İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Günümüz dünyasında var olan toplumsal problemlerimiz içerisinden bir tanesi de hiç şüphesiz komşuluk ilişkileridir. Bundan dolayı komşuluk ilişkileri üstünde durulması gereken ve nefs muhasebesi gerektiren, kaybetmeye yüz tutmuş değerimizdir.
Televizyonlarda rastladığımız “kaybolan meslekler” diye belgeseller vardır ya hani, korkulur ki komşuluk ilişkilerimiz de ileride sadece bir belgesel haline gelip unutulmuş değerler arasına girecek. Bu gidişle ilerleyen zamanlarda gelecek nesiller için komşuluk ilişkileri bir hikâyeden öteye geçemeyecek üstüne üstlük bizim onlara anlatacağımız bir efsaneden ibaret olacak.
Komşuluk ilişkilerimiz öyle bir hale geldi ki komşuluktan bile bahsetmek neredeyse eşine az rastlanır bir durum oldu. Sokağa çıkıp bir röportaj yapsak, komşunuz var mı diye insanlara sorsak, inanın ekseriyetle verilecek cevap “yok” şeklinde olacaktır. Yok denmekle kalınmayıp, komşuya ne gerek var diyenlerde olacaktır. Artık bu durumunun tezahürlerine sadece büyük şehirlerde değil, Anadolu’da da karşılaşılmaya başlandı. Yani sadece İstanbul gibi büyük şehirlere has bir durum olmaktan çıkıp bu sorun her tarafa yayıldı.
Konunun esas acı taraflı olanı ise bizzat bizim komşu dediğimiz kişilere ihtiyaç duymamış oluşumuzdur. Yüzyıllardır toplumumuzun ayakta durmasını sağlayan değerlerden bir tanesi olan komşuluk artık bizim için bir şey ifade etmez hale geldi. Komşuluk denildiği zaman garipsenir oldu... Düşünün ki apartmanlarda insanlar birbiriyle karşılaştığı zaman sanki yanı başından bir yabancı geçiyormuş gibi birbirlerinin yüzüne bile bakmaz oldu. Selam vermekten bile aciz duruma düştük desek yeridir.
Artık komşularımızın varlığından bile haberdar değiliz. Apartmana hırsız girse hırsızı tanımayacak hale geldik. Bu durum, Batılı emperyalistlerin bize bir oyunu olan bireyi cemiyet ortamında yalnız bırakıp, sadece kendini düşünen, kendi için yaşayan bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, mantığına sahip bir insan oluşturma girişimlerinin de sonucudur. Hâlbuki en zor zamanlarımızda yardımımıza koşacak kişiler listesinin başını komşularımız çeker.
Peki, biz bu duruma nasıl geldik? Ne zamandan beri bizim için komşuluk herhangi bir anlam ifade etmemeye başladı? Birçok sebebi var bu duruma gelmenin. Değişen mimari yapı, artan güvensizlik, bireyselleşmenin hat safhaya çıkması… Hepsi de başlı başına irdelenecek etkenler.
Komşuluk ilişkilerinin bizim için neden bu kadar önem arz ettiğini anlamak için Kuranı Kerim’e bakalım. “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve maliki bulunduğunuz kimselere iyi davranın.” (Nisa Suresi-36)
Ayeti kerimede geçen yakın komşuya iyilik etmek; evi bize yakın olan veya hem yakın komşu, hem akraba, hem de din kardeşi olan kimselere el uzatmak manasına gelir ve onlara iyilik etmek Allah Teâlâ’yı hoşnut eder. Uzak komşuya iyilik etmek ise, evi uzak olan veya akrabalık bağı bulunmayan yahut Müslüman olmayan kimselere de yardım etmeyi belirtir. Yani komşuluk dediğimiz sadece yanı başımızdakilerden ibaret değil. Özetle bu ayet ile hem komşu kavramını nasıl anlamamız gerektiği, hem de komşuya iyiliğin Allah’ın emri olduğu belirtilmiş.
Sadece bu ayeti kerimeye bakmak bile komşuluk ilişkilerinin önemini kavramamıza vesile olacaktır. Kendimize çeki düzen verip komşularımıza iyilik etmemiz gerektiğinin farkına varmamızı sağlayacaktır. En azından komşuluk ilişkilerimizin keyfimize göre opsiyonel bir seçenek olmadığını anlamak için bu ayete bakmamız yeterli olacaktır. Yani komşunla kötü ilişkilerin olmasa dahi “Onunla iletişim kurmama gerek yok.” diyemeyiz. Direk onlara iyilik etmekle mesulüz.
Hepimizin çok iyi bildiği ancak sadece bilmekle yetinip amel etmekten uzaklaştığı bir Hadis-i Şerife bakalım. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” Artık toplum olarak öyle bir duruma geldik ki komşumuzu tanımıyoruz ki onun aç veya tok olduğundan haberdar olalım. Buradaki açlıktan kasıt sadece maddesel planda da değil elbette. İnsanlar manevi yönden de açlar. Komşumuzun madde planındaki açlığından mesul olduğumuz gibi mana planındaki açlığından da mesulüz. Yani komşularımıza “Emr-i bi’l-Ma‘ruf Nehy-i ani’l-Münker” yapmak da vazifelerimiz arasındadır.
Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz” diye buyurdu. Sahabe Efendilerimiz kim diye sorunca “Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse!” cevabını verdi. Yani komşularımız onlara herhangi bir kötülük yapmayacağımıza ve onlara hiçbir türlü zararımızın dokunmayacağına karşı emin olmalıdır. Olmadığı takdirde yaşamamızın asıl gayesi olan kâmil imana erme şerefine eremeyiz. Burada kendimize şu soruyu sormamız gerekli; komşumuz henüz bizi tanımazken bizim ona herhangi bir kötülük yapıp yapmayacağımızdan nasıl emin olacak? Bu Hadisi Şerif de aynı şekilde komşuluk ilişkilerinin gerekliliğini vurgulamaktadır.
“Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” “Ev alma Komşu al!” gibi çok kıymetli atasözlerimiz vardır ayrıca. Bu sözler boşuna söylenmemiş. Komşuluk ilişkilerinin ehemmiyetine dikkat çekilmiş.
Unutulmaması gereken bir şey de, yaşanmaya değer hayatı oluşturmanın temelinde onarılması gereken değerlerimiz listesinde komşuluk ilişkilerimiz de yer almalıdır. Hayalini kurduğumuz ve onun için çabalama mecburiyetinde olduğumuz yaşanmaya değer hayat için komşuluk ilişkilerimiz tamamen kopmadan, bu konunun hassasiyetini herkese anlatıp, çözümü için yollar aramaya başlamalıyız.
Komşularımızla tekrardan ilişkilerimizi düzeltmek için gerekirse Allah rızası için ilk adımı atan biz olalım, belki de samimiyet ve tebessümle vereceğimiz bir selam ya da götüreceğimiz bir tabak yemek komşularımızla ilişkilerimizin başlangıcı olup aradaki o soğuk buzulları eritecektir. En azından karşılık almazsak bile, biz bize düşeni yapıp ilk adımı atmış oluruz.
Allah’ın her günahı affedeceği, bir tek kul hakkını kulları arasına bıraktığını hatırlayıp komşularımızın da üstümüzde büyük hakları olduğunun bilinci ile bu meselenin ciddiyetine varmak İnşAllah hepimize nasip olur.