İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Tam yapamamışız hiçbir vakit hiçbir şeyi. Yapmamız gerekeni de, yapmamamız gerekeni de. Hep eksik oluşlarla tutunmaya çalışmışız illüzyonist dünyaya. Taklit dahi edememişiz pek çok defa en aşağıyı dahi. Devlet gibi devlet olamamışız çoğu kez. Millet gibi millet olamamışız.
Tanzimat’tan bugüne süregelen eksik oluşlar silsilemiz hep aşağıya doğru alçala alçala gelmiş. Hep sahte bir yükselişle, çakma bir uzayışla devirmişiz devirleri.
Tam olacağız derken, Çinli bir hatunun gözleri yakmış yüreğimizi de biz pervasızca yakmışız belki yüz yıllık dikilişimizi. Yahut üç beş demir parçasının enerjiye muhtaç bir halde cereyan ettirdiği basit bir raks kandırmış çaylak gençlerimizi, yine düşünmeden koşmuşuz beş yaşındaki bir çocuk gibi üç para etmeyen oyuncağın peşine. Mukavemetimiz sanayileşmeye veya makineye değil, Karşı koyuşumuz Üstadın deyimi ile makineyi üretecek makineyi yapabilecek istidattaki gençlerin bilim çarşafına bürünmüş anarşikliğine, olumlu eleştiri yapmak adına yapılan müzmin muhalefete ve her hareketiyle babasını taklit eden bir çocuktan daha basit bir usulle yapılan Batı mukallitliğine.
Çocuğun yaşı büyüdükçe kandırılabileceği “şey” çocuğun aklı nispetinde büyümek mecburiyetindedir. Belki birkaç yıl evvel oyuncak bir kamyonet ile kandırılan çocuğu biraz daha büyüdüğünde ancak süslü bir bisiklet ile avutabilirsin. Daha sonraki yıllarda ise çocuğun artık oyuncak ile de bisiklet ile de işi bitmiştir. Artık onun hayaline son model arabalar dahi küçük gelmeye başlamıştır. Yaşı gibi vücudu, vücudu gibi aklı büyüyen çocuğun arzuları sürekli değişir ve bu gayet tabiidir.
Gelelim bizim vücudu büyük aklı küçük çocuklarımıza. Bunları hâla elli kuruşluk şeker ile kandırabilirsin. Daha dün yeni bir travma geçiren bu aklı eksik çocuklar, bu seferde tutturdular “Kitlerin parasını Atam ödemiş” diye haykırmaya. Çok kısa bir süre içinde ıq’larının niceliksizliği kadar niteliksiz sosyal medya hesaplarıyla bu saçmalığa diğer aklı eksik çocukları da alet etmeye başladılar. Hatta bir tanesi utanmadan soruyu Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı Koca’ya sordu. O an soruyu soran kişiyi görmedim ama eminim ki gözlerinde “Doğrudur doğrudur. Atam ödemiştir kesin” ifadesi vardı.
İmkan dahilinde olsa hayvanların dahi avret yerleriyle gülecekleri bu insanlar her geçen gün daha saçma bir inanışı kabullenmeye yemin etmişçesine hareket etmeye devam ededursun, biz Kitlerin parası ödenmişse eğer hangi suretle ödendiğinin cevabını verelim.
Ödenmişse eğer, değil Kitlerin parası, belki seksen üç milyona on asır yetecek olan tıbbi malzeme ihtiyacının ücreti, Çin’e ve dahi tüm dünyaya, yaşlısıyla, genciyle, çocuğuyla hasılı tüm milletin, fikredebilmek ve üretebilmek kabiliyetini ruhlarından organ nakli yaparmışçasına, en profesyonel bir tarzda bünyelerinden koparılmak suretiyle ödenmiştir.
Hal böyleyken her türlü güzel hasletten yüz çevirermek suretiyle ücretini ödemiş olduğumuz onlarca “şeye” karşı altı milyar insanın borcu, dünyanın son haddine kadar da ödenemeyecektir.