İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
CHP, 97 yaşına geldi… 97 yılının zaten 23 yılını, seçimsiz, tek başına iktidar olarak geçirdi. Geriye kalan 74 yılda ise hep ana muhalefet olarak kaldı… Ana muhalefet dediysek, sözde bir ana muhalefetlik durumu bu… Ana denetleme dersek, özde manasını da daha iyi ortaya koymuş oluruz…
Yani CHP, 97 yıldır tek başına iktidar ve iktidarmış gibi gelip geçen partilerin hepsi de, CHP tarafından çizilen hudutlar dairesinde iş gören vazifeliler… Hudutlar geçilince, ana muhalefet mevkiinden, daha doğrusu ana denetleme mevkiinden CHP’nin müdahalesi başlıyor ve her şey başladığı noktaya geri dönüyor…
1923 doğumlu CHP’ye, kurulduğu 1924’te kafa tutmaya başlayan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’na ne oldu, hatırlayın? 1925’te kapatılmakla kalmadı, birçok üyesi de idam edildi…
Bunu geçelim; 1930’da bizzat Mustafa Kemal, kontrollü muhalefet oluşturmak için CHP’den 15 vekile Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurdurdu, ancak milletin birikmiş öfkesi, bu partiyi bir CHP’den hıncını çıkarma aletine dönüştürünce, kapatıldı. Silifke, tercihini CHP’den değil de, SCF’den yana kullanıldığı için ilçeye çevrilmişti!
1945’te II. Dünya Savaşı sonlanıp da, demokrasiler galip gelince, CHP bu açıktan tek başına iktidar vaziyetine son vermek zorunda kaldı. Tiyatro başlamıştı! Mecburen yapılması gereken ilk seçimin tarihi 1947 idi, CHP, Demokrat Parti teşkilatlanmasın diye tarihi 1946’ya çekti, bununla da yetinmeyip “Açık oy, gizli tasnif” gibi seçimi gerçekte yok kılan bir yöntem uyguladı… Aslında bu, CHP’nin açıktan iktidar devrinin de sonuydu. 1950’de, darbeyi yedi, on yıl boyunca bekledikten sonra orduyu kımıldattı ve 1960 darbesiyle kendini hatırlattı… Kulisteki iktidar, Batı’da, hem de “değişmez” kaydıyla yazılmış senaryoyu seyircilere hatırlatmak için bir an sahneye çıkmış ve kendini göstermişti!
1971 muhtırası, 1980 darbesi, 1997’deki 28 Şubat postmodern darbesi, 2007’deki 27 Nisan muhtırası… Türkiye’nin ana muhalefet değil de, ana denetleme partisi CHP, kendini iktidar zanneden partiler her ne zaman çizdiği hudutlar dışına çıksa, zulasından darbe hamlesini çıkardı ve seçim yoluyla kontrol edemediği ahvali, silahın torna ve tesviyesiyle düzeltti.
Söyleyin, 97 yaşındaki CHP karşısında şimdiye dek, kaç parti geldi geçti ve tarihe karıştı… 19 yıllık tek parti iktidarına halâ devam eden Ak Parti bile, sözde iktidarına muvafık olarak şimdi 19 yaşında… Köküne inip öyle mi tarih verelim? Öyleyse Erbakan’ın 1969 tarihli Milli Nizam Partisi ile karşılaşırız ve Ak Parti’nin yaşı 51 olur… Ama nereden, nereye gelindiğine de dikkatle bakmalı…
Ve dahi MHP… O’nun da kökü, 1969’da… Tarih uyuşmaları, daima CHP merkezli bir sistem dizaynına muhatap olduğumuzu tahattur ettirmiyor mu size de?
Üstelik 51 yıl sonra MHP, rejim sahibi CHP, idare edip istikamet verdiği millet karşısında “çok sol” ve “çok maneviyatsız” kalınca, belirttiği ideolojik yaklaşım açısından onun sağdaki tecellisi olarak görüntü verir hale gelmiştir… Bu görüntüyü görmek için, sakın “Cumhur İttifakı”nın son birkaç yıllık Lale Devri’ne bakmayın… Devlet Bahçeli’nin, “Andımız” kaldırıldığı için Recep Tayyip Erdoğan’dan hesap sormak üzere ettiği kızgın yeminlerin, daha yankısı bile derelerden tepelerden dinmiş değil…
Hiç kuşkusuz; CHP’nin varlık sebebi rejim umdeleriyle, MHP, CHP’den daha barışıktır! 19 yıllık Ak Parti iktidarının ilk 16 yılında zaten, CHP ile omuz omuza, Ak Parti’yi devirmek için verilen mücadele de unutulmasın… Ve son üç yıllık manzara da, kimseyi aldatmasın… Ak Parti’deki ilk ayak kayma vakıası, bu son 3 yılı suya yazılan yazı, ilk 16 yılı da taşa kazınan yazı kılar ve bu defa son üç yıl hatırlanmaz olur… Demedi, demeyin…
Son üç yıl demişken, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi etkisiyle teşekküle gelen bu birliktelik, sanıldığının ve sandırıldığının aksine, MHP’yi alıp da Ak Parti’ye yaklaştırmamıştır, MHP eliyle Ak Parti’yi almış ve CHP hinterlandına doğru yaklaştırmıştır. Ve bu yaklaşım, CHP’yi, partilerden bir parti görmek sarsaklığından doğmuştur…
Anlayalım: CHP, partilerden bir parti değildir… O’nu böyle sandıkça da, beş asır geçse, beş bin parti gelip geçecek belki ama hepsi yok olduktan sonra ana muhalefet mevkiindeki gerçek iktidar partisi CHP, gene yerinde kalacak…
İşte Ak Parti, bu hakikati, şimdilerde ıskalar olmuştur… Bu halin neticesi bellidir: Gün gelecek, Ak Parti yok olacak ama Batı’nın başımıza bir zindan bekçisi gibi diktiği CHP ejderhasının devranı, kanun yoluyla evvela solucan çapına indirilip, sonra gene kanun yoluyla üstüne basılmadıkça, sürecektir… Recep Tayyip Erdoğan, bilmem kaç yıl iktidardan, sayısız ettiği hizmetten sonra göçüp gidecek, Ak Parti, dakkasında siyasi sallantı göçükleri altında kalacak ve millete, başka türlü iktidar olmak mevkiinin enkaz tepesinden CHP, sırıtıp durmaya devam edecektir…
CHP’yi, tarih çöplüğüne ifna edecek ve bu sebeple kendisi millet gönlünde ibkâ olacak partinin, değişmez ilkesi, tabelalarında değilse bile tek tek fertlerinin gönlünde yazıyor olduğu halde şu olmalıdır:
-CHP, tamamlanmamış kurtuluş savaşımızın, kendisi galebe çalınınca ancak tamamlanacak hedefidir…
Ve bu partide herkes şunun şuurunda olmalıdır:
-CHP’nin, hâkim mevkiinden iktidar edişlerine sadece nezaret ettiği bütün partiler ve anlayışlar, CHP ile boğuşurken bile daha yaymak manasına onu daha da yoğuşturanlardır...
Ve bu sırrı çözemeyenler, çözülmeye mahkûmdurlar… İsterlerse, yüzde doksan oy ile gelsinler ve doksan yıl iktidar mevkiinde kalsınlar…
Nasılsa dükkân, CHP’nindir!