İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Nihayet, HDP’ye kapatma davası açıldı… Süreci politika gündeminden, hem de politikacı papağanlar elinde açılan bir papatya falı gibi, aylardır izliyoruz:
“Kapatılsın, kapatılmasın! Kapatılsın, kapatılmasın!”
Oysa namına konuşulan HDP, kendisi için papatya falı, baş ve işaret parmağıyla ve de papatya dili yolarak değil, başparmakla ve kaleşnikof şarjöründen mermi kaydırarak ve dahi:
“Asker mi ölsün, polis mi ölsün!”
Diye diye açılan, bir küfür ve cinayet şebekesidir…
Dünyanın hiçbir ülkesinde, o ülkeye savaş açmış bir terör örgütünün, o ülke parlamentosunda partisi yoktur… Bu misilsiz bir ucubeliktir, politika lisanı dışında olarak kaydedeyim ki, tam avanaklıktır, tam eşekliktir, tam mankafalılıktır ve maatteessüf Türkiye’ye özgüdür…
Üstelik sağ ve sol farkı gözetmeden bir kez daha kaydedeyim ki; Türkiye’de politika yapmak mevkiindekiler de, bu ucubelikten halas değildir, aynı avanaklıktan, eşeklikten, mankafalılıktan hisse sahibidir ve bu ortaklığın namlarına en aleni delili de, kırk yıldır çiklet gibi ağızlarında çevirip durdukları şu cümledir:
“(HADEP-DTP) HDP, terörle arasına mesafe koymalıdır…”
Yahu sahiden avanak mısınız, eşek misiniz, mankafa mısınız?
İsmi kapatıldıkça değişen ve değiştikçe yeniden kapatılmasına mucip işler içine giren (HADEP-DTP) HDP, terörle arasına ne diye mesafe koysun?
Hiç enik olana “Köpekle arana mesafe koy!” denir mi, hiç tabiatı su olana “İki hidrojenle küs, tek oksijene darıl!” şartı koşulur mu, akrebe “Sokma!”, fareye “Kemirme!”diye istekte bulunulur mu?
Bir kere HDP’nin varlık sebebi terör örgütü PKK’dır, HDP’yi ve onun eski modellerini PKK kurmuştur, üstelik bu kriminal bir tecessüsün sonuç raporu da değildir, alenidir, serseri sokak kedilerine bile sorsanız cevabı dakkasında verilebilicidir!
Ne imiş, HDP, PKK ile arasına mesafe koyar mı, koymaz mı?
Kırk yıllık mankafalık belirten bu vaziyet alenen, PKK’nın karşısına geçip, misal burnuna ya da kulağına, böbreğine ya da koluna yaklaşarak “PKK ile arana mesafe koy!” demekle aynı şeydir… Burnu ondan niye kopsun! Böbreği ondan ne diye ayrılsın! Bir insan vücudunda böbrek, patlamış bir mısır gibi ondan fırtar, pinpon topu gibi orta yerde seker de, HDP, PKK’dan kopamaz, anlamıyor musunuz? HDP’ye “PKK’dan kop!” demeniz, PKK’nın İran kolu Pejak’a, ya da Suriye kolu PYD’ye “Seni seveceğim ama PKK ile kop!” demenizle aynı şey, çakmıyor musunuz?
Hesap edin, izahı güç bu mankafalılık bir de, Türkiye’nin tüm devlet kadrosuyla ABD’ye, PYD’nin isim farklılığına rağmen aslında PKK olduğunu ispatlamaya çalıştığı bir ortamda sergileniyor… PYD, PKK kolu ise (–ki alenen öyle!-) ve ABD bunu kasıtla anlamazlıktan geliyorsa, öyleyse Türkiye de, HDP’nin PKK kuruluşu olduğunu (–ki alenen öyle!- ) kasıtla mı anlamazlıktan geliyor?
Kendi içinde tenakuz tüttürdüğü bir mevzuda Türkiye, bir de ABD’ye laf anlatmaya çalışıyor!
Düşünün, vaziyet bu minvaldeyken Türkiye politikası, anlaması güç bir avanaklık, eşeklik ve mankafalılıkla, asıl delege ve vekil seçimi terör ini Kandil’de yapılan bu partiye, ucubelik belirten rejimi gereği bir de para yardımı yapmaktadır!
Bu nasıl bir siyasî mide, nasıl bir politik hazımdır ki; sabah PKK pususunda şehit olan askerin babasına, akşam TBMM kürsüsünden PKK adına nutuk çeken HDP vekilleri izlettirilmektedir ve böyle yakıcı bir manzarada hala soldaki ve sağdaki partiler, gamsız bir Rönesans ressamı gibi HDP’den, “terörle arasına mesafe koymasını” isteyebilmektedir…
Asıl bunlar, evet bunlar, akıl, izan ve mantıkla aralarına koydukları aşılmaz mesafeleri kaldırmalı ve PKK partilerinin Türkiye’de var olma hususunu, özgürlük ve demokrasi bağlamından çıkarmalı, bu hususun konuşulması gereken bağlamı da “güvenlik”ten başka, “Türkiye’nin izzet ve haysiyeti” olarak belirlemelidir…
Bu yapılamadığı ve HDP’nin, baştan olmaması sağlanamadığı için şimdi, klasik usullerle kapatılma yoluna gidilecek, yargı ile siyaset arasında, gerçek bir hukuk devletine yaraşır olmayan kabareler sergilenecek ve dahi hadise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar sündürülecek, oradan da kuvvetle muhtemel Türkiye aleyhine ve HDP lehine kararlar çıkacak ve bunun da zararı, PKK’dan çok Türkiye’ye olacak…
Olsun; tam zarar ziyan etmemek için, bu işin haldeki zarar ve ziyanına da katlanmak lazım… Sonra da tabi, avanaklık, eşeklik ve mankafalılık belirten kafayı, hepten değişmek…
Böyle bir ortamda da yeni kafayla, Türkiye’de her kafaya istediğini düşünme ve her dile onu her istediğinde ifade etme hakkı tanınmalı, devlet bu manada Edirne’den Kars’a bütün millet için gök kadar geniş olmalı, millet bir şey istiyorsa ona istediğini vermeli amma işte Türkiye’ye silah doğrultmuş, Türkiye’ye karşı dış güçlerle birleşmiş bir terör örgütünün Türkiye’de değil parti, yumurta tezgâhı bile açmasına müsaade etmemelidir…
Ben bir Müslümanım misal, Türkiye’de, yönetim erkinin kendini İslam’a göre tam ayarlamasını isterim, bunu alenen ifade ederim, bunun tesisi için kanun yoluyla ve kanunu, kanun yoluyla değiştirmeyi de hedef tutarak mücadele ederim amma tüm bunların tesisi için askere kurşun sıkmam, polis öldürmem, meyhaneye bomba koymam, çünkü benim fikrim, yalnız benimle değil, askerim ve polisimin de iştirakiyle, sofi olandan başka meyhane erbabının da iştirakiyle ancak tesis olunabilir, kapsamı Anadolu’yu da kapsayacak kadar geniştir, kurtuluş halatı yalnız dindardan dindara değil, dindardan günahkâra kadar serpilidir…
Heyhat ki Cumhuriyetin dinden iğrenen katmanının tarihi, diktatörlük hassası ve darbe hüllesiyle nice parti kapatmıştır da, en çok tahammülü de, kendisinden önce birkaç muadili kapatılan HDP’ye göstermiştir… Bunun şartlarını da ne yazık ki; dinden iğrenen erkin, kendi partilerini de nerdeyse kapatacağı “dindar parti”, yani Ak Parti sağlamıştır…
Hususu toparlayıcı ve tam izaha kavuşturucu bir kıymet hükmüyle, son kez kaydedelim:
-Türkiye’de parti kapatmak imkânsız hale getirilmelidir, ama Türkiye’de Türkiye düşmanı terör örgütlerine parti kurmak da, imkânsız ötesi bir imkânsızlıkla, muhal kılınmalıdır!