-Muhafazakar kelimesinin anlamını unuttum ben                 

-Yahu nasıl unutursun, Muhafazakar insanlar, muhafazakar hükümet diye kullanıyoruz ya işte.

-Kimin neyi muhafaza ettiği belli olmayan sakız gibi gevşek bir kelime. Lügatte dindarlıkla özdeş bir anlamı varsa ihtilal yapılmalı fikir ordularıyla kalemden kılıçlarla o lügatin üzerine! Bir Müslüman mazlumun hücrede tutulduğu ülkede kimse bana muhafazakarlığın dindarlık demek olduğunu sakın söylemeye bile yeltenmesin.

*

Mehmet Ali ÖZTÜRK ağabey Sünni bir Müslüman olduğu ve Suriye’nin kuzeyindeki Müslümanlarla ilgilendiği, dertlendiği ve imanından mütevellit orda aktif olduğu için Birleşik Arap Emirlikleri’nde yıllarca zindanda tutuldu. Yıllar sonra serbest bırakıldığında çocuğu büyümüştü. Neyse BAE bu ne beklersin abimizin kurtulduğuna sevindik dedik, şükrümüzü çektik, gerekli yerlere beddualarımızı ettik. Fakat bugünkü mevzumuz uzaklardan değil. Ülkemiz dediğimiz bu vatanın içinden bir mevzu!

Oturduğum mahallede geçen hafta bir kavga olmuş, kavga da denemez, 4 kişi Zihinsel engelli bir adama meydan dayağı atmış. Zanlılar, sorguları alındıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Dışarda geziyorlar. Hakim bu şahısları tutuklama gereği hissetmemiş demekki. Neyse asıl mevzumuz bu da değil.

21 yaşındaki genç bir kardeşimiz İstanbul’da Nimet Abla Camiinde Cuma namazına gidiyor, hutbede imam hutbe metninin dışına çıkıp metinde yazmayan ‘Birisine’ tazim ediyor. Hutbe metnine ilaveten bir ayet dahi okunsa soruşturma açan Diyanet’in o imamı soruşturduğu haberini daha almadık ama Ahmet Bostancı adlı mümin bir kardeşimizin tutuklandığı haberini aldık.

Resulullah’ın (sav) kürsüsünde, Peygambere inanmayan birinin adının anıldığını duyan Ahmet Bostancı kardeşimiz her müminin yapacağı gibi camiyi terk ediyor ve telefonunu çıkarıp hislerini kaydediyor. Söyledikleri şunlar:
‘’Hoca, Malum olan kişiye rahmet okudu ve namazdan sonra onun ruhuna Kuran okuyup hediye edeceğini söyledi, Bunların arkasında namaz kılınmaz, İlerde sağda bir cami var oraya gideceğim. Bu (yanımdaki)abimizde bizimle birlikteydi. Allahu zülcelal kafirleri, müşrikleri kahretsin. Bizleri bu kafirlerden beri etsin. Allah bizi nefsimize bırakmasın.’’ Yani sayın savcı ve hakimin bu cümlelerin hangisine tutuklama kararı verdiğini düşünüyorum ama işin içinden çıkamıyorum. Hukuken hangi sebebe dayanarak tutuklu yargılanma kararı verdiler anlayamıyorum. Ahmet Bostancı isim vermemiş, Zihninden geçenleri okusak ve kabul etsek bile kimsenin şahsına küfretmemiş, Kurana-Peygambere inanmadığını kendisinin söylediği (Ve birçok farklı tarihçinin de ittifak ettiği) birine kafir demiş ve kanunlarda bu da suç olarak kabul edilemez, çünkü bu bir hakaret değil olsa olsa tespit olur. Sanki biz Şeriatla yönetilen bir devlet miyiz ki Kafir demek suç olsun? Laik bir sistemde Kafir demek olsa olsa iltifat olur.

Sosyal medya yargıçlarının tepkisiyle evinden ters kelepçe ile alınan Ahmet (şu ana kadar) iki aydır hücrede tutuklu. Anlıyoruz ki Laik sistemin ‘kara bulut’u yalnızca Ahmet Bostancı’nın üzerine çökmüyor da O’nun şahsında Müslümanların hislerine, kalplerine zift dolu yağmurunu yağdırmaya çalışıyor.

Engelli bir adamı öldüresiye dövmenin tutuksuz yargılanma sebebi fakat fikrini beyan etmenin aylardır bir hücrede tutuklu yargılanmak olduğu böylesi bir düzene ne denir? BAE’ye ne dediğimiz malumdu ama şimdi ne desem bilemedim, birileri bizim de zihnimizi okuma cüreti göstermeden yazıyı sonlandıralım.

Cümlelerimizi Ahmet’in bize hücresinden ilettiği mesajıyla ve ona destek çağrımızla bitirelim: ‘’Öncelikle herkese selamlarımı iletiyorum. Halim yerinde. Kitap okuyorum. Lakin tek kişilik hücrede kalıyorum. Şartlar pek iyi değil. Hijyenik bir ortamda değilim. Gazze’yi gündeminizden düşürmeyin.

Duruşmam 16 Ocak’ta Kartal Anadolu Adliyesi’nde olacak. Selametle kalın.’’

Yazının girişinde, ‘Muhafazakar’ kelimesinin anlamını unuttum demiştim, şimdi o cümlem daha anlamlı olmuştur. Neyi Muhafaza ediyor bu Hükümet, bu Adalet Bakanı, bu hakimler? Rejimi mi?

O zaman Allah Muhafaza etsin Ahmet’i ve bizi.