Sadelik, Gönüllü Sadelik ve Biz

Yazan: 09 Ağustos 2022 2202

Farsçadan Türkçeye geçmiş sadelik kavramı, süs ve gösterişten uzak olmak manasına gelir. Süs ve gösteriş­ten uzak denildiğinde akılda ilk canlandığı gibi sadelik yalnızca giyim, kuşam gibi zahire yönelik değildir. Ha­yatın sadesi kişinin isteği ile değil ihtiyaçları ile şekil­lenen bir hayat tarzıdır. Son iki yüzyılda buna yönelik gönüllü sadelik kavramı ortaya çıkmıştır. Bu kavram bireyin yaşamında anlamlı olmayan mallar yığınını yok ederek aynı zamanda dürüst, sade, samimi bir hayat sür­dürme felsefi şeklinde tanımlanmıştır. Etiğe ve ahlaki değerlere uygun bir şekilde bilinçli olarak seçilmiş iste­ğe bağlı bir yaşam tarzı olan gönüllü sadelik, bireylerin dışa dönük basit fakat içe dönük zenginliğini hissederek yaşaması ilkesine dayanır. Dışa dönük basitlik toplum tarafından teknolojiyi istememe veya duyarsız kalma olarak nitelendirilse de teknolojinin avantajlarını gelişi­güzel reddetmek anlamına gelmez. Burada ayırıcı nokta günümüzdeki teknolojik gelişmelerle beraber yeni ve farklı olan her şeyin toplum tarafından ihtiyaç olarak görülmesidir. İstekler ve ihtiyaçların ayırımını yaparak bilinçli bir tüketici olmak da gönüllü sadeliğin esasla­rından kabul edilir. Fazlalık olarak nitelendirdikleri her şeyi ortadan kaldırarak topluma örnek olmak ve çevreyi korumak gibi vizyonları vardır.

Biz Müslümanlar sade yaşam hususunu nasıl an­lamalı ve nasıl olmalıyız? Bir alime göre sade yaşa­mın gayesi ise şöyle açıklanmaktadır: “Sade yaşantı­nın gayesi, insanlara fakir olduğu izlenimi vermek veya malını harcamayıp biriktirmek değil tevazu, züht ile nefsini gurur, kibir gibi olumsuzluklardan uzaklaştırmaktır.” Efendimiz sallallahu aleyhi vesel­lem şu hadisiyle de sade yaşamın önemini anlıyoruz. “Siz işitmiyor musunuz? İşitmiyor musunuz? Sade yaşamak imandandır; sâde hayat sürmek imandan­dır.” (Ebû Dâvûd, Tereccül 2. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 4) Bu hadisten öğrenmemiz gerekenler ise:

Yaşamayı kolaylaştırmak, sadelik ve mütevazilik, İslam’ın prensiplerinden biridir.

Dünyaya ve dünyanın süsüne, gösterişine, lüksüne, israfına dalmamak gerekir.

Az yemek, vücutça zayıf olmak, iyi bir mü’minin özelliği sayılmıştır.

İslâm, ne herkesin kıskanmasına ve buğz etmesi­ne sebep olacak derecede lüks yaşamayı, ne de bunun aksine, son derece pejmürde bir görünüm sergilemeyi tasvip eder. İslâm, mütevâzî bir hayatı ve sâde bir gö­rünümü mükemmel bir imanın belirtisi sayar. Sahâbe, sadece fakir ve yoksul oldukları dönemlerde değil, yö­netimde bulundukları ve maddî imkânlar sahibi olduk­ları dönemlerde de örnek sayılacak mütevâzî bir hayat sürmeye özen göstermişlerdir.

Bizler de günümüzde tüketim canavarı haline getirilmeye çalışılan toplumun bir parçası olmaktan ka­çınmalı, Efendimizin buyurduğu üzere sade yaşamalı­yız. Allah bize O’nun sünneti üzere bir yaşam sürmeyi nasip etsin. Zira onun yolundan en küçük bir sapma hem dünyamızı hem de ahiretimizi helake sürükleyecektir.

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi