İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Şu İsrail’le ticaret mevzuunun “amacıları” var ya… Hani mevzunun, hükümeti içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmak için, kırk deresinden su getiricileri… Yok sivillerle ticaret İslam hukukuna uygunmuş da, yok satılan şey dikenli değil düz telmiş de, yok bu ticarete karşı çıkanlar İrancılar ile onların oyununa gelenlermiş de, yok aslında mallar İsrail’e değil de Filistin’e gidiyormuş da, yok ticareti devlet değil özel şirketler yapıyormuş da…
Sizce Gazze’ye saldırı ve İsrail’le ticaret mevzuunda olanlar aynıyla vaki olsaydı ama bunlar olurken iktidarda Ak Parti değil de CHP bulunsaydı, bu amacıların hepsi derhal birer umacı kesilmez ve İsrail’le ticaret yaptığı için hükümete hınç ile hücum etmez miydi?
Oysa şimdi vicdanî bir sayha ile “Allah için durdurun şu ticareti!” diyen müminleri bile İran ajanı olmakla suçluyor, anlamsız bir öfke ile İsrail’le yapılan bu kirli ticarete ahmakane teviller getirip duruyorlar!
Ne imiş, kıl değil de tüy satılmış, devlet değil de özel şirket satmış! Ne imiş, İsrail’le ticarete karşı olanların derdi Filistin değilmiş de, Ak Parti’yi yıpratmakmış!
Dikkat ediyor musunuz; ortada tam da yavuz hırsızın şecaat arz ederken sirkatin söylemesine benzer bir durum vardır!
Zira umum Müslümanı sırf bu kirli ticarete karşı çıktıkları için suçlayanların asıl kendileri, bilmeden de olsa İran reklam ve piarı yapıp durmakta, İran’ı bütün bir Türkiye kamuoyunu lastik bir top gibi manipüle edebilecek bir güçte göstermekteler… Ayrıca İsrail’e ticarete karşı olanlar bu tutumlarıyla aynı zamanda İran tarafından istismar edilebilecek bir meselenin sonlandırılmasını istemiş olmamakta mıdır? Böyleyken hükümetin bu insanları İran ajanlığıyla suçlayan borazancıları, İsrail’le ticaret mevzuunu tecviz ederek İran’a anda ve istikbalde tepe tepe istismar edeceği bir başlığın devam etmesini sağlamamakta mıdır? Şimdi söyleyin bakalım; bu durumda İran’ın istismar ekmeğine ballı yağı sürenler kimler oluyor? İsrail’le ticaret son bulsun diyenler mi, “Ne var ki canım bu ticarette, devam etsin!” diyenler mi?
Hani ben İran’ın kendisi olsam, Türkiye’nin İsrail'le olan ticaretinin artarak devam etmesini isterim! İran’ın yerinde olsa kim böyle istemez ki! Zira bu husus, hakikaten de istismar edilmeye müsait bir husustur!
Dün Şerif Hüseyin’e ait bir ihaneti istismar edip Türk’e nice devir “Araplar bizi sırtımızdan vurdu!” dedirtenler, şimdi de hükümetin İsrail’le ticaret mevzuunu istismar edip ileride Filistinliye “Başımızdan aşağı bombalar yağarken Türkler bizi sırtımızdan vurdu, İsrail’le ticaretine devam etti!” dedirtmezler mi? Peki bunun denilme ihtimali, İsrail’le ticaret kesilince mi doğacaktır, devam edince mi? Soruyu şöyle soralım: Peki bunun denilme ihtimalini devam ettirenler, İsrail’le ticaretin derhal sonlandırılmasını isteyenler midir, yoksa bu ticareti türlü tevillerle normalleştirip devamını sağlayanlar mıdır?
Anlayacağınız ortada tam bir ters manyel durumu vardır…
Devlet teşvikiyle büyüyen özel şirketlerin İsrail’le ticaretine müsaade eden devletin kendisi değil midir? Öyledir, yoksa ilgili bakanlığın liman başkanlıklarına yazacağı tek bir yazı tıpkı Kırım örneğinde olduğu gibi ticareti resmi yoldan derhal sonlandıracaktır, ama bu ticaret kesilince yalnız özel şirketlerin kârı değil devletin de kârı kesilecektir, zira özel şirketlerin dışarı ile olan ticareti aynı zamanda devletin de dış ticaretidir!
İşe bakın ki; hükümetin İsrail’le ticaret mevzuundaki anlamsız ısrarını “Ticareti yapan özel şirketler, devlet değil!” diye aklamaya kalkanların ekser kısmı aynı zamanda, Türkiye içinde mesela Starbuck’ta kahve içilmesini, Coca-Cola yudumlanmasını Filistin’e ihanet ile eş sayan kimselerdir. Oysa tutarlı olmak namına “Bu kahve ve içecek, özel şirket mamulüdür, dolayısıyla kınanmaları ve boykot edilmeleri de doğru değildir!” demeleri lazım gelmez miydi?
Oysa kendileri de bal gibi bilmektedirler ki; İsrail’le ticaret meselesinin resmî-özel gibi ayrım durumu yoktur, bu kirli ticareti devlet resmen de yapsa, resmen izin verdiği özel şirketler de yapsa devlet ve milletin kendisine yazacaktır ve hatta meselenin asıl konusu hangi malları havi olması konusu da değildir! Zira aynı kişiler, daha dün soğan ve patates fiyatları pahalanınca hükümeti eleştirenler için de “Patatese soğana vatan satanlar!” nevinden bir ağız kullanmıştır. Yani böylece yerine göre patates ve soğan fiyatlarının artması durumunda hükümetlerin zor durumda kalabileceklerini kabul etmişlerdir…
İşte; İsrail Gazze’ye ölümler kusarken Türkiye’den ona gönderilmeyecek misal domates bile, İsrail halkının 1 dolara yediği domatesin fiyatını 10 dolar yapacak, türlü kalemlerde aynıyla yaşanan bu enflasyon da evvela İsrail kamuoyunu, sonra da bu kamuoyu desteğiyle ayakta kalan İsrail yönetimini sarsacaktır! Hamas’ın silah ile yapmaya çalıştığı şey de zaten bu değil midir? Allah Resulü’nün, Benî Nadir Yahudilerine ait hurmaları kestirirken çiftçilik mi yaptığını sanıyorsunuz?
Ama bizim avaneler hâlâ, yok çakmak gazı, yok kibrit, yok tel ama dikensiz tel deyip durmaktalar!
Kendileri de dâhil herkes çok iyi bilmektedir ki; İsrail’in Gazze saldırısı aynıyla vaki olsa ve o sırada Türkiye’de Ak Parti değil de CHP hükümeti olsaydı, hükümetin bu tevil görümceleri birer gazap örümceği gibi kollarını açacak ve “İsrail’le bu kirli ticareti amasız fakatsız lakinsiz durdurun!” diye bağıracaklardı. Oysa şimdi “Ne var ki canım bu ticarette!” diyorlar… Çünkü Allah için değil, Ak Parti için konuşuyorlar! Üstelik ayırt etmeksizin bu işe itiraz eden her Müslümanı da ajanlıkla suçlayıp hakaret ediyorlar! Bunların birçoğu hükümet vesilesiyle pozisyon elde etmiş kimseler olmakla beraber, vaizi de böyledir, gazetecisi de böyledir, sosyal medya fenomeni de böyledir…
Ne diyelim; Allah her birini birer kirli ticaret metaı kıla da, tezgâhlarına yanaşan kalmaya!