Türkiye’de hakiki bir fikir hürriyeti var mı? Yok… Ama hâle bakın ki; Türkiye’de fikir hürriyeti olmadığının borazanı bugün için, düşüncenin gerçekte boğanı olan CHP’nin elindedir ve CHP bu borazanı eline, Ak Parti karşısında uzun zamandır muhalefette olması avantajıyla geçirmiştir… Dikkat ediliyor mu bilmem, CHP, elindeki borazanın insanı çıldırtan notalarıyla toplu bir kıymet hükmüne varmak istiyor ki, o da şu:

-Ak Parti ile Türkiye’de fikir hürriyeti mahkûm!

Hoş, Ak Parti ile, Ak Parti’den önce de olduğu gibi Türkiye’de tam manasıyla fikir hürriyeti yoktur ama CHP’nin fikir hürriyetinden tam kastı, İslam’a hakaret ederken kullanacağı hürriyettir, bunu özlemiştir, bu özlemini de şimdilik, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Ak Parti cenahına hakaret ederek gidermektedir!

 Yeşilçam klasiğinde kendini köyden kovdurmak isteyen marabanın, köy ağasına etmedik hakaret ve saygısızlığı bırakmamasını andırırcasına, CHP kanadında Erdoğan’a karşı kasıtla anıran, köyden kovdurmak değil de kendini hapse tıktırmak isteyen, bunu becerebilince de “fikir hürriyeti olmayan Türkiye” imajına malzeme devşirdiğini sananların sayısı az mıdır?

İşte en son, deyim üzerinden Erdoğan’a öküz benzetmesi yapıp da tutuklanınca, CHP merkezli muhalefetin iştirakiyle öksüz gazeteci rolüne yatan Sedef Kabaş… Bizim, toplu sürüsüyle beraber “Fikri yok ki; hürriyetini kullansın!” diye halkalayabileceğimiz tiplerin, bir de en kalitesizinden olan bu kadın, şimdi tutukludur ve tutuklu olduğu delikte, görevini ifa etmiş olmak huzurundadır, dahası kısa süre sonra çıkacak olmanın bilincindedir ve dahi kahramanlaştırılmak bankasından çektiği kredinin de kârındadır! O içerdedir ama Türkiye’de fikir hürriyetini ebabil kılıp daima göklerde gezinmesinin, hakikaten gerçekleşmek manasına da yere bir türlü konmamasının gerçek müsebbibi CHP, günlerdir Sedef Kabaş trambolinine basmaktadır ve oradan şen şakrak bir hüzünle gene Türkiye’de fikir ve ifade hürriyeti olmadığını, Türkiye’yi köşeye sıkıştırmış olmak kastıyla hem iç, hem de dış kamuoyuna haykırıp durmaktadır…

Bunlar, CHP’nin normal halleri…

CHP, her haliyle sahtekârdır ve yalnız Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret eden Sedef Kabaş’a değil, İslamî değerlere hücum eden herkese settir!

Hakiki fikir hürriyetine gelince…

Hakiki fikir hürriyeti Türkiye’de gerçekten yoktur, Ak Parti ile baharı geldiği zannedilen fikir hürriyeti gerçekte zemheriden çıkmıştır ama ileri hareket edip bahara değil de, geriye hareket ederek hazana girmiştir ve Ak Parti mevcut ve bilindik kafasıyla devam ederse eğer Türkiye’de fikir hürriyeti, hazandan çıkınca ileri hareket edip gene zemheriye girecektir!

Türkiye’de, fikir hürriyetinden yana gerçek bir bahar ve gerçek bir yaz mı gelecek?

Böyle olacaksa eğer bunun ilk nişanesi de muhakkak, 5816 sayılı kanunun kaldırılması olacak… Hani bugün için fikir hürriyeti borazanını öttürüp duran CHP’ye 5816’yı gösterip:

-Fikir ve ifade hürriyetinin ağlağı! Buyur, kaldır bakalım!

Deseniz, yalnız fikrinizi değil, onu içinde taşıdığınız kafanızı da koparmaya kalkar… Ama yalnız CHP mi? Ak Parti’ye de 5816’yı gösterip:

-Fikir ve ifade hürriyetinin tellağı! Buyur, kaldır bakalım!

Deseniz, o da hadiseyi dakikasında 5816 bağlamından çıkartıp, kendisine örülmekte olan bir tuzakla tevehhüm ve tabir eder ve dahi bu vehmini lideri Erdoğan’ın ağzından:

-Atatürk’e hakaret ettirmem!

Diye çığırır…

Onun için…

Duvarlarda, tüzüklerde, afişlerde yazanı değil de, duvarları, tüzükleri, afişleri yazanların bilinçaltlarında yazanları okuyabilseydiniz, anlardınız ki; Türkiye’de her kesim, fikir ve ifade hürriyetinden, sövmek ve hakaret etmek hürriyetini anlamaktadır!

Gerçek fikir zaten Türkiye’de evvela, yokluğunun esaretindedir, kısır politika bağlamında sağdan ve soldan konuşanların ekser kısmı da “Fikri yok ki, hürriyetini kullansın!” kıymet hükmümüzün bağlamındadır ve böyle bir vaziyette de toplam vatan manzarasında olan şey, fikirlerin çatışmasından daha ziyade, çıkarların çatışmasına mütealliktir!

Bu çatışmada da bırakın fikrin hür kalabilmesini, hayatta kalabilmesi enteresandır!