ülkelerden 372.000 vatandaş gelmiş olmasına rağmen, onlar sayıları 21.000 olan umrecileri hedef gösterdiler ve iltihaplı zihinlerindeki “Din, olmazsa her şey güzel!” şecaatini bir kez daha sergilediler.
Ekranlara her gün çıkan ve “babacan Kadir Savun” tavrıyla herkesin gönlünü kazanan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca şahsında telaşlandılar, adeta “Covid-19’a karşı başarılı oluyor eyvah!” dediler ve bu sempati ağını kırmak içi kel alaka, Fahrettin Koca’nın “tarikatçı” olduğuna dair bir video yayınladılar.
İçlerindeki en angutu, 65 yaş üstü yaşlılarımıza evlerinde durmadıkları için angut dedi! Oysa o yaşlılardan biri kameralara “Evladım! Köydeyim! Televizyonum yok! Maaşımı almaya gelmiştim, haberim yoktu, kusura bakmayasız!” diyerek, angutun gerçekte kim olduğunu misallendirdi. Aynı angut, içindeki irini akıtırcasına COVİD-19 salgınından işi “Aşıyı onlar bulur artık!” diyerek Tillo’ya, yani medreselere, İslamî ilim mahfillerine bağladı!
Manzara apaçıktı, COVİD-19 salgınını bahane ederek İslam’a ve Müslümanlara saldırıyor, kaotik ortam oluşması için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı. CHP ve bütün KEMALİSTLER, bu hengâmda “ATA BİNEN İBLİS” rolü oynamaktaydılar!
“Canı tırrıklı” bir tanesi, eğitim durup da, televizyon ekranından sürdürülmeye başlayınca açtı ağzını ve Edirne’den Kars’a milletin canı burnundayken, kendi Can’ının İblis dübüründe olduğunu ispat edercesine başörtüsüne çattı, köpek derisinden gerdirme gibi duran çirkin suratıyla, televizyonda ders veren bir öğretmenin “başıkapalı” olamayacağını bağırıp durdu.
Yanlış tarih bilgisiyle “Burası, meleklerin etek altı seyredilir diye rasathaneyi yıkanların ülkesi. Ve mantık firar etmiş…” diye mesaj paylaşan ve Osmanlı şahsında bu ülkeye yüz ekşiten bir başkası, Küba “Aşı çalışmasına başladık!” deyince cezbeye geldi ve kasti bir çarpıtmayla “Küba aşıyı buldu!” diye bugünlerde içini ferahlatan tek şeyin Küba Sosyalizmi olduğunu söyledi!
Daha ne kadarını sayalım?
İnsaflı her insanın midesini kaldıracak daha nicesi ve bunların daha nice halt yiyişleri…
Artık şunu herkes anlamalı; Türkiye, hangi felakete düşerse düşsün, o felaketle beraber bir de, CHP ve Kemalistlerle de uğraşmak zorunda kalacak…
Türkiye, fırtınalı bir okyanusa düşse, CHP, anında ayağına bağlı taş olur, Türkiye, üzerine göktaşı gelmekte olan adam olsa, CHP, “Tuttum, işte burada!” diye bağıran çıfıt olur, Türkiye, yangın yerine dönse, CHP, ona hortumla su değil, benzin püskürten hain olur, anlayalım artık, Türkiye’ye kuraklık gelse, CHP, güneşe tapmaya başlar, Türkiye’ye sel gelse, CHP, yağmur için Şaman tamtamları vurdurtur, Türkiye’ye işgalci gelse, CHP, ona vali olur!
Daha da mı söyleyelim, görmüyor musunuz, Türkiye’ye COVİD-19 geldiğinden beri CHP, “ATA BİNEN İBLİS” olmuştur!