İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Atatürk, tarihi kişiliği dışında mevcut hukuk sistemi açısından esrarlı bir kutu da… Bir kimse, kritik ve tenkit kastıyla ona yanaşınca içinden meşhur masaldakine benzer bir muhafız çıkıyor ve ona “Dile benden ne dilersen!” demek yerine “İstediğin hapishaneyi seçebilirsin!” diyor. Üstelik “5816” sayılı ve “Atatürk’ü Koruma Kanunu” isimli bu kanun, ne kadar ovarsan o kadar çıkan cinsinden bir muhafız da değil… Mesela Atatürk’e alenen hakaret eden biri bu kutuyu ovdukça ovar ama 5816 sayılı muhafız konjonktüre göre dışarı bile çıkmaz da, “Atatürk de insan, hata yapabilir!” diyen biri için konjonktür göre gene peyda olur ve muhatabının canına okumak için bu defa her şeyi yapar. Miyarı adalete göre değil, konjonktüre göre ayarlı bu muhafızın, hele de “Muasır Medeniyet Seviyesi” şarkısının sevilerek söylendiği bir devirde emekli edilmesi zorunludur. Ama onu emekli edecek kişide, emekli olunacağı hissi varken bu mümkün müdür?
Bakınız, 5816 sayılı muhafıza muhatap olma ihtimali taşıyan kişilerin tamamı Ak Parti ve hinterlandında bulunmaktadır ama ne hikmetse, 5816 hışmına da en çok Ak Parti devrinde uğranılmıştır. 1994-2017 yılları arasında 5816 sayılı muhafızın önüne tam 4852 kişi çıkarılmış ve bunların 1772’si tutuklanarak cezaevine konulmuş… Orta üstünü yukarı, altını da aşağı yuvarlayarak mahkûm sayısını yıllara göre arz edelim: 1994-30, 1995-25, 1996-30, 1997-30, 1998-40, 1999-40, 2000-50, 2001-20, 2001-40… Ak Parti’nin iktidar devrine bakıyoruz: 2004-40, 2005-30, 2006-726, 2007- 30, 2008-30… 2006’da resmen çıldıran ve sonra normal ritmi koruyan tutuklama sayısı 2016’da 80 kişiye ulaşıyor. Tutuklamaların öncesinden ve sonrasından 10 kat fazla yaşandığı 2006’da ne olmuştur ya da 1995’te ne olmamıştır sorusu, tamamen 5816 sayılı kanunun konjonktüre göre iş görmesiyle izahlandırılabilir. Peki ya 5816’nın en çok hışmını, Devr-i Ak Parti’de göstermesi nasıl izah edilecek? Şöyle: Ak Parti, bir kuzu, 5816 sayılı kanun muhafızı aynı ağıldaki bir katır, bu katıra eziyet verdiği düşünülenler de birer katır sineğidir… Şimdi katır, ısırıldığını her düşünüldüğünde sineklere çitme atmakta ya, Ak Parti kuzusu da bu çitmenin gadr mesafesinde bulunduğu için, katırı huysuzlandıran her bir kimseyi provokatör bir katır sineği saymakta…
“Bunlar ısırdıkça, çitme yeme riski taşıyacağım!”
Gibi manasız bir hisle katır sineklerini katıra, adaleti ise kediye yüklemek manası taşıyan bu vaziyet ancak, “Atatürk’ün kanunla korunan kimse” vasfından çıkarılması, yani 5816 sayılı kanunun kaldırılması vesilesiyle normalleşecektir. Mesele kanunla “kişi” korumaksa, zaten haysiyetli bir kanun Atatürk ile basit bir kunduracı arasında fark görmez ve insan haysiyetine taalluk edecek her hakaret ve iftirada kırbacını ortaya çıkarır. Ak Parti, kendini kuzu zannetmediğinde bu anlaşılacak, bu anlaşıldığında Türkiye tam manasıyla normalleşecek, her iki durumda da “Atatürk’ü Koruma Kanunu” gibi yersiz bir kanun lağvedilecek… Görür müyüz? İnşallah…