Doğan Görünümlü Şahin, Erdoğanizm Görünümlü Kemalizm!

Yazan: 18 Temmuz 2023 825

Açığı da vardır, koyusu da… Ama çay, çaydır… Çay koyu mu oldu? İstenirse birkaç yudum zoraki içilir ve üzerine su eklenerek demi açılır. Ya da çay açık geldiğinde bu defa eksiltilen bardağa dem eklenir ve çay koyulaştırılır… Ama her halükârda bardakta duran ve içilen şey çay olur. Yani demi açılıp koyulaştırılınca çay, çay olmaktan çıkmaz, mesela limonata olmaz. Çünkü ana mal çaydır ve onun üzerinde, onu başkalaştırıcı bir irade tecessüsü dolanmamaktadır. Hoş, böyle bir tecessüs olsa ne yazar, çaya ne eklense ya da çaydan kimyasal filtre ile ne çıkarılsa, çay, çay olmaktan çıkar ki! Çay, çaydır ve bu çayhaneye gelip taburelerine oturan ve önüne konulan çayı memnuniyetle içen, çay hakkında da en fazla onun deminin kıvamı hususunda tasarrufta bulunabilen, hiç olmadı daha temiz bardaklarla sunumu için işe burun sokabilen, daha da olmadı çayın birtakım atıştırmalıklarla beraber sunumu için çayhane iradesine tesir edebilen kimseler de neticede, isimleri çay etrafında teşekküle gelen kimseler olur…

1923’ten 2023’e Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri de böyle değil mi? Ana malı çay değil de, mevcut rejime laik demokrasi ve Kemalizm üzerinden bağlılık belirten politikacı olan ve her devir, esasta değil, usulde birbirinden ayrılan hükümetlerin hangisi, istifli olduğu kasadan bir havl ile sıçrayan ve kendisi ile beraber milletin makûs talihini olması gerektiği mana denizine sokan bir kılıç balığı olabilmiştir ki?

İşin gerçeği, içlerinde Kemalizm’e bir din gibi bağlı olanından, Kemalizm’e karşı gönülsüzlük belirtenine kadar türlü türlü tonları olsa da, her birinin bir şekilde Kemalizm’de mündemiç olma durumunu kim yadsıyabilir ki!

Öyle ya, bunların Kemalizm’e karşı gönülsüz olanı da, Kemalizm’in, “Kemalizm’e karşı gönülsüz olan Kemalizm” modelini teşkil ede gelmiştir… Çay nasıl pek açık olduğunda gene de çay ise hükümet bardağındaki tonu pek açık da olsa neticede bu çay, Kemalizm çayıdır. Niye başka bir şey olsun ki?

Mesela; Kemalizm ile görece bir zıtlaşma yaşadığı varsayılan Ak Parti hükümetleri bugüne dek, ana kolonları üzerinden Kemalizm ile zahirde ve taban tabana zıt ne gibi bir aykırılık yaşamıştır ki? Mesela Mustafa Kemal’i sevmemiş midir, ders kitaplarında Kemalizm’in ana ilkelerinden bir tekini eksiltmiş midir, ya da Erdoğan mesela Ecevit gibi Anıtkabir mozolesine gitmemiş, Mustafa Kemal’e bağlılık bildirdikten sonra yaptıklarını ve yapacaklarını, bir ilkokul mektep talebesi titizliğiyle evvela deftere yazdıktan sonra tane tane Mustafa Kemal’e hitaben okumamış mıdır?

Yirmi küsur yıl tek başına iktidar devresinde bir kez, evet tek bir kez Erdoğan mesela Mustafa Kemal’i açıktan, şu yaptığı icraat da yanlıştır diye fikirle tenkide tabi tutup kritik etmiş midir? Ya da karma eğitime şerh mi düşmüştür, televizyon yayınlarında, hele de onların bizzat sahibi olduktan sonra çıplaklığı kovmuş mudur? Yüz binlerce kadının genelev ve pavyonlarda para karşılığında ırzına geçilip, bir viski içmek karşılığında donlarına el sokulması uygulamasına son mu vermiştir? Mesela Ak Parti hükümetlerini, Kemalizm’in açtığı çığırları kapatmak manasına, Kemalizm’e din gibi bağlı hükümetlerden farklı kılan ne vardır? Dedik ya; tezyinat ve birtakım kartonpiyer uygulamaları açısından değil, ana kolonları üzerinden Kemalizm ile zahirde ve taban tabana zıt ne gibi bir aykırılık yaşamıştır? Başörtüsü serbesti mi? Dünyanın birçok ülkesinde, ülke ahalisi Müslüman da değilken sırf insan hakkı başlığı mucibince başörtüsü zaten serbest bırakılmıştır ve zaten Ak Parti’nin de, insan hakkı başlığı altında kamuda serbest kıldığı başörtüsü hakkında dünün yasakçı nice Kemalist’i de “Yasak, hataymış, serbestlik esastır!” nevinden açıklama da bulunmamış mıdır? Demek Ak Parti şahsına, Ak Parti’nin Kemalizm aleyhine devrimciliği gibi sunulan başörtüsü meselesi, zamanın ruhuna uygun olarak Kemalizm’i bile boşa düşürmüştür. Yani Ak Parti olmasa, o vakit değilse de başka bir vakit ama gene Kemalizm patronajında başörtüsü sorununun çözülmeyeceğini kim iddia edebilir? Ya da koyu tonlu bir Kemalizm hükümeti geldiğinde, başörtüsünü yeniden sorun yapmayacağına dair bir garanti mi vardır? Böyle bir garanti yoktur ve bunun da garantisi, Kemalizm’in açık tonuyla da olsa hâlâ iktidarda olmasıdır…

 Ana meselemize dönmek manasına soralım; başını örtmesine müsaade edilmeyen başörtülülerin net olarak yüzde yüzü Kemalizm muarızı iken, başını örtmek serbestine kavuşan başörtülülerin yüzde kaçı, olmayacakken Kemalizm’in açık tonuna mıhlanmıştır?

Yani Ak Parti hükümetleri, başörtüsü yasağını kaldırmakla Kemalizm’i kaldırmak yolunda mesafe mi kaydetmiştir, yoksa gönüller ile Kemalizm arasındaki engelleri mi kaldırmıştır?

Kemalizm’i yıkmak manasına orta yerde ne esaslı bir darbe, ne de Kemalizm’in zayıfladığına dair pek açık bir vetire yok iken, tersine daha da güçlendiğine dair pek çok vetire de var iken, bu sualin cevabı sizce ne olmalıdır?

Hadiseye yıllar boyunca dikkat teksif eden yanımıza itimadınız var ise, biz kaydedelim:

-Doğan marka görünümlü Şahin marka arabalar gibi orta yerde salınan rejim bize göre, Erdoğanizm görünümlü Kemalizm’den başkası değildir!

Çaya su ekleyip demini açtılar, Kara Kemalizm’e bolca yeşil ekleyip rengini açtılar… Böylece çay daha rahat içilecek, Kemalizm daha rahat nefes alacak!

Oysa conta yakmış bünyenin sıhhati için çaya veda edilmeli, millî bünyenin selameti için her tonuyla Kemalizm kapı dışarı edilmeliydi…

Çay terk edilecekti, demini açarak terki önlendi, Kemalizm çatır çatır çatlayarak yıkılacaktı, rengini açarak yaşamasını sağladılar…

Şimdi çay tiryakiliğinde ve Kemalizm müptelalığında daha da derinleşmiş sorunlara sahibiz!

Gören pek yok, ayrı husus…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi