Burası Türkiye… Burada Yılmaz Özdil’in, aleni bir İslam düşmanı olduğunu bilmek için, aleni bir İslam âlimi olmaya gerek yoktur, aleni bir Müslüman olmak yeterlidir…

Bu aleniyetlikler içinde, en son Müslümanların Yağmur Duası ile alenen dalga geçen Yılmaz Özdil için Ebubekir Sifil Hoca alenen:

“İslam’la dalga geçiyorsa, cenazesi camiden kalkmasın!”

Deyince, Nihat Hatipoğlu Hoca’dan gene alenen:

“Bu çok yanlış! İnsan kazanmalıyız!”

Diye bir açıklama geldi. Sonra bu aleniyetler silsilesi uzadı ve bu defa Yılmaz Özdil, Nihat Hatipoğlu Hoca’ya alenen teşekkür etti…

Yani Ebubekir Sifil Hoca’nın, aleni bir İslam düşmanlığını def için “Tekbir!” diye seslendiği yerde, Nihat Hatipoğlu Hoca alenen ve gene İslam müdafiîliği ruhuyla “Allahu Ekber!” demek yerine, alenen ama şaşkınlık sigasıyla “Allah Allah!” demeyi tercih etti, o böyle yapınca da hemen ardından bu defa Yılmaz Özdil, gene alenen ve memnuniyet ünlemiyle “Allah Allah!” deyiverdi…

Anlayacağınız; normalde kendisinden çöp tenekesi olmayacak adamların Türkiye’de, İslam düşmanlığından çokça tereke götürücü bir pozisyon elde etmeleri, Müslümanlık bütünü içindeki bir kırılmadan peydadır… Yani simamızda, İslam düşmanlarına doğru çatılan kaşı, gene simamız içindeki bazı sinir uçları vesilesiyle çatık tutamıyor, dakikasında gevşek bir şaşkınlığa eviriyoruz…

Hiçbir Müslüman Nihat Hatipoğlu Hoca’dan, Yılmaz Özdil ile İslam’ı müdafaa manasında didişmesini beklemiyor ama hiçbir Müslüman Nihat Hatipoğlu Hoca’dan, Yılmaz Özdil’e haddi bildirilirken araya tampon olmasını da beklemiyor…

Vakıa ortada, tek bir Müslüman, canlı yayında kendisine “Acun Ilıcalı’ya aşığım, onun olmak istiyorum!” diyen erkeklikten dönmüş ama kadınlığa da varamamış bir totoşun karşısında ecel terleri döktüğünde bile Nihat Hatipoğlu Hoca’ya “Niye gereken cevabı vermedin!” dememiştir, O’nun kendince insan kazanma mevzuuna sessiz kalmıştır…

O halde O da işte; İslam’a hakaret edildiğinde, buna kendince cevap veren müminlerin İslam’ı müdafaa mevzusuna sessiz kalmalıdır… İnsan kazanılacaksa eğer, bu İslam’ın mezarını kazan adamları, şartsız şurtsuz okşamak yoluyla mı olacak?

Zaten Müslümanlık bütününden tek bir kimse yoktur ki; insan kazanılmasına karşı olsun…

Ama İslam’da da bunun bir hukuku, belirtmesi gereken bir vakar baremi vardır…

Yüzümüze her an ve hep şehvetle tükürmek isteyen bir lamanın hakkı, her an ve ne kadar tükürürse tükürsün, her daim öpülmek midir?

Ey gerçek ve halis bir âlimin mahdumu, Nihat Hatipoğlu Hocam!

Kendisini Acun Ilıcalı’nın koynuna sokmak isteyen ve bunun için sizden çare dilenen cezbeli totoşu da kazanın hadi de, Yılmaz Özdil’i neresiyle, nasıl kazanacaksınız?

Yoksa size teşekkür edince, O’nu kazanılmış mı saymaktasınız?