Faizistan Muhabbetleri...

Yazan: 03 Kasım 2021 1060

Ak Parti yanlısı medyanın, Merkez Bankası’nın sürpriz faiz indirimi kararıyla ilgili yaklaşımı (22 Ekim 2021 itibariyle) aşağı yukarı şöyledir:

“Merkez Bankası, para baronlarının, faiz lobisinin tüm oyun ve tehditlerini boşa çıkardı, faizi %18’den %16’ya indirdi… Başkan Erdoğan, böylece dokunulamaz gibi gösterilen Merkez Bankası’na dokunarak uluslararası para lordları ve yerli işbirlikçilerinin bir putunu daha yıkmış oldu…”

Hani mezkûr medyadan hâsıl bütün haberleri tek tek bir miksere atıp iç içe geçecek şekilde karsanız ve ennihayet oluşan marmelattan parmak ucunuzla alıp ağzınıza götürseniz, fikir dimağınıza gelecek ortalama tat bu…

Elbette iktisatçı değilim… Ama iktisadın vetire ve neticelerini bizzat teşhis ve tespit edecek kadar hayatın içindeyim… Evvela, tahterevalli mantığı ile işletilen şu “Faiz yükselirse dolar düşer, faiz düşerse dolar yükselir!” kaidesinin, bir Lâle Devri manisi değil, bu devir iktisadının genel geçer bir akçası olduğunu kaydedelim… Zaten Merkez Bankası da, bu genel geçer akçaya inandığı için -iman ettiği için mi demeliyiz?-, doların yükselişini engellemek için kasasındaki 128 milyar doları bir yıl içinde, zar atan hummalı bir kumarbaz hırsıyla bozdurdu… Ve pek tabii ki, Ak Parti iktisat kurmaylarının telkin ve idaresiyle… Ya da Merkez Bankası aynı genel geçer akçaya inandığı için, başına Cumhurbaşkanı tarafından 8 Kasım 2020’de atanan Naci Ağbal marifetiyle faizi 675 baz arttırdı, iki ayı pas geçtikten sonra Mart ayında bir 200 baz daha arttırınca da faiz oranını %19’a getirmiş oldu. Yani kırk yıl önce değil ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın devrinde değil, bundan sadece 6 ay önce ve gene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan devrinde…

O halde, eğer bugün faizin keskin bir şekilde indirilmesi, Ak Parti yanlısı medyanın yansıttığı üzere Ak Parti namına asil bir “putkıranlık” belirtiyorsa, öyleyse söyleyin, altı ay kadar öncesinde faizi daha da keskin bir yükseltmesi Ak Parti namına neyi belirtir?

Bu suale cevap verilecek olunsa ve bu cevap da “Yalancı Şahitler Kahvehanesi” yasalarına göre değil, fikir haysiyetine göre düzenlense, elbette iktisadî bir mana ve uygunlukla bu kaydın ucu Ak Parti namına ya Yunan tanrılar panteonuna ya Asr-ı Saadet evvelinin Hubel’den Uzza’ya uzayan 360 adetlik put sergisine çıkacaktır!

Amma tabi, ne faizi iktisadî teamüllere uygun olmayarak indiren Ak Parti asil bir putkırandır ne de doların ateşini düşürmek için faizi iktisadî teamüllerin çok ötesinde olarak yükselten Ak Parti bir putdikicidir… Manzaradaki mevcut müptezellik, sistemin doğasından neşet olarak “yıkama-yalama-yağlama” taifesinin varlığından doğmadır ama işte bunlar da, gene sistemin bir ürünü olarak “yıkanan-yalanan-yağlanan” kimselerin bir eseridir…

Ve pek tabii işin öbür yanında da, “iktidarın düşmesi karşılığında, vatanın da düşmesine razı olacak” Makaryos ciğerli bir muhalefet vardır…

Anlayacağınız, bütün taraflarıyla mevcut manzaradaki kalitesizlik, iktidar ve muhalefet namına tek tek bir kalitesizlikten öte, Türkiye’yi idare mevkiindeki herhangi bir iktidar ile ona muhalefet eden herhangi bir muhalefetin ortalama kalitesizliğinden neşettir… Zira devirler değişir ama bu kalitesizlik değişmez ve orta yerde canları burnundan getirilenler ve her daim eşek yerine konulanlar da değişmez ve dahi işin bu yanındaki değişmez unsur da her daim mazlum Anadolu halkı olur… Hani iktisat kanunu değilse de, yazılı olmayan bir tarih ve hukuk kaidesidir; atlarla katırlar tepişince, ara yerde ölenler her daim eşekler olur!

Dedim ya; iktisatçı değilim ama sanayiye nazır muhitimden, çekiç ve motor seslerine dayanarak, ekonomi denilen hayvanın nabız atışlarını bile ölçebilir, isteyene bu hususta kurs bile verebilirim! Yani o kadar olsun, iktisadın ne idüğüne dair alaylı bir tecrübeye sahibim…

İlaveten…

Bu memlekette ve de faiz indirimi hakkında eleştirel bir yaklaşım gösterdiğimizde, bizi yüksek faiz yanlısı gibi göstermek isteyecek hokkabazların olduğunu da biliriz… Malumu bilmem yeniden ilâna hacet var mı; biz, faiz sistemini, bağlı bulunduğu rejimle beraber layık olduğu lağım çukuruna göndermek için yaşıyoruz, var mı ötesi! Nerede kaldı, faizin ipteki sirk maymunu gibi inen ve çıkan bu istatistik seyrinde, salt inen faiz aleyhine bir tutum takınmış olalım… Ama o sistemden razı olarak faizi indirip yükseltenlerin, vatandaş gözünden kaçırmak istedikleri bir şey vardır ki; misali tarafımızdan konulmuş olarak o şey şudur:

-Eroin bağımlılarına bile tedavi gördükleri merkezde bazen, sırf ani eroin kesiminden vücut dengeleri bozulur da ölürler diye gıdım gıdım eroini bizzat doktorlar enjekte ederler…

Böyleyken Türkiye’yi, müptelası oldukları faizli sistem içinde idare edenlerin, faizin indirilmesine mucip anlarda faizi yükseltmek ve yükseltilmesi gereken anlarda da faizi indirmek yollu davranışlarını, eroin misalimiz üzerinden bir tartıya vurun bakalım… Ve sonra eroinman değil de, faizinman kılınmış Türkiye’nin, beyaz önlüklü doktorlar yerine, sanki de beyaz toz tüccarlarının eline düşmüş olduğunu anlamaya çalışın…

4.FAİZİSTAN MUHABBETLERİ.1

Buyurun işte; atlar ile katırlar tepişedururken, ara yerde ezilip duran eşek silolarının hali… Mezkûr 200 baz puan faiz indirimi ile an itibariyle dolar 40 kuruş artmış durumda… Artmaya da devam ediyor… Doların mizansız yükselişiyle nasıl da dozerleştiğini ve cemiyet iktisadının üzerinden nasıl da geçtiğini basitleştirerek göstermeye çalışalım:

X ürününü, Y hammaddesiyle üreten bir işletme-fabrika, eğer Y hammaddesini yurt dışından temin ediyorsa, dolar yükseldiği zaman aynı miktardaki Y hammaddesine daha fazla ödemek zorunda kalır ve bu da, kaybını çıkarmak için ürettiği X ürününe zam yapmasını zorunlu kılar… Ve pek tabii, X ürününe müşteri olanlar da, kendi müşterilerine bu zammı yansıtırlar… Böyle böyle iktisadî nizam içindeki bu zincirleme trafikten, yalnız X ve Y değil, ekonomi alfabesinde yer alıp da etkilenmeyen tek bir harf kalmaz… Buğdaydan mercimeğe, çinkodan çeliğe, ya da makarna fabrikasından, galvaniz tesisine kadar fark etmez, dengesiz dolar artışındaki bu nevi bir dengesizliğin, beşikteki çocuklardan, alnı terli milyonlarca emekçiye kadar dengesini alt üst etmediği kimse bulunmaz…

Amma işte bu devrin vasatında, değil denge kaybı, beşik ile fabrika arasına yayılı bütün bir Anadolu halkının nasıl olup da, dev bir kıtlık canavarının pençesinde toplu halde can vermediği de anlaşılmaz!

Zira bu memleket, -memleketin mercimeği bile Güney Amerika’dan sipariş edilirken ve yüklü olduğu gemi daha okyanus ortasındayken bile dolar arttığında, “bir tas mercimek” denilen sihirli tokluk aletinin bulunduğu sofrada fiyatı da artmaktayken!- bütün bir iktisat küheylanına “Dolar ile mi maaş alıyorsun!” diyebilenlerin bile süvarilik ettikleri-ettirildikleri- edebildikleri bir memlekettir ve eğer dev kıtlık canavarı bu memleketi çokça hırpalamıyorsa, bu yerin üstündekilerin mahareti vesilesiyle değil, yerin altındakilerin himmeti vesilesiyledir…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi