Kasaplık Domuz Ve Keyiflik Zina

Yazan: 18 Nisan 2020 2897

Dışa doğru hep çatıyoruz da; adil olmak manasına, içe ne diye hiç sataşmıyoruz?

Belediye seçimleri boyunca Canan Kaftancıoğlu’na, kocasının yediği domuzun kemikleri üzerinden çatıldı. Vurgu, Müslüman ülkesinde domuz yemek, hele de yediği domuzun görüntülerini gayet doğal yayınlamak üzerineydi.

Vurgu doğruydu. Buna elbette lafımız yok… Kadın, zaten İslam’a inanmadığı gibi, bir de İslam’ın düşmanı… İster domuz yer, ister dışkı… Bu manada bizi ilgilendiremez, bizi ilgilendiren tarafı, yediği fışkıyı sosyal medya hesabından fışkırtmasıydı…

Ama meselemiz bu değil… Meselemiz, tek bir gayr-ı Müslime, yediği tek bir domuzun görüntüleri üzerinden bunca çatılırken, domuzun 2005 yılında, hem de AK Parti hükümeti eliyle kasaplık hayvan statüsüne sokulduğunun hep pas geçilmesi, görülmek istenmemesi…

Hani bu görülmeyince, kazık içimize gömülüyor ve bu görülmeyince, içimize gömülen kazığı çıkarması da mümkün olmuyor!

Şimdi; bu yazıyı yazmak fikrini bana iki şey tedai ettirdi. İlki bir pediatri profesörünün denk geldiğim şu cümlesiydi:

“Hiç yemedim diyen, bir büyük domuz götürmüştür!”

İrkildim… Yani Canan Kaftancıoğlu ve kocası gibi bir kere ve but but değil, türlü gıda içerisine gizlice karıştırılmışlarının toplamı olarak, bir büyük domuz…

Zira 2005’ten beri Türkiye’de domuz çiftlikleri yasal olarak kurulu… Hatta domuz çiftliği kurmak isteyenlere banka kredisi bile sağlanıyor. Dağlardaki domuz gibi kaçak ve köçek takılan domuz eti, artık bazı marketlerin raflarında koyun etiyle birlikte halay çekiyor!

Peki, denilebilir ki; domuzu gıdaya gizlice koyan, domuz kasaplık hayvan değilken de koymaz mıydı? Koyardı ama bir farkla… O farkı şöyle izah edelim:

Cinayet yasak değil mi? Evet… Ama gizlice işlenmiş cinayetin tasarlanma, işlenme ve sonra izlerini yok etme safhası var. Mesela polis çevirmesinde arabanız kontrol edilir ve bagajda cesetle karşılaşılırsa, film biter… Ama ya, bagajınızda insan cesedi gören polisin, bunu gayet doğal karşılayıp size yol vermesi doğal olsaydı?

İşte; domuza kasaplık hayvan statüsü verilmesi, gıdamıza domuz eti ve yağı karıştırmak isteyenlere adeta bire bin nispetinde bir avantaj sağlamış, alan açmıştır. Şehirden geçen bir pikabın arka kasası domuz leşi dolu olunca, şoförünün heyecanlanmasını gerektirecek bir şey yoktur, zira kasada domuz taşıması yasaldır, hatta gıdamıza onu karıştırana kadar geçeceği bütün safhalar kanunun teminatı altındadır ve yasaldır…

İşte bir vatandaş olarak ben, domuzu kasaplık hayvan statüsüne erdirenlere hakkımı helal etmiyor, onları bu yanlışlıktan bir an önce dönmeye davet ediyorum. Allah:

“İnsan, yediklerine bir baksın." (Abese-24)

Der… Biz de, gözlerimizde bir lazer merceği, evlerimizde bir gıda laboratuarı olmadığına göre bizi yönetenlere bakıyor ve tek bir Anadolu insanının kursağından, farkında olmadan tek gram domuz eti geçmişse eğer, buna sebep olanları Allah’ın gazabına havale ediyoruz…

Gelgelelim; bana bu yazıyı yazmak fikrini tedai ettiren ikinci şeye… O da, Meclis’te gazetecilerle söyleşen Recep Tayyip Erdoğan’ın bir videosu… Zina’yı suç olmaktan çıkartan hükümetin Başbakanı ve anın Cumhurbaşkanı olarak aynen şöyle diyor:

“Avrupa Birliği’nin talepleri doğrultusunda böyle bir adımı (zinanın suç olmaktan çıkması) attık ama yanlış yaptık…”

Samimiyetine inanıyor, gerçekten yanlış yaptığını düşündüğünü biliyoruz. Ama yeter mi? Sorunun cevabı, şu soruda mündemiç:

“O an, adli ilahi bir anda karşısında kurulsa ve dile gelerek:

-E sayın Başkan! O yanlış adımı attığın andan daha güçlüsün! O yanlıştan niye dönmüyorsun?

Dese, ne olacak…”

Bugün oturduğunuz apartmanda bir kartaloz, günde dört, ayda 120 ve yılda 1460 kez zina yapsa ve her bir zina ayinine, kapınızın önünden ibibik şovu yapmak ve geçmek suretiyle yönlense, ne sizin, ne de polisin-kanunun, kolonya ve peçete tutmaktan başka yapacak hiçbir şeyi yoktur!

Bir mümin olarak, zina mevzuundaki yanlış kararı da telin ediyor, bu yanlışı da düzeltmedikleri sürece bu yanlış kanunu çıkaranlara hem hakkımı helal etmeyeceğimi, hem de gözümün bir ucuyla haklarında adli ilahiyi gözleyeceğimi beyan ederim…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi