İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
PKK kontenjanından Meclis’e girdi. Anlaştıkları üzere milletvekili olunca Türkiye İşçi Partisi’ne geçti. Esed’in, sınırın Türkiye tarafında kalmış Nusayrî’lerindendir. Artisttir. Sosyalisttir. Bütün kimliklerini halkalayıcı vasfıyla tam bir İslam düşmanıdır.
Ve Türkiye demokrasisinin, ensest ilişki ağından doğurtarak bütün Türkiye düşmanlarına sunduğu imkân cebinde, Meclis kürsüsüne geçmiş tehditler savurmaktadır:
“Gezi'yi düşünün. Bu halk sizi iktidardan indirecek ama o gün emin olun, Gezi’yi mumla arayacaksınız!”
Sorsanız, tehdit ettiği Ak Parti… Kümesin duvarına taşlar savurup küfürler eden her piç tilki zaten, kuyruğundan yakalanıp havaya kaldırıldığında “Kastım tavuk ve horozlara değil, kümese idi!” demez mi, der… Oysa bu artist sosyalist, savurduğu tehditlerle taşı ne kümese, ne de tavuk ve horozlara değil, millet aslanlarının sükûnetle oturdukları koruluğa atmıştır!
Millet aslanları diyorum… Bunu kimse Ak Parti teşkilatları olarak anlamasın… Zira Ak Parti teşkilatları, bu sosyalist artistin de çokça polis taşladığı Gezi Olaylarında kol baldırlarıyla alınlarındaki terleri silerken, millet aslanları dişlerini gıcırdatıp ya sabır çekmekteydiler. Zaten Recep Tayyip Erdoğan da, Ak Parti çatısı altında da bulunan eşraflarıyla beraber bu aslanları göstermiş ve postasını “Evlerinde zor tutuyorum!” diye gene onları gerekçe göstererek koymuştu.
Bu satırların yazarı, ilk dakikasından itibaren Gezi Parkı Olayları’nın ardındaki pisliği görmüş, bunu uzun soluklu konuşmalarla olaylar sürerken insanlara anlatmış ve hatta güzergâhındaki yolu Gezi eylemcilerince her gün düzenli olarak kesildikçe, düzenli olarak polisi aramış ve:
“Yolu pisliklerden temizleyip açacak mısınız, yoksa ben arkadaşlarımla satır sallama marifetiyle mi kazıyayım?”
Diye sormuş ve belki de Recep Tayyip Erdoğan’ın posta koyan lisan nehrine en kuvvetli bir dere halinde katkıda bulunmuştu!
Ve işte gene bu satırların yazarı, gözleri gözleri gibi yaşaran, yumrukları yumrukları gibi sıkılan binlerce gönüldaşından maada bütün Anadolu namına konuşuyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Türkiye düşmanı artist, Nusayrî ve sosyalist vekili Barış Atay’a, kendisi gibi sosyalist Ahmet Arif’in:
-Koymuş postasını, görmüş restini, he canım sen getir üstünü!
Dizeleriyle cevap veriyor, asıl Gezi Parkı Olaylarını, o zaman kursağımıza kadar gelmiş ama midemize inmemiş hasretiyle esas kendisinin ve gönüldaşlarının, hem de mumla değil, dev projektörlerle aradığını ilân ediyor ve postasını koyuyor:
“Gezi’yi ‘Nasıl da pas geçtik!’ gibi bir esefle dev projektörlerle arayan bize, Gezi’de pas geçilmiş küflü kafanızla Gezi’yi bir de mumla aratmaya kalkıştığınız gün, size Gezi’yi avazlı ağlamalarla aratmazsak namerdiz!”
Vesilesi bir böcek… Müstakbel bir hasenat beklentisiyle sözümüz bütün haşerata…
Di hadi buyurun…