İran, Belasını Taliban'dan Bulur mu?

Yazan: 17 Kasım 2021 12020

ABD, Afganistan’dan topukları ensesinde çekilir çekilmez, belirttiği dalalet ile ensesi ABD topuklarına yapışık İran, kadim nifak kültürüyle Afganistan’a sokulmaya başladı.

İşte buyurun; İran, 27 Ekim’de Tahran’da “Afganistan’a Komşu Ülkeler Konferansı” tertip etti, bu tertibe Pakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan’ın iştirakini sağladı, Çin ve Rus Dışişleri Bakanlarını aynı konferansa çevrimiçi bağladı, konferansın açılış konuşmasını kendi Cumhurbaşkanı İbrahim Reisî’ye bizzat yaptırdı, şunu eyledi, bunu eyledi ve ennihayet, konferansın temasına da yansıttığı sinsi niyetini tek bir cümle içinde şu şekilde levhalaştırdı:

-Taliban, kapsayıcı bir hükümet kurması noktasında zorlanmalı!

Afganistan’daki Taliban yönetimini devirmeye gözü yemediğinden, sözü modern dünya gerekçelerinin iğne deliğinden bir ip gibi geçiren ve özü daima, her nerede Sünni bir nabız atıyorsa onu durdurmaya odaklanan İran’a, Afganistan’daki Şiilerin hakları için açık açık ürüdüğünü de belli etmişken en sade cevabı gene Taliban verdi:

-Sanki İran’da kapsayıcı bir hükümet var da, bizden kapsayıcı bir hükümet istemekte!

Afganistan’da, önlenemez güç edasıyla yeniden baş doğrultan Taliban’ın, madde ve mana cihetiyle İran’ı gazabıyla toptan kapsaması niyazıyla kaydedelim ki; “Dinime söven Müslüman olsa bari!” deyiminin, çapraz varyasyonlarla türlü şekillere girdiği ve İran muhataplığında mecazdan da sıyrılıp “Mezhebime söven, aslında dinime sövmekte!” gibi bir şekil ve mahiyete büründüğü bir vasatta, sağır sultanın bile kaç kere duyduğu ama o kere kadar da unutturulduğu bir hakikat vardır ki; o da, 16. asra kadar baştan başa Sünni olan İran’ın, Şah İsmail’den sonra cebren Şiîleştirilmiş, 1979 İran Şia devriminden sonra da İran’da Sünniliğin, millî bir tehdit olarak tanımlanmış olduğu hakikatidir…

Mesela İranlı bir Sünni anne, yatağında doğan çocuğuna istediği ismi dahi koyamaz, bu çocuk askere alınır ama asla rütbe alamaz, İran’ın dalâlet tüttüren idaresi altında Sünniliğe uygun tebligatta bulunulması bile yıkıcı misyonerlik olarak tanımlanır, hatta göstermelik olarak her sene kutlanan “Vahdet Haftası” bile hem bu ceberutluğu örtmek hem de Sünnîleri Şiîlik lehine tebdil için yoğunlaştırılmış bir Şia tebliğ devresi olarak kullanılır, Şia zulmünden sınır hudutlarına doğru kaykılmış milyonlarca Sünnî’ye İran hudutlarının her karışında asimilasyonu şart ülke parazitleri gözüyle bakılır, hatta merkeze geldikçe Sünnî rengin tek bir tayfına bile tahammül gösterilmez, mesela İran başkenti Tahran’da birçok kilise çanlarını öttürmekteyken, tek bir Sünni camisi açılmasına bile müsaade edilmez, Şia faşizmi daha neler ve hangi usullerle İran topraklarında yaşayan Sünnîler’e tatbik edilir ama işte izan için hayasız, iman için hayatsız İran kalkıp, başka ülkeleri de nifakında dekor kılarak Taliban’a kapsayıcı olması noktasında akıl verir, ondan da öte tüm dünyadan Taliban’a bu noktada baskı uygulamasını ister!

Yıllar boyunca söylüyoruz ya:

-İran’ın, Sünnîlik düşmanlığının, gerçekte İslam düşmanlığı olduğunu tüm küfür dünyası fark eder, bu sebeple İran’a türlü hokkabazlıklarla avans üstüne avans verir de bir tek İslam dünyası bunu tastamam idrakine yediremez, bu sebeple de İran’a türlü zafiyetlerle saha üstüne saha kaptırır!

Yılmadan tekrar tekrar kaydediyoruz ya:

-Şia’ya, asırlar içinde Farsî ustalar elinde dev bir Truva Atı şekli verilir, bu at İslam surlarından maatteessüf içeri alınır, asırlar geçer ve bu attan gecenin en karanlık anlarında Şii unsurlar iner, İslam’ın milletten devlete, kültürden sanata her unsuruna tedhiş ve terör hareketi uyguladıktan sonra dev atları içindeki dehlizlerine, bir sonraki sefer yeniden çıkmak üzere geri çekilirler ama işte İslam dünyası, meydan yerlerinde dev bir sanat eseri olarak dikilip duran bu attaki felaketi toptan fark edip, onu toplu bir iradeyle ateşe veremez!

Yıkılmadan iman vakarıyla umut ediyoruz ya:

-Dinsizin hakkından imansız değil, tastamam imanlı gelir ve bu hakikate nispeten biz niyaz makamında kaydederiz; inşallah İran beklenen belasını, bela olmaya kalkıştığı Taliban’dan bulur!

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi