Taliban'a Kadın Mevzuunda Tavsiyede Bulun, Bulun da!

Yazan: 03 Kasım 2021 1181

Geçtiğimiz günlerde Taliban heyeti, Dışişleri Bakan Yardımcısı düzeyinde Türkiye’ye geldi. Heyete “angajmana dayalı temkinli diplomasi” gereği protokol uygulanmadı, bu sebeple koridorda karşılandılar, hatta kabulde Türk bayrağı her zamanki yerinde iken, Afgan bayrağı olması gerektiği yere konuşlandırılmadı. Ve dahi teamüller gereği tamamlanan bir diplomatik görüşme normalde ortak basın toplantısı ile bitirilecekken, Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu bu basın toplantısını bir başına yaptı. Başından sonuna, illetli sekülerler ile hummalı Kemalistlerin, enselerinden sanki de bir yılan girmiş de soluksuz bir şekilde onun paçalarından çıkmasını bekler bir şekilde takip ettikleri bu ziyaretin en ilgi çekici enstantanesi bana göre, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun basın toplantısındaki şu cümlesinde saklıydı:

“Kızların eğitimi ve kadınların iş hayatında çalışabilmesi konusundaki tavsiyelerimizi bugün bir kere daha paylaştık…”

Taliban’ın, kara propagandaya en çok muhatap kılındığı mevzu “kadın” bahsi iken, hatta CIA’nın ortaya saçılan belgeleri dahi Taliban’ın kadın mevzusu üzerinden yıpratılması için yalan haber üretilmesi noktasında emirler verildiğini faş etmişken, Taliban’a, hem de inanç ve fikir vasatları gereği kadını iş hayatında değil de, çocuklarının başında görmeyi gerekli kılıyor iken, Dışişleri Bakanımız ağzından çıkan ve bize göre dünyanın yalan ve kara propagandasından etkilenmişliğini de ele veren bu telkin ve tavsiyesi edildiğinde, olmaz ya, ya Taliban heyetinden bir ses gayet kibar bir şekilde ve gene kadın bahsinde olarak şöyle bir sual etseydi:

-Türkiye’de kaç kadın sığınma evi, kaç genelev, kaç hayat kadını var?

Taliban etmedi ama biz kaydedelim:

Ankara Ticaret Odası’nın bundan tam 17 yıl önce (2004) yayınladığı bir rapora göre Türkiye’deki hayat kadını sayısı 100.000’miş! Yüz bin! Dile kolay, bir şehri bir başlarına teşkil edecek kadar! Bu kadınlardan sadece bir tanesinin, feryat tonunda ettiği bir cümlesini hatırlayalım mı:

“Bir günde 70 kişiye satıldığımı bilirim!”

Tabi satmak dediysek, vergili, tutanaklı ve duvarda asılı vergi levhalarının nezaretinde… İşte şu da; gün sonu hesap pay-u malinin sadeleştirilmiş hışırtı sesi:

-Şu kadarı pezevenge, şu kadarı kadına, şu kadarı devlete!

2.TALİBANA KADIN MEVZUUNDA.1

Türkiye’de şu an ve gerçekte kaç hayat kadını vardır sizce? Aradan geçen 17 yılda yeni bir raporlama yapılmamış, bu sebeple bu sayının kaç olduğu da meçhul ve tahmini zor… 2016’da Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Akbay, “Bu sayı el’an 150.000’i aşmış olabilir!” diye bir açıklamada bulunmuş… Bundan 5 yıl önce… Ya şimdi?

Öyle ya, mesele “kadın”ın felah ve salahı ise gerçekten, “hayat kadını” tabirini mecburen az daha genişletecek olursak ve içine pavyonda kendisini hesap şişirilsin diye mecburen mıncıklatan konsomatrisleri de yerleştirecek ve hatta vizitesi çıkanlara karşılık, vizite için bekletilenleri de hesaba katacak ve dahi, bu hesabın asli hacmini öğrenmek için fuhuş evlerinde çalıştırılan ve sayısı genel evlerin vergiye tabi “fahişe”lerinden çok daha fazla olduğunu tahminin zor olmadığı kadınları da dâhil edecek olursak, elimize korkunç bir rakam çıkmaz mı? Öyle ya da böyle, kadınlığını satarak hayatta kalmaya çalışan ve bu yönüyle hiçbir “kadın hakkı savunucusunun” hesaba katıp kâle almadığı “hayat kadını” sayısı!

Öyleyse söyleyin, Türkiye’de hayatını idame ettirmek için “hayat kadını” olmak ve etini satmak zorunda bırakılan kadın sayısı, Taliban’ın tüm ordusundaki asker sayısından belki birkaç kat fazla iken, Taliban’a kadının felah ve salahı hakkında tavsiyelerde bulunmak, ondan Afgan kadınını iş hayatına çekmesi noktasında gayret beklemek, insaf ve hakikat hesabından doğma bir hak mıdır, yoksa ancak diplomatik bir pişkinliğin yol verebileceği bir hak mıdır?

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi