İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Çin Hastalık Kontrol Merkezi Direktörü Gao Fu, Çin aşısı Sinovac için bir itirafta bulunmuş:
“Çin aşılarının çok fazla koruma oranı yok!”
Düşünün ki; Brezilya’nın, etkinlik oranını %50.4 olarak ölçtüğü Çin aşısı, “Ne kadar koruyor?” diye Türkiye’de de bir dizi teste tabi tutulmuş ve Brezilya gibi salaş bir ülkenin bile yarı yarıya bulduğu oranı, %83.5’e çıkarmış, hatta hastaneye yatırmama oranınıysa %100 olarak tespit etmişti…
Vakıaların bir denk gelişi mi, yoksa millet olarak bir dengine getirilişimiz mi bilinmez, bir de Türkiye’de salgın vakıa ve ölümlerinin, Çin aşısı uygulanmaya başladığı andan itibaren on kata kadar arttığını düşünürseniz, Türkiye’de salgına yakalanmanın da asgarî kırk bilinmeyenli bir denkleme denk geldiğini anlarsınız…
Ekranlarda her daim Mehmet Ceyhan isimli profesör ve dahi, Bilim Kurulu’nun envaî çeşit Ulu Bilgeleri, salgın başından beri hep aynı şeyleri, bazen kendi içinde taban tabana zıtlaşmış şekilde ve salgın mevzuuna ait bir geviş tavrıyla aktarırlar, yetmez, adeta televizyonlarımızın dantel örtüleri altından, sehpa ayaklarının ardından, yetmedi bazen kanepelerimizin sünger aralıklarından envai çeşit Bilim Kurulu üyesi fırlar, aklımızı fırttırır gibi haftadan haftaya salgınla ilgili başka başka ve hepsi de saçma şeyler geveler dururlar ve Türkiye için bir sene iki ayı geçmiş ama dinmemiş-dindirilmemiş ve hatta daha da azmış salgın mevzuunda an itibariyle vatandaş, Çin Hastalık Kontrol Merkezi Direktörü Gao Fu’nun şu dediğine mıhlandırılır:
“Çin olarak, eldeki aşı çeşitlerini karıştırarak çok az olan etkinliği arttırmayı düşünüyoruz!”
Of of…
Çin’in, ağzıyla “Bir halta yaramıyor!” dediği aşısı maddi bünyemizi delik deşik ederken, hem salgında ilerleme kaydedemiyoruz hem de Bilim Kurulu’nun hal lisanıyla bizzat “Bir hafta dayanmıyor!” diye fişlediği kendi tavsiyeleriyle Çin işkencesine tabi tutuluyoruz…
İşe bakın ki; Türkiye’de aşıyı en çok teşvik edip vatandaşı da damgalı dana rolüyle aşıya karşı nazlanıyor diye gösterip şikâyetlenenler, aşı ile ilgili tereddütleri en çok hasıl ettirenlerin bizzat kendileridir!
Böyleyken bunların içlerinde, vatandaşa “Eşek gibi aşı olacaklar!” deyip de eşekoğlu eşeklik edenler bile vardır…
Ah ah…
Keşke Çin’den beklenen kokteyl Çin aşılarıyla değil de, bizdeki izan, irfan ve ilim hassalarıyla yapılabilseydi… O zaman mutlaka, maddî-manevî tek bir ızdıraba duçar olmaz ve hatta, sadra şifa aşımızı da bizzat ve çoktan üretebilirdik…
Ama maatteessüf Türkiye, içindeki vatandaşlarıyla beraber Dünya Sağlık Örgütü’nün, duman tüttüre tüttüre, düdük öttüre öttüre uçuruma doğru giden kara trenine, hem de araç önü bir süs bebeği şeklinde bindirilmiş vaziyettedir…