Kıbrıs'a, Bir Ruh Mevzuu Olarak Bakamamak!

Yazan: 21 Kasım 2020 1552

Bizim için, salt bir demokrasi ve madde ölçüsüyle bir seçim mevzuu olmayan Kıbrıs’ta, en nihayet seçimler sonuçlandı ve Türkiye yanlısı Başbakan Ersin Tatar, Türkiye karşıtı Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı burun farkıyla geçerek, Kıbrıs’ın, 2025’e kadarki yeni Cumhurbaşkanı oldu…

Kıbrıs’taki fecaatin, kalabalık tahlil satırlarından ziyade, şu tek cümlelik takdimimizden bile okunabildiği bir vasatta, bizim için tastamam vatan toprağı olan Kıbrıs’ta, “Türkiye karşıtı” olmayanların, üstelik bu defalık ve kaydettiğimiz üzere burun farkıyla seçimi kazanması, su dolu bir fıçıya başı bastırılmış bir adamın, tam da nefessizlikten boğulmak üzereyken ensesindeki elin gevşemesi ve bu sebeple başını sudan bir anlık çıkararak nefes alabilmesi durumuna denk gelir…

Evet; Kıbrıs vatan toprağının başı, boğulmak üzere bastırıldığı su dolu fıçıdan bu seçimle bir anlık baş doğrultma nimetine ermiştir ama maatteessüf halâ hiç kimse de, ne su dolu fıçıyı tekmeleyip devirmek, ne de enseden tutup da o fıçıya daldıran eli koparmak noktasında bir şuur belirmemiştir… Ne devlette ve haliyle ne de millette, bu şuurdan bir iz, bir eser…

Halâ Türkiye’den, Ersin Tatar lehine ve Mustafa Akıncı aleyhine:

-Nasıl geçirdik ama! Kıbrıs Türk’tür Türk kalacak!

Mahreçli hamaset naraları yükselmekle ve halâ Kıbrıs davasının, kendini madde sahasında perişanlık olarak gösteren bir ruh davası olduğu kavranılamamakta…

Düşünün ki; 200 bin seçmenli ama 130 bin oy iştirakli Kıbrıs’ta, Ersin Tatar 67 bin, Mustafa Akıncı 63 bin oy almıştır ve işte Ersin Tatar, Kıbrıs idaresini, bir önceki seçimde gene Kıbrıslı’nın teslim ettiği kapkara olan taraftan ama kendisi de bembeyaz taraf olmaksızın almıştır, çünkü tüm renkler için hisse hisse taksim edilmiş Kıbrıs’ta, kırk yıldan fazladır bir tek bembeyaz renge atıfta bulunulmamıştır…

Bir daha düşünün ki; bundan sadece 16 yıl evvel yapılan referandumda, Kıbrıs Adası’nda federasyon kurulmasını ve KKTC’den Rumlara toprak da verilmesini içeren Annan Plânı’na %65 oranında destek veren de, Kıbrıslı’dan başkası değildi…

Peki, bunun böyle olması sürpriz midir? Elbette hayır…

Türkiye namına Kıbrıs’a, kumarhane ve umumhane gibi işletilen otelleri, olmadı, otel gibi işleyen kumarhane ve umumhaneleri, para aklama ofisleri gibi işletilen bankaları, olmadı, banka gibi işleyen para aklama ofisleriyle 1974’ten beri asla bir ruh mevzuu olarak nazar atılmamıştır…

İşte Türkiye’nin atması gereken ama atmadığı bu ruhî bakışı, İngiltere merkezli Avrupa tam da maddî nazar cihetiyle atmış, bu yolla Kıbrıslı’nın ruhunu emmiş, yetmedi Kıbrıslı’nın birçoğunu İngiltere vatandaşlığına hoşamedilerle kabul etmiş, böylece Türkiye’ye kulaç mesafesinde olması bir yana, bizatihi Türkiye’nin vatan toprağı olarak içimizde de sayılan Kıbrıs davası, onu sanki Fizan’ın da ardında bir yerlerde savunuyormuşuz gibi bir vasata düşürülmüştür…

Yahu çok mu zor, nüfusu Anadolu’nun orta yerindeki Kırıkkale kadar olan Kıbrıs’ta, dindar olmasa bile dine düşman da olmayan, Türkiye aşığı olmasa bile Türkiye’ye mesafeli de olmayan, geleneğe boğulmuş olmasa da gelenekten nasipdâr da olan bir neslin ihya ve inşası?

Soracak ve hayret edecek daha bin şey sıralarız da, iş gene aynı noktaya gelip düğüm olur:

-Kendisi himmete muhtaç bir dede, kaldı ki, gayrıya himmet ede…

Bakalım, Türkiye’nin, fikirsizliğe batık ve hamasete boğuk Kıbrıs politikası nereye kadar burun farkıyla işi kotarmaya devam edecek…

Bakmak değil de görülebilirse eğer, böyle giderse Kıbrıs’ın bahtı için yazdığımız yazılarda çok daha beter takdimler karalayacağımız muhakkak:

-Kıbrıslı'nın, Türkiye’ye karşı yürüttüğünü düşündüğü milli kurtuluş hamlesinde…

Vah ki vah…

Denktaş’ın, ölür ayak dediği şeyi, Denktaş’ı da baş kabahatlilerinden biri görerek bir “Türkiye kabahati” olarak hesaba alalım ve öylece hatırlayalım:

-Aman, Kıbrıs, Girit olmasın…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi