İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
13 Haziran’da İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Yair Lapid, gece çiş için uyanan ve gördüğü alevleri “Yangın varrr!” diye ihbar eden bir çocuk gibi ne demişti:
“İsrail vatandaşları, İstanbul’u derhal terk etsin!”
O günden bu yana aradan yaklaşık 10 gün geçti ve itfaiye müdürlüğü değil ama MİT’in yürüttüğü bir soruşturmayla İstanbul’da İran’a çalışan bir suikast timi ele geçirildi. Tamamı İranlı olmayan, içlerinde buralı ajanların da bulunduğu tim güya, İran’da İsrail’in gerçekleştirdiği suikastlere misilleme olarak İsrailli turist öldürecekmiş!
Aynen aktarıldığı şekliyle bakılsa bile, İran’ı, İsrail’e gerçek misillemeyi İsrail’de yapmak yerine Türkiye’de yapmak gibi, ya acziyet, ya şeytanlık, ya da hem acziyet hem şeytanlık belirten bir iş üzerinde fotoğraflamış oluyoruz… Öyle ya; İsrail’e tam bir misillemede bulunacaksan, bunu Türkiye’de gezinen İsrailli turist öldürerek değil, İsrail’de gezinen ve hem de İsrail için önemli İsrailli kişiler öldürerek yapacaksın! Ama işte İran bu! İsrail’le, İsrail’in de rızasıyla, hem İran, hem de İsrail’in âli menfaatleri için boğuşan bir şeytan bu!
Yani ister İsrail’de eylem yapacak potansiyeli olmadığından olsun, ister İsrail’e karşılığı Türkiye’de verince belki de bir mikser ile iki kazan karıştırmak gibi esaslı bir şeytanlık icra edeceğini düşünmesinden olsun, isterse de salt İsrail’le yürüttüğü hır gür tiyatrosunun alevlerini bir şekilde harlamak gailesiyle olsun, işin içinde yeni bir acem şeytanlığının sergilenmekte olduğu aşikâr… Bu minvalde biz sözü şuraya getirmek ve şu hususu aşikâr kılmak istiyoruz:
-İstanbul’dan Ankara’ya, Ankara’dan Samsun ya da Kars’a, İran’ın bu günlerde-aylarda, başlıkları ahraz kılınmış tabancalarla canlarını ahraz kılmak isteyeceği esas kişilerin, İsrailli’den çok Türkiyeli derin ve gerçek müminler olması pek de yabana atılacak bir durum değildir… Öyle ya; sırtlan ile çakal, diş pençe ne varsa birbirine girmişken dikkatler hiç de, bu hırlı kavga arasında kalıp can veren ceylanlara yönelmez! Hele sırtlan ile çakal, birbirlerini yaralamak pahasına da olsa bu hırı gürü, sırf tiyatral bir şeytanlıkla tesis ediyorlarsa!
Yani diyoruz ki; İsrail Dışişleri’nin, İsrailli turistlere, sırf onları koruma gailesiyle dediği:
“Derhal İstanbul’u terk edin!”
Sayhasını, Türkiye, İran’ın İranlı ve yerli ajanlarına, İsrailli turistlerden daha çok Türk vatandaşlarını korumak gailesiyle ve:
-Türkiye’den defolup gidin!
Diye koparsın… Belki böylece, İran’ın, İran’daki Türkiye için Şato Dif Hapishanesi olduğu yerde, Türkiye’nin, Türkiye’deki İran için Dıngo’nun Ahırı olmak dengesizliği de bir nebze dengeye doğru kıvrılır!