İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
18 yıllık tek başına iktidarından sonra, Cumhurbaşkanımızdan bir itiraf geldi:
-Fikrî iktidarımızı tesis edemedik…
Bu cümleyi, bu cümle bizatihî Cumhurbaşkanımızın ruh ve fikir dünyasının bir semeresi mi, yoksa danışmanlarından birinin mesai verimi mi, müşkülüyle beraber kritik ve tenkit etmeye kalksak, muhakkak karşımıza pıspırıl ve tastamam şu teşbihin kendisi çıkar:
-18 yıldır dağları deliyorum, suyu da buldum ama dağları niye deldiydim, suyu niye aradıydım, unuttum…
Evet, bu ses, Şirin için dağları delip su getirmeye koyulan ama iş üstündeyken Şirin’i unutan Ferhat’tan gelmedir ve 18 yıllık iktidarı boyunca, dağları delip tüneller yapan, betonlar döküp binalar yükselten, köprüler yapıp yakaları kavuşturan, göklere SİHA isimli kartallar salan ama Cumhuriyet tarihinin emsalsiz bu madde şahlanışlarını, hangi ruhî saiklerle yaptığını unutan, unutmamış olsa bile onları bu ruhî saikler lehine bir verime de dönüştüremeyen Cumhurbaşkanımızın “Fikrî iktidar tesis edemedik!” sesine, ölçüsü ölçüsüne muvafıktır…
Fikirsiz Ferhat, kırk dağ delse de, fiilde Şirin’den ayrıktır ve fikirsiz iktidar, kırk kez Mars’a gitse aynı tünel ve köprüleri orada da yapsa, fiilde milletten ve gerçek muvaffakiyetten cûdadır…
Fikirsiz bir fiil ile biyoloji laboratuvarlarındaki plâstik bir iskelet arasında fark yoktur…
Fikir, fiilin eti, kası, lifi ve toplamı mesabesindeki canıdır ve fiil, fikri ayakta tutan, yürüten, hamleye geçiren ve toplamı mesabesindeki iskeletidir…
Fikir olmayınca fiil, salt iskelettir ve fiil olmayınca fikir, salt et ve kas külçesidir…
Bu manada “18 yıldır iktidarız ama fikirde iktidar olamadık!” itirafı ile, bir biyoloji laboratuvarından ve hem de plastik bir iskeletten gelen şu ses arasında da bir fark yoktur:
-Her an buradayım, herkes gelip geçer, ben burada kalırım ama buna rağmen bu laboratuvardaki hakim renk bana değil, başkalarına aittir!
Madde imarı için yapmak, yapmak, yapmak ama ruhumuzu yok etmek için maddemize de çullanmış CHP ve hempalarını, kanun yoluyla bir türlü yıkamamak, yıkamamak, yıkamamak, hatta yıkmak için hamleye bile geçememek ve daima savunmada kalmak, bundan da geçtik, İstanbul Sözleşmesi ve süresiz nafaka gibi mevzularda, Anadolu’ya kulak tıkamak, Batı taklitçiliğinde CHP’den rol çalmak, eğitim müfredatında Atatürkçü Düşünce Derneği’nden bile tek tenkit almaz hale gelmek, televizyonun foseptik çukuruna milli bir kapak vurmamak ve ila-ahir mevzuda, “yapmak” fiilinin değil, “yıkmak” fiilinin parantezi içinde bulunmak…
Düşünün ki; 18 yıl önce CHP, Anadolu ruhunun zücaciye dükkânında keyfe keder gezinen bir fil idi, dükkân sahibi olarak Anadolu’nun, bu fil muarızlarına verdikleri 18 yıllık tek başına iktidar devresinden sonra herkes beklerdi ki; bu file birkaç kement atılmış, otuna ve suyuna onu güçten düşürecek kimyasallar karıştırılmış, hiç bari öküz, hiç olmadı gergedan çapına düşürülmüş olsundu ama işte 18 yıl sonunda görünen manzara beklenene uymadığı gibi bir de, bu filin, filliği kendinde baki, zürafa boyuna, kurt parçalayıcılığına, leopar atikliğine eriştirildiği gözlemlenmiştir…
İşte size, “fikrî manada iktidar olmamak” durumuna müteallik şeyler olarak “netice”, ama işte aynı zamanda, “fikre yüz vermemek” durumuna müteallik şeyler olarak “sebep”…
Hadi, herkesin mıy mıy edip sormaktan imtina edeceği soruyu, gene kötü olmak pahasına ben sorayım:
-Fikir iktidar olamadıysa acaba, fikir olmadığından olabilir mi?
Vaziyetin özeti için kulak verin: Üstadımız Necip Fazıl Kısakürek’in, dünya çapında bir ideoloji olarak ve salt İslam’ın iplik iplik arza nakşı şeklinde özleştirdiği Büyük Doğu’su, şiirleriyle çatılmış bir zindanda ve öz yurdunda mahpustur ve mücmel ifadesi de gene ondan sadır olan:
-Zindanın anahtarı bizde ama içinde biz varız!
Aforizmasındadır… Yani fikir, yalnız öz yurdu Anadolu’da değil, Cumhurbaşkanımızın Ak Parti’sinde de gariptir ve paryadır!
İşte bir yanda; Cumhurbaşkanımız “İki kere iki beş eder!” dese bile, anında iki kere ikinin beş olduğunu izah için tevil hokkabazlıklarına girişen yalak ve her devrin adamı vasıf ve kalabalığıyla gazeteci tipi ve işte; iki kere ikinin dört olduğunu evvela Cumhurbaşkanımız nezdinde, sonra da cemiyet nazarında ve kötü olmak pahasına göstermek için didinen seyrekliğiyle, fikir adamı…
Yalak kalem erbapları ve asil fikir adamları…
Fikir haysiyetiyle Türkiye manzarasına, bu iki zümreye odaklanmak kastıyla bakan herkesin göreceği şudur: Yalaklar, başlar üstündedir ve fikir adamları, ayaklar dibindedir!
Üstelik her ne zaman fikir adamları, Müslüman Anadolu halkının sesi olmak pahasına CHP ve hempalarını gösterse ve can pahasına Cumhurbaşkanına seslense, Cumhurbaşkanı etrafında palazlanan kalabalık yalaklar taifesi derhal ürüme senfonyasına başlamakta ve kendileri Cumhurbaşkanımızın gerçek düşmanları olarak, fikir adamlarını Cumhurbaşkanının gerçek düşmanları olarak yaftalamaktadır!
Fikrî manada iktidar olamamak mevzuuna biraz da, bu açıdan bakılsın…
Ve eğer, bir danışmanlık rutini değilse, “Fikrî manada iktidar olamadık!” itirafının, eş anlamlısı olarak şu cümleye de havî olduğu görülsün:
-18 yıldır, yalancıktan iktidarız…
Sahici iktidar, fikir atının heybesindedir ama işte fikir atı da, kaç zamandır yılkıya terk edilmiş vaziyettedir…