İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Fena halde hırpalanmış bir adamın, maddi yaralarından başka manevi yaralarının da kabuk tutmasıyla yavaş yavaş ortalığa çıkma demleri vardır ya hani, hah işte, Kılıçdaroğlu tam da bu deminde kafasını CHP Genel Merkezi’nden dışarı çıkarıp “Değil 6’lı masa, gerekirse 16’lı masa kuracağım!” diye konuşmuş… Bu deyişinden, uzatmalı misyonunun belediye seçimlerine kadar sündürülme ihtimalinin kokusu gelse de, asıl bu deyişten, partiler kanununun pis kokusuyla beraber Kılıçdaroğlu’na ait nefsanî bir korkunun pis kokusu geliyor. Öyle ya; Dersimli Kemal, sahibi olmadığı karizmaya bile varmış gibi yaptıran CHP Genel Başkanlığı nimetine epey bir zamandır alışmıştır ve şimdi ondan mahrum kalsa, nefsinin son soluğuna yaklaşacağı noktasında ölümcül imajlar almaktadır.
Neler olur bilinmez ama bizim bildiğimiz şey, Kılıçdaroğlu’na hitap eder haliyle şudur:
Sen! Evet, sen Kılıçdaroğlu!
6’lısı ya da 16’lısı bir yana, senin etrafında kaç masa kurulursa kurulsun, sen bu masaların kurucusu olamazsın, çünkü sen bu masaların sadece ters manyelisin!
Gösterilişi, yanlış tüyo veriliş manasına gelen, ters manyeli!
Sen, evet sen! CHP Genel Başkanlığını nefsinde az daha koklamak istiyorsan, ne CHP, ne de ülke kamuoyunu değil, seni oraya oturtanların nabzını tutmaya, ikna etmeye bak!
Neticede kazanmak mükellefiyeti altında olmaksızın, vazifeni yapmak tıkırında olacaksın!
İnsanın bütün bu toplam manzara karşısında Kılıçdaroğlu’nu, küçük bir merasim çocuğu gibi sevesi ve merhametle karışık bir öfkeyle:
-Gerekirse 16’lı masa kuracakmış! Bak sen!
Diyerek kulağını çekesi geliyor…
Amma işte, o kulak çoktandır dolu…