Şiiler ve Yahudilerin Ortak Rüyası: Büyük İsrail

Yazan: 24 Mart 2022 4826

İslam'ın bir mezhebi gibi görünen Şiiler ve İslam'ın ezeli-ebedi düşmanı olan Yahudilerin ortak bir rüyaya sahip olmaları elbette ilk nazariyede fazlasıyla absürd görülebilir. Fakat Şiiliğin ortaya çıkışı; kendilerince yaşadıkları ve "İslam budur!" diye iddia ettikleri din incelendiğinde, esasen Şiiliğin de bir Yahudi imarı olduğu fark edilir. Dolayısıyla aynı rüyayı görmeleri de gayet tabidir. Hele ki Şiilerin hadis kaynakları ve alim(!)lerinin vaazlarıyla öğretilerine bakıldığı vakit bu rüyayı gerçek kılmak için nasıl mücadele ettikleri anlaşılacaktır...

Maksadımız "Bu Müslümana yakışır mı?" değerlendirmesi yapmak değil! Zira Peygamberin zevceleri, dostları ve damatlarına sövmeyi imanın şartı sayan kimselerin İslam’a ve Müslümana yakışır şekilde davranmaları beklenemez!

Şiiliğin ne idüğünü anlamak için başa, en başa, Şia tohumlarının serpildiği demlere gidelim evvela...

Çıbanın Başı: İbn-i Sebe

Şiiliğin kurucusu olarak kabul gören bu mel'un, Osman-ı Zinnureyn Efendimizin şehit edilmesi olayının baş aktörlerinden... Sonrasında Hz. Ali Efendimize gelip -haşa- "Sen Allah'sın!" hitabında bulununca kutlu nesebin devam ettiricisi tarafından sürgün edilir... Bu hadiseler İbn-i Sebe ve Şiiliğin ne denli sapkın olduğunu kanıtlar nitelikte olduğu için bu mesele üzerinde fazla durmaya lüzum yok. Şimdi Şiilik ve Yahudiliğin alakasına gelelim... Bilindiği üzere Yahudilik -güya- anadan oğula geçer. Yahudi olabilmek için Yahudi anadan doğma şartı vardır. İşe bakın ki İslam’da ikilik çıkaran ve fitneye yol açan ilk kişi olan İbn-i Sebe'nin anası San'a Yahudilerinden... Kurucusu ve mimarı bir Yahudi olan Şiilerin bugün Yahudilerle aynı rüyayı görüyor olmasına şaşmamak icap eder!..

Yahudi İbn-i Sebe'den on dört asır sonraya, günümüze gelelim ve İbn-i Sebe'nin talebeleri mesabesindeki Şiilerin "Büyük İsrail" rüyasını gerçek kılmak için yaptıklarına bakalım. Bakalım ki Hz. Ali Efendimizin ismini kullanan bu kalleşlere karşı yine Hz. Ali Efendimize atfedilen "En tehlikeli düşman, bize benzeyip bizden olmayandır!" sözü ile tedbir alalım...

Şiilerden aleni bir harekat yahut İsrail’e açıkça maddi bir yardım beklemek pek makul olmaz. Zira Şiilik, zaten İslam'ın içine girip onu içerden zedelemeye memur bir müessese. Kabaca bir tabirle, İsrail ordusu mermi ile bedenleri hareketsiz kılarken Şia da öğretileri ile fikir ve iradeleri hareketsiz kılma çabasında. Yahudi, mermi ile bitiremediği Müslümanları en tesirli zehir olan kelam ile sindirme derdinde!.. Bunun en bariz örneği Şii-Acem alim(!)lerin İran'da; Şii seviciliği ve övücülüğü ile tanınan isimlerin de ülkemizde yaptıkları Kudüs'ün kudsiyetini bitirme girişimleri. Misalen, 2006 yılında Süleyman Ateş'in "Miraç ve İsra olaylarında zikredilen Mescid-i Aksa, Kudüs'te ki Mescid-i Aksa değil Cirane'deki mesciddir." zırvası ile "Kudüs bizim düşündüğümüz gibi kutsal bir şehir değildir." algısını oluşturmaya çalışmasından iki yıl sonra Yahudilerin Gazze'ye tacizleri başladı. Bu sözlerin sahibi olan Şii sevici sabık Denayet İşleri Başkanı Süleyman Ateş'ten sonra başka bir Şii hayranı sapkın olan Mustafa İslamoğlu da aynı sözleri yineleyerek Kudüs'ün Müslümanların gözündeki değerini yıkmayı, uğrunda mücadele etmeye değer bir yer olmadığını düşündürmeye çalıştı. Halen daha bu ve bunun gibi icraatlar devam ediyor. Tanklarına, tüfeklerine rağmen silahları yalnızca dua ve sapan olan Müslümanlardan çekinen Yahudi, ellerinden sapanlarını da alabilmek için içlerindeki Kudüs aşkını öldürmeye çalışıyor. Bunu da on dört asır evvel içimize sokmaya teşebbüs ettiği Şia eliyle yapmaya çabalıyor. Sahabeler ve Hz. Ayşe anamıza ettikleri hakaretlerle bembeyaz İslam kumaşına yamanmış kara bir bez parçası gibi duran Şia, Kudüs mevzuunda ne olduğunu ayan beyan ortaya seriyorken daha ne kadar savunulabilir ki?

Ezeli ve ebedi düşmanımız, Kudüs işgalcisi, bebek katili zalimler olan Yahudilerle aynı rüyayı gören, aynı duaya amin diyen, aynı amacın farklı cephelerinde savaşan Şia’ya halen din kardeşimiz gözüyle bakmak mümkün değildir!

Kovulmuş şeytanın, şeytanlaşmış cin ve insanların, bize benzeyip bizden olmayanların şerrinden Allah'a sığınırım...

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi