İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Türkiye’nin küçük bir ilçesinde, seçili bir başkan İslam şeriatı kurallarınca hareket etse ve mesela, şehirde miras hukukunu İslam’a göre işletse ve bunda da bütün ilçe halkını memnun etse sizce ne olurdu? Bunu ne böyle bir seçili başkan hayal edebilir, ne de bu dediğimizi böyle bir başkan hayal edip kazara yapsa, koparılacak fırtınayı kimse tahmin edebilir… Oysa Tunceli’nin Ovacık ilçesi belediye başkanı, belediyeyi Komünist esaslara göre yönettiği ve çok başarılı olduğu piarıyla Tunceli Belediye başkanlığına bile yükseltildi ve bu duruma, müesses ve laik rejim sahipleriyle beraber fikirsiz ve mizansız Müslümanlar da alkış tuttular. Bıçak bileysi sesine, hafif müzik dinlermiş gibi kulak dayayan ahmak bir koyun, yerine göre bu bileylemeden çakan kıvılcımla olacakları bir vakit sonra çakar da; fikirsiz ve mizansız Müslüman, karşısında sahnelenen oyunun gerçekte kendi kuzuluğu için bıçak bileylemesine eş bir iş olduğunu çakamaz… Müesses ve çarpık nizam sahiplerinin, önce Ak Parti’yi “Onca imkâna rağmen sırf hırsızlık sebebiyle bu adam kadar iş yapamadılar!” gibi bir ithamın kafesine kapatmak, sonra da hususiden umumi bir şeytanlığa geçmek ve herkesi:
“Gerçek saadet İslam dışında ne varsa, onda var!”
Gibi bir hisse kapılandırmak niyetiyle ve tiyatral bir marifetle sahneledikleri bu oyunu, ahmâk koyun seyriyle izleyen ahmâk koyun adedi, moraller bozacak çaptadır. Kimse düşünmez ki; bu uğurda, 5 milyonluk bütçeyle kendisine “Binbir Gece Masalları” yaşatılabilecek küçük bir ilçeye 50 milyonluk örtülü bir bütçeyle destek çıkmayacak dış güç ya da iç nifak sermayesi mi bulunmaz? Elbette bulunur ve bulunma miktarı bu andan sonra artacaktır da… Ovacık’tan, Tunceli Belediye Başkanlığı’na adeta ulusal ve iktidar aleyhtarı medyanın trampeti tarafından fırlatılan ve tuhaflığı, daha isminden başlayan Komünist Başkan Fatih Mehmet Maçoğlu, bize göre bu andan itibaren, üzerinden yapılan Komünizm propagandasının çeyrek çapı kadar olsun Millî İstihbarat nazarına muhatap kılınmalı, düşman trampetlerin onu yersiz yükselttiği yerde, meselenin yerindeliğini tespit etmeli ve bu durumu da, trampet üstüne çatılacak “beton tavan” tecellisiyle karşılamalı… Böyle karşılamalı ki; sinsi maksatlarla alttan zıplatılanı, milli reflekslerle üstten mıhlayabilmeli… Ama heyhat ki; bu temennimiz, bütün halde İslam’a göre idare edilmeyen bir devlet aygıtı için hayaldir… Biz, Komünizm’in bile sükse yaptığı ya da yaptırıldığı bir vasatta, nesli tükenmiş Komünistler çapında olsun himmeti, milli neslin asgarî yarısını inhisarında bulunduran iktidardan beklerken bile inkisardayız… Ah işte; Anadolu insanının 17 yıldır % 50’den ziyade desteklediği “dindar iktidar”, Komünizmin serbestlik çapı kadar olsun Şeriat’e serbestlik çapı biçse ve İslam düşmanlarının yaptıkları miktarda olsun tersinden:
“İşte Şeriat’e göre yönetilen ilçenin madde ve manadaki refahı!”
Diye karşılık verse… Ama nerede? Demokrasi’den Komünizm’e kadar bu ülkede her şey halâ serbesttir de, bir tek İslam yasaktır! Demokratlardan Komünistlere kadar herkes cesurdur da, bir tek Müslümanlar korkaktır. Allah Resulü:
“Ahir zamanda Müslümanlar ezilecek!”
Dediğinde Sahabî:
“Sayıları az olduğundan mı Ya Resulallah?”
Diye sormuş, Kâinat Efendisi’nden:
“Bilakis! Sayıları çok olduğu halde, kalplerindeki ‘vehen’ sebebiyle ezilecekler!”
Cevabını alınca da, “vehen”in ne olduğunu merak etmiş ve merakı Peygamberler Peygamberi tarafından şöyle giderilmiştir:
“Vehen, kalpteki ölüm korkusu ve dünya sevgisi…”
Allah’tan, kalpleri ölüm korkusu ve dünya sevgisi ile istila edilmemiş müminler vardır ve:
“Kahrolsun Komünizm ve diğerleri, yaşasın Şeriat!”
Diye gürleyen nefes kesilmemiş, nabız durmamıştır…