Ahbesler Çağında, Sırtlanlar, Bizonlar, Aslanlar...

Yazan: 18 Nisan 2020 3260

Aynı istikamete doğru deliler gibi ve toplu halde kaçan dev cüsseli binlerce bizon, birkaç sırtlan karşısında sadece avdır. Öyle ya; birkaç sırtlan, binlerce bizonun kıç nazarıyla izlediği bir manzarada, kısa bir depar atar, market reyonundan seçer gibi işaretledikleri bizonu sadece bir pençe darbesiyle yere yatırır ve onu iştahla yerler!

Bizonları sırtlanlar karşısında mağlup kılan şey, madde güçlerinin azlığı değil, içlerinden çığırılan “Kaçın! Sırtlanlar geliyor!” avazıdır ve sadece hissîdir. Yani sırtlanları galebe çalmak için bu avazı “Durun! Şu sırtlanlara hadlerini bildirelim!” şeklinde çığırmaları yeterli olacaktır ama hilkatten, bu imkânsızdır…

İnsanların zalimleri de, hayvanların sırtlanları gibi, insanların mazlum olan bizonlarını böyle avlarlar… Daha güçlü ve daha kalabalık olduklarından değil, daha derli ve daha toplu olduklarından…

Nemrut, kendi devrinin en zalim, en pis sırtlanıydı. En pisi, yani ahbesi... Kitle kitle bütün Mezopotamya’yı bizonlaştırmış, karşısında secdelere düşürmüştü. Ama Allah, rahmetin sırtlanlığa asla tecelli etmeyeceğini, bizonlukta da asla maya tutmayacağını nesiller boyunca göstermek için, baltasıyla ekip olmuş aslan İbrahim Peygamberi (AS) gönderdi, O’nunla Nemrut’un put düzenine karşı çıktırdı, O’nunla insanî duruşu remzlendirdi ve bu remzin mutlak galip olduğunu göstermek için de en nihayetinde, zalim Nemrut’un işini topal bir sineğe bitirttirdi!

Peygamberler Peygamberi (SAV), işte bu İbrahim Peygamber’in (AS) duasıydı. Böylece Dua Eden’le (AS), Kendisi İçin Dua Edilen’in (SAV) arası ve kıyamete kadar Kendisi İçin Dua Edilen’den (SAV) sonrası için, insanî hakikate:

“Sırtlan olma, sırtlanlara karşı bizonlaşma, aslan ol!”

Mesajı verildi.

Ve şimdi arz, sırtlan zalimler, mazlum bizonlar ve asil aslanlar arasındaki bir kavganın tam ortasında…

Herkes hissesince ya sırtlan Nemrut, ya Nemrut’a secde eden bizon kitle, ya da aslan İbrahim tarafında…

Bizim de devrimizde, devrimizin Ahbesine karşı başlarda üç zümre var idi. Sırtlan Ahbes’in bizzat kendisi, sırtlan Ahbes’e itaat eden bizon sürüleri ve Ahbes’e can pahasına karşı çıkan aslan İbrahimler…

Aslan İbrahimler, nice can verdiler ama ellerinde baltaları, Ahbes’e karşı dik durdukça, devrimizin hakimi Ahbes ve itaatkâr yandaşları, gitgide marjinalleşmek ve bu marjinallikleriyle silinmek yoluna girdiler… Girmişlerdi…

Ama hesapta olmayan ve bu üç zümre içinden süzülerek ortaya çıkan dördüncü bir kitle işin içine girdi, Ahbes ve Ahbesçiler marjinalleşmekten kurtarılıp topluma yayıldılar ve sırtlan Ahbes düzenine onlarla soluk aldırıldı.

Bu yavşaklar; dönem döneme ama 20. ve 21. asrın kritik kavşaklarında ortaya çıktılar ve her daim şöyle konuştular:

“Devrimizin dinsizleri, devrimizin Ahbes’ini kullanarak nice nimete erdi. Onu biz de, kullanabiliriz!”

Aslanlıktan istifa ve bizonluğa inzal manası taşıyan bu ses, başlarda inanılmayan bir ameli icra anlamı taşıyordu ama bir Hadisin “İnandıkları gibi yaşamayanlar, yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar!” dediği üzere, sonradan bizonlaşmak yoluna girmiş bu tipleri, gerçek bir Ahbesçi, yani Nemrutçu, yani sırtlancı haline getirdi. Böylece yıkılmak üzere olan Nemrut düzeni, kritik kavşakta ortaya çıkan yavşaklar sebebiyle ayakta kaldı!

Bunlar, Nemrut ölse de, devam eden düzeninden korktukları ve ateşte yakmadıktan sonra bölgeyi terk eden İbrahim Peygamber’i her şart altında takip etmedikleri için, şöyle bir yavşaklığa başvurdular; ne İbrahim Peygamber’den vazgeçemedikleri, ne de Nemrut’a karşı çıkamadıkları için, İbrahim Peygamberi Nemrut’a, Nemrut’u İbrahim Peygamber’e yakınlaştırdılar ve kendisine ilah tapınısı isteyen Nemrut, biranda ve yepyeni bir sürüm halinde ortaya tevhid ehli bir İbrahimî olarak çıktı!

Tevhid ehli bir İbrahimî, yani Nemrut!

Üstelik Nemrut’un, kendisinden sonra devam eden düzeni, tüm Nemrudîliğini halâ sürdürüyorken!

Eşeğe kanat taksanız, belki bir ihtimal kartallaşabilirdi ama Nemrut’un İbrahimîleşmesi, asla gerçekleşemezdi… Ama işte bu eşek ötesi eşeklerin hafsalası, nefsanî bir maharetle Nemrut’u İbrahimî, Ahbesî de Muhammedî gösterdi… Kutsal kayaya giden ve “At olmak istiyorum Tanrım!” diye yalvaran bir sümüklüböcek gibi, önce kendileri öyle gördüler, sonra öyle göründüler ve en sonra, yavşaklık ve ihanette tavan yapan bir sıçramayla herkese de öyle göstermeye giriştiler!

Anlayacağınız; kritik kavşakların yavşakları, sırf nefslerini emniyet altına almak için İbrahim Peygamber’den, hem de vazgeçmemiş görüntüsü altında, vazgeçmişlerdi… Ve anlaşılan, aslan İbrahim olmanın, Nemrudî düzenleri yıkarken katlanılması gereken cefasından cayılmış, kalabalık bizon sürüleri arasına karışmak tercih edilmişti…

Ama unutulmasın; İbrahimî hak din, ukdesindeki tevhid ve İbrahim Peygamberin bıraktığı şekliyle bozulmuştu. Düşünün, Cahiliye devri müşrikleri, Kâbe’yi üç yüz altmış put ile donatmış vaziyetleriyle, İbrahim Peygamberi güya seviyor, sayıyorlardı! Görünen o idi ki; kazanan Nemrut, bizonlar ve Nemrudî düzen olmuştu…

Amma… Amma işte…

Son Peygamber, İslam’ın son ve kamil hamlesini yaptıktan sonra, İbrahimî hakikate ve tevhide, bir daha mutlak manada kaybetmek kapısı kapatıldı. Artık, aslan İbrahimlik tarafında olmaya maçası yemediği için, Nemrudî, Ahbesî düzenlere karşı don indiren ve geniş çayırlar boyunca geviş getirmek hayaliyle bizonlaşan yavşaklar, ahiretlerini nefsî emniyet ve yeşil çayırda ot karşılığında satmış olmaları bir yana, bu dünyada da rezil olmadan ölmeyecekler…

Unutmayın ve dik durun!

Aslan İbrahimlik, Cahiliye devrinin Nemrudî, Ahbesî düzenini, gene Nemrudî, Ahbesî kanunlarla yönetmek teklifini kabul etmeyen, bu uğurda yurdunu terk etmeyi göze alan ama gittiği yerde hesap güden ve bir gün dönerek, Nemrudî, Ahbesî düzeni tepe taklak eden Peygamberler Peygamberi’nin ebedi ukdesinde olarak, mutlak galip gelecek!

Tarafı, rahatı kaçırılmak pahasına aslan İbrahimlik tarafı olan, nefsanî rahatı ve süflî menfaati için bizonlaşmayan, zor kavşaklarda yavşaklaşmayı değil, zalim sırtlanlara karşı aslanlaşmayı yeğleyenler, ne güzeldirler, ne güzel…

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi