Robotlar mı İnsanlaşacak, İnsanlar mı Robotlaşacak?

Yazan: 04 Aralık 2021 2552

Robotlar komplo teorisyenlerine göre insanlığın sonunu getirmesi muhtemel birkaç tezden biri. Lügat anlamı, belirli bir işi ya da birkaç işi yapabilen programlanmış metal parçası. Herkesin evinde bulunan insanoğlunun işlerini kolaylaştırmak için üretilmiş aletler.

Bu masum metal parçalarının dünyanın ya da insanlığın sonunu getirmesi nasıl beklenebilir? Ne olacak ne yaşanacak da bu robotlar filmlerdeki, dizilerdeki, kitaplardaki ve hatta oyunlardaki gibi insanlığın sonunu getirecek. Bu soruya geleceğiz ama öncelikle size bu tartışmaların neden alevlendiğini anlatalım. Tesla şirketinin CEO’su Elon Musk, -ki kendisi aynı zamanda bir Satanisttir- bundan iki hafta kadar önce, gelecek yıl ilk prototipinin hazır olacağını söylediği “Tesla Bot” isimli insansı robotunu tanıttı.

Robotun 1.72 boyunda, 56 kilo ağırlığında olacağı, saatte 8 kilometre hızla hareket edeceği ve yaklaşık 20 kg kadar da yük taşıyabileceği de söylendi. Robot insanların günlük işlerini yapabilecek şekilde tasarlanmış. Markete gitmek ve tamirat yapmak gibi basit işleri yapabileceği söyleniyor, ayrıca ev içerisinde bulunan bütün teknolojik cihazları da kullanabiliyor.

Ortalama bir insan boyutunda ve kilosunda olan, ortalama bir insandan daha hızlı hareket edebilen bu robotun tanıtılması sonucu insanlarda yeniden bir korku hasıl oldu. Robotlar insanlığın sonunu getirecek korkusu. Bu durum Satanist milyarderimize soruldu. Elon Musk’ın, bu robot tasarlanırken bunun dikkate alındığını, bu robottan kaçmanın ve onu etkisiz hale getirmenin mümkün olacağını söyleyip bir de üzerine gelecekte ne yaşanır bilemeyeceğini fakat böyle bir olayın yaşanabilmesinin mümkün olacağı minvalindeki sözleri, insanları rahatlatmaktan öte daha da çok korkmalarına sebebiyet verdi. Daha önce kendi malını kötüleyen bir tüccar ile karşılaştınız mı bilmiyorum ama Elon Musk yaklaşık 8-10 yıl içerisinde satışa sunmak istediği bu ürünün üzerindeki soru işaretlerini kaldırmak ve insanları rahatlatarak ürününün daha kolay ve daha çok satılmasını sağlamak yerine insanların kafasındaki soru işareti sayısını artırmak gibi farklı bir yol tercih etti. Böyle bir satış stratejisi var mıdır ya da insan psikolojisinde bunun bir karşılığı var mıdır bilmiyorum lakin bu sözlerin ardındaki asıl amacın da bir satış stratejisinden öte insanlara korku aşılamak ya da hedef saptırmak olduğunu düşünüyorum. Asıl korkulması gereken yapay zekaların artık kontrol edilemeyecek bir hal alması sonucunda insanlığın sonunun gelmesi mi? Yoksa tersinden insanları etten ve kemikten birer robot haline getirmek ve bunun sonucunda ruhsuz, insan olduğundan, insanın ne olduğundan habersiz bu et ve kemik yığınlarının kendi sonlarını getirecek olması mı?  

Şimdi ilk sorumuza geri dönelim. Bu masum metal parçaları bizim dijital kölelerimiz nasıl olacak da insanlığın sonunu getirecek? Tez çok basit, günümüzde yapay zekaları insanlar üretiyor. Bir süre sonra yapay zekalar, yapay zeka üretmeye başlayacaklar. Bir süre sonra da 2. nesil yapay zekalar yani yapay zekalar tarafından üretilen yapay zekalar, yapay zeka üretmeye başlayacak. Bu da 3. nesil oluyor. İşte bu 3. nesil yapay zekaların insanlığın ve dünyanın sonunu getirebileceği iddia ediliyor. Sizin de bildiğiniz üzere bu konu üzerine onlarca film, dizi çekildi, kitaplar yazıldı, oyunlar yapıldı. Hatta 2018 yılında piyasaya sürülen ve büyük ses getiren Detroit Become Human (insan olmak) adlı oyunda hemen hemen her eve girmiş olan robotlar, dijital köleler olarak kullanılmakta bir süre sonra yapay zekalarının sınırını aşan robotlar bu köleliğe isyan etmekte ve oyun robotlar ile insanların arasında çıkan büyük bir savaş ile son bulmaktaydı.

Böyle bir durumun yaşanma ihtimali var mı? Varsa kaç yıl sonra yaşanabilir? gibi sorular geliyor insanın aklına ama robotların insansı bir hal alması ve bunun sonrasında bir yıkıma sebebiyet vermelerinden daha yakın, daha gerçekçi ve çok daha büyük bir sorunumuz var o da insanların robotlaşmaları yani oyuna da bir atıf yapacak olursak ‘become robot’ (robot olmak).

Öncelikle bu süreç nasıl işleyebilir onu düşünelim. Yine insanoğluna aslında hiç ihtiyacı olmayan bir şey sudan ve yemekten daha zaruriymiş gibi anlatılacak. Bir robot gelecek ve sizin ev işlerinizi yapacak. Hayatınızı kolaylaştıracak denecek. Sonrasında ne mi olacak? Tembelliğe her zerresini alıştırmış olan insanoğlu gidip o robotu olacak. Hiçbir sorgulama yapmadan hem de. Korktuğu halde, acaba dediği halde gidip alacak. Sorgu dedik de sorgulayan insan kaldı mı ki? Doğru ya modern toplum insanı, sadece dini sorgular. Din dışında önüne konan hiçbir şey sorgulanmaz çünkü sorgularsa komplo teorisi üretmiş olur. Bu olayda da bu yaşanacak, insansı robotlar üretilecek ve insanoğluna işlerinizi kolaylaştıracak denecek sonrasında ise insanlar işlerini kolaylaştıracak o robotu almak için gece gündüz çalışacak bir nevi iş yükünü artıracak yani kendi işini zorlaştıracak ve sonunda gidip işlerini kolaylaştıracak o robotu alacak. Soru sormadan. Neden böyle bir şey yapayım? Neden evime benim zaten kolaylıkla yaptığım işleri yapan bir robot alayım? Neden güveneyim? Neden böyle bir şeye ihtiyacım olsun? Neden? Bu soruları soran kimse var mı? Hayır yok. Olacak mı? Hayır olmayacak. Cep telefonu günümüzde nasıl bir ihtiyaçsa bu robotlar da öyle olacak. Cep telefonu bir ihtiyaç mı? Hayır, tabi ki değil ama toplum nazarında artık cep telefonu bir ihtiyaç. Hatta son model olması gereken bir ihtiyaç, gerekirse günlerimizi, aylarımızı harcayıp kazandığımız alın terini gidip son modeline gömdüğümüz bir ihtiyaç. Bu insansı robotlar da öyle olacak.

Öte yandan Elon Musk’ın dediği gibi geleceği bilemeyiz belki de hiçbir zaman yapay zekalar insanlara zarar vermeyecek. İnsanların günlük işlerini bu zamana kadar yaptıkları gibi bu zamandan sonra da yapmaya devam edecekler ki insanlar da çalışıp para kazansın ve günlük işlerini yaptıracakları başka robotlar alabilsin. Düşünsenize markete gidiyorsunuz, karpuz alacaksınız fakat karpuz kelek mi değil mi anlamıyorsunuz ama robotlar anlayabilecek siz de kelek karpuz yememek için aylarca belki yıllarca çalışıp evinize bir robot alacaksınız. Ne olmuş olacak, hem markette vakit harcamayacaksınız hem de artık kelek karpuz yemeyeceksiniz, tam bir kazan kazan durumu.

Olayı biraz fazla karikatürize etmiş olsak da eğer o zamana dek insanoğlu dahi bilim adamlarının bir başka şahane fikri olan ve insanların yemek yerken harcadıkları vakti engellemek için ortaya atılan kapsül hap şeklindeki besinlere geçiş yapmış olmaz ise, en azından Türkiye’de bu ve buna benzer pek çok olayın yaşanma ihtimali yüksek gibi gözüküyor.

Fakat biraz önce de söylediğimiz gibi asıl sıkıntı, öncelikli sorun, insanlığa zarar vermesi muhtemel yapay zekalar değil maalesef. Maalesef diyorum çünkü eğer asıl sıkıntı bu olsaydı halen gecikmiş sayılmazdık ama asıl sıkıntımız, insansı robotlar değil robotsu insanlar...

İnsan, eşrefi mahlukattır. Yani yaratılmışların en şereflisi, en üstünüdür. Bütün evren insanın hizmetine verilmiştir. Peki insanın eşref-i mahlukat olma sebebi nedir? Akıldır. Akıl insanı, yaratılan diğer varlıklardan üstün kılar. İnsanı insan yapan ise duygudur. Merhamet, aşk ve hatta kıskançlık. Yani insanı insan yapan iki organ; beyin ve kalp.  

O zaman neden toplumumuz bu kadar insanlıktan çıktı? Kalp ve beyin herkeste olan bir şey değil mi? Bu iki organ olmadan da insan yaşayamaz ki, yaşayabilir mi? Yaşar tabii ki ama beyni ve kalbi olmadığı için değil bir beyninin ve kalbinin olduğunu bilmediği için ya da unuttuğu, unutturulduğu için. İnsan bir beyni ya da kalbi olduğunu nasıl unutabilir, bu mümkün mü? Bu iki organın varlığını değil ama işlevini unutmak pek tabii mümkün. Beynin sadece vücuda direktif veren, kalbin ise sadece vücuda kan pompalayan bir organ olduğunu sanmak unutmak demek.

Bunu unutunca da insan olduğunu unutuyor. Akıl etmiyor, düşünmüyor, hissizleşiyor. Bir robottan farkı kalmıyor. Hani diyor ya çukur bir şair, “Trrrrum, trrrrum, trrrrum! Trak tiki tak! Makinalaşmak istiyorum!” İlkokul seviyesi bir çocuğu dahi güldürecek derinlikteki bu şiirin sahibi bugün dünyaya gelse ve görse belki de bu kadarına o bile itiraz edecek. O kadar hızlı ve baş döndürücü ki bu insanlıktan çıkış, rahatsız olmamak elde değil. Lakin kimse de umursamıyor, bu durumda olayın saklanmasına gerek arz etmiyor aleni bir şekilde, gözümüze sokula sokula ayan beyan yapılıyor her şey, çünkü insanlar kör. Normal insanların kör olması doğal. Kalpleri ve gözleri mühürlü olanların bunu görememesi çok normal ama biz Müslümanların onlarla aynı tutumu sergilememiz gerekmez. Onların insanlıktan çıkışı ruhsuzluk ile açıklanmayacak düzeyde. Daha geçen gün izlediğim bir röportajda, bir adam elinin içine mıknatıs koydurmuş, mikrodalganın dalgalarını hissedebildiğini, bunun çok hoşuna gittiğini söylüyor, bir diğeri ise eline yanıp sönen bir ışık taktırmış, dokununca yanıyor. Bunlar çok uç örnekler belki ama olayın vahametini anlatmak için birebir.

Neyse ki bu durum karşısında yapacaklarımız belli. Fütursuzca her yeniliğe atılmaktan vazgeçmek. Kolaylaştığını sandığımız hayatlarımızın ne kadar zorlaştığını ve çekilmez olduğunu fark etmek. Bu cihazlar olmadan yaşayamayacağımıza ikna edildiğimiz bağımlı ve ruhsuz yaşamlarımızdan vazgeçip yeniden insan olduğumuzu, Müslüman olduğumuzu hatırlamak. Doğaya, toprağa daha çok yaklaşmak. Kul olduğumuzu hatırlayıp Allah’a sığınmak. Sorgulamak. Bill Gates’in yaptığı aşıyı, bir diğerinin robotunu, öbürünün uygulamasını hepsini sorgulamak. En önemlisi de Hz. Ali’nin de dediği gibi, çocuklarımızı kendi zamanımıza değil onların zamanına göre yetiştirmek. Biz insanız, eşref-i mahlukatız, bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da yalnızca Allah’a kul olacağız. İnsanlığımızdan çıkmayacağız. Vesselam.

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi