Fakirlik İle Küfür Yan Yanaysa, Fakirliği Suni Yollardan Doğuranlar Kimlerle Yan Yanadır?

Yazan: 04 Ocak 2024 57297

Hesabını yapmışlar; bir asgarî ücretli 2003 yılında yıllık geliriyle 25, 4 cumhuriyet altını alabilirken, 20 yıl sonra, yani 2023’te ancak 9, 5 cumhuriyet altını alabiliyormuş... Kitlenin cebine el atmadan yapılan ve tilti değil, vasfı hırsız olanlarca icra edilen soygunu en iyi gösteren bu oranlar, bir de Türkiye’de asgarî ücret alma genişliğinin, dünyadakinin kat be kat üstünde olduğu düşünüldüğünde, insafı olan herkese mutlaka şunu düşündürmelidir:

-Koca bir milletin koskoca kısmı, koca vatan ehramına karın tokluğuna taş taşıyan kölelere döndürülmüştür!

Böyle bir vaziyette, din, iman, fikir, sanat ve dahi yaşanmaya değer hayata dair ne varsa onlardan tek birini düşünecek, tek birinde olsun ihtisaslaşacak bir vasat bulunamayacakken, dimağlarda bir de sırta her an inebilecek ucu kurşunî topuzlu bir kırbacın tehdidinden başka şey bulunmayacaktır. Bu vaziyet de ancak, ölümü gerçekleştiği halde, ölülere has bir hayatın ötesine geçmemek şartıyla hayatları geri iade edilen ölü hayatlara şayandır ve aynı vaziyetten silkilip kurtulmadıkça yaşamak denen şey bu vatan halkının ekser kısmı için, lügatlerin bile karşılık olarak kendisine “hayvanca yaşamak” diye karşılık vereceği bir sefalet belirtecektir…

Değil midir ki; Allah’ın Resulü bir keresinde fakirlik fitnesinin şerrinden Allah’a sığındıklarını kaydetmişler, başka bir seferinde fakirliğin yanına şerrinden Allah’a sığındığı şey olarak “küfrü” koymuşlar, fakirlik ile küfrü birbirine denk mi tuttuklarını sual eden bir Sahabîye de “Evet!” diye cevap vermişlerdir… Evet, bugünkü vasatta icrada olan şey, milli gönlün İslam’la arasını açmak için fakirlikle onun arasını iyice kapamak şeklinde beliren bir şeytanlıktır. Milli keseyi boşaltıp yerine adeta akrep çıyan dolduranlar, bu akrep çıyanların şerrinden hanelerini korumak gailesine düşmüş fertleri, umumi Müslümanlık vazifelerinden de uzağa düşürmüşlerdir. İslam’a tevarüs eden şuh ananeler ve İslam’dan tevarüs edilen nur ameliyeler, duçar kılınan fakirliğin şerrinden terk-i millet eyler haldedir. Mesela bugünün şartlarında milletin yarısından fazlası asgarî ücretlidir ve bu vasattaki bir iktisat gücüyle değil misafirperverlik terennüm etmek, hane halkının karnını doyurmak bile müşkül hale gelmiştir. Söyleyin, “ayın sonunu getirmek” isimli bir canavar ile cedelde iken, hangi Müslüman, Müslümanlığının düşmanlarıyla bir cedele layıkıyla tutuşabilecektir ki!

Peki, her Müslümanda dışına doğru süzülmesi gereken Müslümanlığı, her Müslümanda içine doğru büzülür hale kimler getirmiştir?

Asgarî ücretli bir kiracının ufuktaki baş düşman mevkiine onun ev sahibini yerleştirenler, milletin ufuktaki baş düşmanını perdelemek isteyenlerden başka kim olabilir ki!

Bütün bir milletin vatan evindeki sahipliğini önce kiracılığa çevirmek ve sonra onu buradan komple çıkarmak için bundan âlâ bir plânın devreye sokulamayacağı açıktır! Bu vatan kuzusunu aç bir kurt gibi koklayanlar, evvela bu vatan halkının hasımlarına karşı kurtlaşma ihtimallerini ortadan kaldırmak istemektedirler… Evine ekmek götüremeyeceği telaşına düşürülmüş bir baba, aslında düşürülmüş bir vatan gibidir! Bütün babalara şamil kılınacak bu sunî fakirlik hali, İslam davasını fakr-u zaruret kontenjanından düşürmek isteyenlerin alçak bir plânıdır. Gütsün diye verilen üç koyundan birini kurda kaptıran bir çobana bile hesap sorulur. Peki, Müslümanların karşısına onları idare etmek için çıkıp destek isteyenler bu nevi bir hesaptan sakıt mıdırlar? “İktisadı yönetememek” ile şeytanlık etmek” arasında hiç mi bir ilinti yoktur? Enflasyon dedikleri canavar, milli bünyede en çok ahlâk denen uzvu yemeyi sever. Ve bunu en iyi, bu canavarı milletin üzerine salanlar bilir! Vakıada, ahlâkı da yok eden nice kazanç gailesi topluma musallat olmuşsa, suç toplumun kendisinde midir, ya da onun adına bütün idari ve iktisadî kararları alanlarda mıdır? “İstemsiz oldu!” bahanesinin bu melalde ve bu sahaya koyulacak tek sandalyelik bir mazeret hakkı var mıdır? Hem millet geçim sıkıntısı denen kuyuya istemsiz mi atılmıştır? Hem istemsiz atılsa bile neticenin değişmezliği üzerinden atanları bekleyen akıbet ile bile isteye atacakları bekleyen akıbet de değişmez değil midir? Hele milleti daha katmerli fakir kılan ahval bir de, idare edenlerin daha katmerli zengin olmak için attıkları adımlardan peyda olmuşsa! Bu durumda memleketi idare mevkiindekilerin, okyanus ötesindeki desise merkezlerinin şeytanî emellerine muvafık ve mutabık düşmüş olduklarını söylemek hem mümkün, hem vaciptir!

Evet!

Fakirlik ile küfrü yan yana koyan ve yerine göre fakirliğin müminin imanına bile musallat olabileceğini işaretleyen mezkûr Hadis bize, millî bünye üzerine sunî yollardan fakirlik püskürtenleri, millî bünyeyi istila emelindeki kâfirlerle yan yana koymak hakkı vermez mi!

Ha sarsaklıktan, ha satılmışlıktan, fark etmez, çocuğunun sütü için meşrepten hafifleyen bir kadının potansiyel taciri sizce, “süt” ile “bebe hakkı” arasına aşılmaz engel koyan idareciler değil midir?

Nerede kaldı, Fırat kenarında otlarken kurtlarca kapılan bir koyunun hakkı!

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi