-HA SİT'TİR!

Yazan: 10 Kasım 2019 8235

“Papazdereli Tiftik Necmi”, benim için hayalî bir kahramandır ama bu hayali kendisinden devşirdiğim kimseler de vardır.

Eşya ve hadiselere, sığ ve basit bir daireden ama çoğu zaman, kendini çok şey sanan entelektüel tiplerden daha da kuşatıcı bakabilen bu tiplemeyi, bir an için karşıma alsam, ona bir şeyler desem ve en basit bir ünlem ifadesiyle ondan cevaplar alsam, ortaya şöyle bir tablo çıkardı:

“Necmi Abim! Bir tahsilât işimiz vardı ama?”

-Ha basittir!

“Necmi Abim! Unutmadan, Uzamazlar’ın kahveden de zarf gönderdiler…”

-Ha taksittir!

“Necmi Abim! Ya şu ceketindeki delikler?

“Ha asittir!”

“Necmi Abim! Ya geçen ki koşturmacadan sonra ağrıyan şu yanıma ne dersin?”

“Ha apandisittir!”

“Necmi Abim! Bir de şey vardı; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Atatürk’ün uzun burunlu bir gölgeyle tecelli ettiği dağı Sit alanı ilân etmiş…”

“Ha sittir!”

Papazdereli Tiftik Necmi Abimiz, bu cevaptan sonra kızar, bardağından en son aldığı yudumu, üst dişlerinin ayrılmış arasından tazyikle tükürür, hırsla kalktığı sandalyesine de ters bir parende attırarak giderdi. Onu benden iyi kimse tanıyamaz, kesin böyle yapardı.

Ya içinizde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını daha iyi tanıyan biri var mıdır?

Var ise eğer, Bakanlığa hemen ulaşsın, Ardahan’daki bu muhiti, sit alanı ilân etmekle kalmamalarını, bir de Diyanet İşleri’nden buraya bir “Haccetme” ruhsatı almaları gerektiğini onlara söylesin…

Zira bugünlerde Alpaslan ile Atatürk’ü ruh birliği içinde göstermek için, ense teriyle apış arasını ıslayan mahir ve yorgun devlet zevatı, Allah ile Doğa Tanrı arasında da bir orta yol bulabilir ve Atatürk siluetini Ardahan dağlarına düşüren heyulada mistik bir taraf gösterebilirlerse, Türk Atatürkçülüğü ve Türk turizmine de eser miktarda katkı sağlamış olurlar…

Böyle düşünüyor, bunu diyorum…

Ya Papazdereli Tiftik Necmi Abimiz ne düşünür, ne derdi?, Galiba az evvel kalkmasaydı da, tam da şimdi, Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın:

“Ooo ooo yahşi yahşi!”

Diye karşılayacağı bu hitam cümlelerimize:

“Haşa haşa!”

Diye karşılık verir ve gene söve söve ortamı terk ederdi… Onu iyi tanıyorum, böyle yapardı…

Ya siz? Siz ne yapardınız?

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi