Cehaletle Savunulan Dava

Yazan: 07 Ekim 2021 1178

“Cehaletle savunulan dava kaybetmeye mahkumdur.”

Günümüze çağlar ötesinden sarkan, Hakikatlerin hakikati İslam’ın nuzülünden beri Ashabı Kiram hazeratı içinde hepsinin sahip olduğu temel keyfiyetlerin cem’i olan tasavvuf…

En ulu dağların zirvelerindeki renk renk bakir çiçeklerin özünden günahsız arıların alıp kovanlarımıza sunduğu şifalı bal olan tasavvuf…

Taliplilerinin o mukaddes baldan tattıklarında yaratılışının hakikatini kavradığı ve bunun için o sarp dağlara nice badireler ve zorluklar çekmek pahasına bir kaşık bal için çıktığı ve visaline erişenin dağdan inerken, çıktığından farklı olarak daha ulvi, samimi, yufka yürekli ve yüce gönüllü bir şahsiyet kazanarak indiği o mukaddes bal olan tasavvuf günümüz insanının zihninde bu saydığımız güzelliklerin zıddında bir konumda ise bunun en büyük mesulü ve müsebbibi, mensup olduğu değerleri, yaşatamayan, yaşayamayan, yanlış anlayan ve yanlış anlatan cahil sofi tipidir.

Kendisi, sohbet ve zikirle gönlüne işlenen ilimleri, denizlerin dibinden bin bir zahmetle çıkarılmış inci mercanlar olduğunu bilmez de onları ulu orta yerde muhafazasız elinde bir tesbih gibi sallar durur. Bu değerli tesbih çalınır mı, çizilir mi, yoksa bir göz değer de zarar gelir mi diye düşünmez. Dilinde evliyaullahın kerameti ve derin sözleri, ağyarın yanında olur olmadık masalarda saçar durur. Hem anlattığının değeri kalmaz hem ilmin haysiyeti hem de kendi cehaletiyle evliyaullaha laf getirir bilmeden, istemeden.

Cahillerin savunduğu bir dava elbette kaybetmeye mahkumdur.

Haklılığı sabit olan bir mevzuyu bile yanlış savunmak/savunamamak, kendimizi ifade edememek, konunun doğruluğunu ve savunanın itibarını yerle bir eder. Zaten büyükler boşuna dememiş: Cahil dostun olacağına arif düşmanın olsun.

2 cehaletle.savunulan.dava.1

Nitekim umuma açık bir ortamda, cahil bir dost da yanında iken İslam’ın bir hükmünü insanlara anlatabilmek, gönüllerini nakil-akıl usulleriyle tatmin ve ikna edebilmek ne zor bir iştir.

Evvela davanın ehemmiyeti ve çetinliği yanında cahil dostunuzun (hüsnü niyetle de olsa) anlattığı yanlışları düzeltmek, gösterdiği gereksiz tepkileri izale etmek gerekir. Yani çetinlerin çetini bir iş.

Bu konu çevresinde olarak son zamanlarda dikkatimi çeken bir durum ise şu: Bildiğiniz gibi Doğu Türkistan esaret altında, bu esaret devam ederse asimilasyon başarıya ulaşacak ve artık o coğrafyada Uygur Türkü kardeşlerimiz kalmayacak, kalsa da öz(İslami) benliğiyle var olamayacak.

Bir yandan bu mevzuya dertlenirken bir yandan da karınca misali safımız belli olsun cihetinden sosyal medyada paylaşım yapmak istiyorken, paylaşacak içerik aramaya koyuldum. Fakat ne hazin ki ülkemizde onca Uygur soydaşımız yaşarken, paylaşılabilecek kaliteli Türkçe içerik yok denecek kadar az. Olan kısıtlı bilgi-belge ise Çince ve İngilizce ağırlıklı.

Sosyal medyada çok güçsüz, içerik üretiminden ve doğru düzgün haber sitelerinden mahrumlar. Yaptıkları eylemler ise eline mikrofon alıp yapılan basit sokak eylemleri şeklinde, bunu küçümsenmez fakat günümüzde kitlelere ulaşmak, dikkat çekmek için bu usul çok ilkel kalır.

Merak edip Doğu Türkistan zulmünü okumak isteyenlerin ulaşabileceği kaynaklar da sınırlı.

Bir başka yaramız olan Filistin davasına dönüp baktığımda ise o tarafta daha güçlü olduğumuzu görüyorum, bu alanda birçok sivil toplum kuruluşu açılmış, gerek filmler gerek kitaplar yazılmış. Belirli günlerde düzenli paylaşımlar yapılıyor, istenildiğinde sosyal mecralarda gündem oluşturulabiliyor, paylaşım yapmak isteyen kişi kolaylıkla içeriğe ulaşabiliyor.

Bu iki dava arasındaki kuvvet farkını açıklarken, İsrail zulmünün Çin’den daha eski olduğu düşünülecek olursa hata edilmiş olur. Filistin meselesi, Doğu Türkistan’a göre daha dünkü mesele olarak kalır. Fakat daha Türkiye’nin tamamına bile duyurabilmiş değiliz.

Demdeki, bir davayı savunanların ilmi-fikri seviyesi ve o dava hakkında gayret gösterip bolca içerik üretimi ile o davanın gücü arasında doğru orantı var.

Doğu Türkistan mevzusunda aksini iddia edenlere baktığımızda kemiyet(sayı) olarak bir çoğunluk ifade etmeseler de keyfiyet(kalite) olarak bizden iyi oldukları aşikâr.

2 cehaletle.savunulan.dava.2

Ellerindeki kısıtlı iddiaları düzgün kullanmasını ve Uygurlar’ın en ufak hatalı paylaşımlarını iyi kullanmasını biliyorlar. Tabii ki bu da Çin yandaşlarının Uygurlardan daha kültürlü, işbilen olmasından ileri gelir.

Bu, keyfiyetlerindeki üstünlük hali de zamanla kemiyetlerinin artmasına da sebep olması kaçınılmazdır. Yani davaları bariz bir şekilde fasit olsa da davalarını ağyarından daha iyi delillerle ve daha özverili savunanlar şimdi sayıca azsa da yakın bir gelecekte Çin zulmünü kınayanların sayısı, ‘’Çin, ayrılıkçı teröristlerle mücadele ediyor.’’ diyenlerin sayısının altına düşebilir.

Derdimizi bir cümlede toparlayacak olursak deriz ki: Bir davaya zarar vermek istiyorsan güzel saldırma, yanlış savun!

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi