Kadın

Yazan: 02 Ekim 2019 3374

Kadın… İslam davasının göz ardı edilemeyecek kıymetli hamili... Varlığını zâhirde değil, bâtında iliklerine kadar hissetmemiz gereken mahlûk… Dokundukça parçalandığımız, konuştukça yandığımız zavallı kadın... Evvela kendine yüklenen misyonun idrakinden fersah fersah uzakta kalmış, şuurlandırması gerekirken teşhir edilmiş, sevilmesi gerekirken dövülmüş, yaşatılması gerekirken öldürülmüş... Lakin bunların hiç biri kadının manen, fikren ve ilmen yozlaştırıldığı kadar canımızı yakmamış olan girift mefhum... İslam davasının çizdiği sınırlar her aşıldığında görünmez lazerlerin bedende bıraktığı yanık gibi önümüz, arkamız, sağımız, solumuz yanmış ancak biz bu yanıkların acısının kaynağını bulamayışımızdan o sınırları aşmaya ısrarla devam etmişiz. Sınır nedir evvela bunu idrak etmeliyiz. Ayet meali: 

"Erkekler, kadın üzerine idareci ve hâkimdirler. O sebeple ki Allah onlardan kimini (erkekleri) kiminden (kadınlardan) üstün kılmıştır. İyi kadınlar, itaatkâr olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır." (Nisa-34)

Buradaki ölçü iç huzurun, aile saadetinin kilidi. Kim ki evdeki dengeyi sağlamak ister ise Allah’a ve Resul’ün buyruğuna sımsıkı sarılmalı. Kaybettiğimiz hal üzerine Allah Resulü bizi Asr-ı Saadet’te şu buyruğu ile uyarmıştır:

“Kadınların en hayırlısı, baktığında seni mutlu eden, emrettiğinde itaat eden ve olmadığın zaman namusunu ve malını gözetendir.” 

Kâinat Efendisi’nin bize çizmiş olduğu bir diğer sınır ise evlilikteki sorumluluktur. Allah Resulü’nün, kızı Fatıma ile damadı Ali'yi evlendirdiği sırada, evin iç işlerini kızı Fatıma'ya, dış işlerini de damadı Ali’ye vermiş… Hadis meali:

“– Çeşmeden su getirmek, hamur yoğurup ekmek yapmak, evin temizliğini yapıp iç işlerini düzenlemek Fatıma’ya aittir. Dış işleri de Ali’nin sorumluluğundadır.”

Biz bu tavsiyeleri hayatımıza nakşetsek, ne bir adam cani olur, ne bir kadın itaatsiz. Eksik oluş, oluşun katili olduğu gibi, eksik idrak de hayatın katili. Bir kadın, kendi fıtratının gereklerini idrak etse, erkek de bu çerçevede hayatını idame ettirebilir yahut bir erkek dış vazifenin ona vermiş olduğu çizgiyi hakikatiyle çizse bir kadın da kendine düşen ölçüyü koruyabilir. Ama evvela düzeltmeye kişi kendinden başlamalı. Tevekkeli dememiş büyükler:

“Kişi kendini düzelttiği vakit kâinatı düzeltebilir.”

Bize birilerinin bir vazife, bir rol biçmesine gerek yok ki… Allah, biz kadınlara o kadar güzel bir yol ve yön tayin etmiş ki, ancak bizler bu yoldan çıkmak için elimizden ne geliyorsa yapmışız. Yapamadığımız yerlerde de megafonu eline Türkiye’nin Kadın ve Demokrasi dernekleri almış, çizdikleri senaryoları bize oynatan bir yönetmen haline gelivermişler. Ve biz mayası hala bozulmamış olan Anadolu kadınlarını da bu rolün içine dâhil etmeye çalışıyorlar. Dedik ya, lazer ışınlarıyla yanıyoruz ancak niye yandığımızı bilmiyoruz diye. İşte bizi yakanlar şeriata mugayir tavır sergilememizi isteyenlerdir. Şeytanın fısıltılarını mahalle hoparlörüne bağlayıp nefsin arzuladıklarını meşrulaştırmaya çalışanlardır. Her insan nefsiyle mücadele içindedir, bizim mücadelemizi zorlaştıran ise şeriata aykırı her yolu bize açan, biz kaçtıkça evlerimizin içlerine, beyinlerimizin loblarına, kalbimizin kapakçıklarına yerleştirenlerdir. 

Çığırtkanlık yapıp naralar atan, kadını fıtratından uzaklaştırmaya çalışan her ferde her topluluğa diyoruz ki; bağırın, alkışlayın, naralar atın, tepinin, yırtın kendinizi... Sizlerin tersine biz Müslüman hanımlar olarak daha çok susacağız… Öyle bir suskunluk ki bu içinde Hz. Hatice anamızın ahlakını, Hz. Aişe anamızın ilmini, Hz. Rabiatul Adeviyye’nin asaletini taşıyacak... Öyle bir sessizlik ki, hiçbir çığlık o sessizliğimizi bozamayacak… Sizlerin yıkmaya çalıştığı her müesseseyi sizler gibi sokaklarda değil, evlerimizde seccadelerimizin başında, medreselerimizde rahlelerimizin önünde diz çökerek tekrar inşa edeceğiz. İslam davası için yetiştirdiğimiz her evladımızı, siz ve sizin gibilerin hadlerini bildirmek için, bildiremeseler de bu yolda şehit olmaları için yetiştireceğiz. Siz bizi susturduğunuzu sanacaksınız, bizi sindirdiğinizi zannedeceksiniz ancak biz cemiyetin en orta yerinde olup asla kimseye gözükmeyeceğiz... Biz yokmuşuz gibi attığınız her adımda görünmez bir el gibi sizi yakanızdan tutup hırpalayacak ve size haddinizi bildireceğiz... 

Müslüman hanım kardeşlerimize çağrımızdır... Onlar sizi sokağa çıkarmaya çalıştıkça ayet mealinde ihtar edildiği gibi yerinizin eviniz olduğunu bilin... Rızık, makam derdine düşmeyin, çünkü Allah rızka kefildir. Şeriata mugayir yerlerde boy göstermeyin, sizleri ortaya atmalarına da müsaade etmeyin. Bu hususta vereceğiniz her savaş için inşallah esas olan âlemde, Rabbim sizleri mükâfatlandıracaktır... Okuyun, okutun; öğrenin, öğretin... İlmi ve fikri her manada ehil olun ki evlatlarınızı İslam’a faydalı evlatlar olarak yetiştirebilin. Ama en çok da sevin… Rabbinizi, Peygamberinizi, dininizi sevin... Allah’ın koyduğu her kural ne kadar nefsinize ağır gelecek de olsa sizlerin salahiyeti içindir. Bazı sözde Müslümanlar gibi eğip bükmeyin dininizi, Allah'ın çizdiği hudutları başkalarına hoş gözükmek için yıkmayın, sağa sola yaranmaya çalışmayın, imanın tadına varmış ve onu hakikatiyle kavramış tek bir insan bütün kâinata karşı tek başına durabilir, yeter ki hakikati idrak edebilin. Onu idrak ettiğimizde çok yol kat etmiş olacağız inşallah... Umulur ki yetiştireceğiniz bir evlat nice hayırlı işlere vesile olur... Rabbim bu zor yolculukta bizlere iman, ilim ve irfan versin.

Selam ve dua ile…                                                                                                                                                      

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi