Vâkıf'laşamamak

Yazan: 18 Haziran 2024 513

Geçtiğimiz günlerde bir dostumun bazı gençlik teşekkülleri için yorumumu sorması üzerine cevabımı vermem sonrasında bu husus üzerine hayli düşünme fırsatı buldum. Ülkemizin ve geleceğimizin teminatı konumunda olan bu kurum ve muhtelif birliktelikleri içeren grupların büyük bir çoğunluğunu yakından takip etmek suretiyle tanıyorum. Öfke kutbunda tuttuğumuz islam düşmanları karşısında bu vakıfların isimlerini verip onların umuma karşı ifşasını değil umumun karşısında dostluk hassasına binaen acı söz karşısında kucaklaşmak amacıyla kaleme almaktayım.

Anadolu'nun ekseriyetle büyük bir çoğuna uğramış ve gençlik üzerine gençlik teşekkülleri ile yapmış olduğumuz mütalaalar neticesinde varmış olduğum en genel kanı ahir zamanın getirileri ile düşülmüş popülizm ağına kurban gitmiş ve tanıştıklarının tanışları silsilesi halinde devletin başına ulaşılıyor olmasıyla hedefe ulaşılmış sayılması ve dünyevi rızıkları elde etmek pahasına alter kimlikleri oluşturmak suretiyle her cenaha attıkları gülücükler ile bu meselenin nihai başarı noktası konumuna ulaşılmış saymalarıdır.           

Meselenin mihenk noktası başarı sayılan hedefin oluşturulması hususudur. Bunun hayali bir hedef olması mı, siyasi bir hedef olması mı, dünyevi mamaların hedef tutulması mı yahut üzerine vazife edinişi ile amacın dinin tesisi yolunda yalnızca gayrette olmak gayesiyle yolun sonunda veya yoldayken ölümün vuku bulmasıyla seni karşılayan Efendi’nin (sav) 'kardeşim hoşgeldin' deyişi midir? Tartışılması gereken husus budur. Başarının adında şaşmış zihinler diyalektikte de aynı karmaşanın içindedirler ki fertlerin ve tabelaların sayısı nispetince aidiyet duygularını kavileştirmektedirler. Bu ölçüt nispetinde karşımıza siyasi ve ahlaki arenanın Anadolu insanını boğazlaması ve global dünyada kılcal damarlar gibi millete sızan kominizim belasının kol gezmeye başlaması üzerine kurulan ve bu belanın otorite yoluyla rayına sokulup mücadelenin arenasını değiştirmesiyle adeta gayesiz kalmış teşekküllerin hayali bir turan idealine sarılmış ve büyük çoğunluğu liselerde olmakla beraber gençleri etrafına toplayarak onları gerçek dünyadan uzaklaştırmaya ve ruh atomuna yabancı şahsiyetleri ululama toplantılarıyla aslında Ankara’daki beylerin hamurunu kızartma ve yağlama amacını taşımaktadırlar. Aynı ölçüt nispeti üzerinden iktidar partisi tarafından bütün gençlik vakıflarını tek çatı altında toplamak amacıyla kurulan maddi bütün imkanları siyasi bütün bağlantıları ve iktidarın gücü sebebiyle bürokrasinin de emrine verildiği ve bu bağlantılar sebebiyle çoğu zaman gündemde olan vakıfta müntesiplerine yönelttiğim başarı kıstasınız nedir ve ne durumdasınız sorusuna hep sitemle başlayan cümleler neticesinde anladığım ve usullerini öğrendiğim kadarıyla verdiğim kıymet hükmü şu ki vakfın görünmez kurucusu olan devlet başına sunulan en alt tabakadan en yukarıya kadar şişirilerek gelen ve en sonunda devletin başına ulaştırılan raporlar bu işin başarısını oluşturmaktadır. Şişirilen şişkinliğin patlama noktası, üzerine kurulu temel olmak vasfıyla politik gücün yitirilmesi olarak görmekteyim. Tabelaların ve birlikteliklerin dava elbisesi giydirilmediği her vakıf gibi.

Bu iki kolbaşı vakıf üzerinden aşağıya doğru indiğimizde kurucularının değiştiği ama usullerin ve amaçların değişmediğini görmekteyiz. Sağ cenahın 2 kutbu olan bu vakıflar kendi kollarından aşağıya doğru indiklerinde esasta mutabık usulde ayrışan aslında yakından bakıldığında esasa taalluk edecek fikri ayrılıkları olan vakıflardır.

İktidara yakın olan vakfın zincirinde bir vakfın başkanı ile bir masa etrafında otururken ona yöneltilen şehrin ahvali nasıl ne yapıyorlar sorusu üzerine ' Bitikler herkes boşa almış gün geçiriyor, en iyisi biziz' demesi içimden kahkahalara sebebiyet verdi. Telefonla tek tek arayarak rica minnet çağırdığı arkadaşları ile hayvanlara mama dağıtmak kulübe dağıtmak siyasi bağlantılar ile şehrin bürokratlarını söyleşiye çağırmak ve aynı usulle çağırdığı arkadaşlarıyla kalabalık (görece) fotoğraflar paylaşmak şehrin en iyisiyse eğer vah şehrimize vah gencimize. Yapılan faaliyetleri kötü görmek değil amacım. Vakıf demek bir amaç etrafında toplaşan ve amacını yerine getirmeye çalışan örgüt demektir. Kışın Abdest Alanlara Sıcak Su Taşıma Vakfı, Kızlara Çeyiz Hazırlama Vakfı, Sokak Hayvanlarına Ekmek Verme Vakfı, Sıcak Pide Dağıtma Vakfı, İflas Eden Tüccarlara Yardım Vakfı, Şehit ve Sahabe Türbelerini Tamir Etme Vakfı, Helalleşme Vakfı, Yaz Günlerinde Soğuk Su Dağıtma Vakfı ve niceleri. Vakıflar Genel Müdürlüğü sitesinden temin edilme bu vakıfların ismiyle müsemma amaçları ve ulaştıkları insan adedince Allah onlardan razı olsun.

Lakin gençlik vakıflarının şirin gözükme ve sosyal faaliyetçilik amacıyla bu tür işlere girişmesi samimiyetsizliğin ve popülizmin göstergesidir. Herkes kendi işini yapmalı. Bizim cenahımızın gençlik teşekkülleri için söylüyorum. Ben çocuklarımı mama dağıtmaya değil imanımın ve fikrimin getirisi ile cemiyette aksiyon almak üzere bu vakıflara göndermek istiyorum.

Bu vakıfların aynı zamanda fikrimizin temsil makamında olmaları aslında fikrimize zarar vermektedir. Hakiki İslam hakiki manada temsil olunduğu müddetçe karşısında hiçbir kuvvet duramayacaktır. Bu temsilin vasıflarına tanışların tanışlarıyla iktidara uzanmak değil, bakışların bakışlarıyla kâinat efendisine erişebilmekle haiz olunur. Aksi halde her teşekkül Allah'ın muradına nefsinin muradını giydirmek suretiyle caka satan bir horoz kümesine dönüşecektir.

Fikirde iktidar olamadık itirafının sahibine ait vakıfların bu cümleden anladıkları sokaktaki kedilerin acıkmasıysa eğer kedi vasfıyla oturdukları koltuklara dişleri kemalizmle bilenmiş köpeklerin hırlaması onu kaçırmaya yetecektir. Fikirsiz vakıfçılık, tatbik eden için gerçek değil sanaldır. Vicdan rahatlatmak için bedenlerin yorulduğu ama aslında idraklerdeki asıl açlığın giderilememesi sebebiyle zihinlerin yok olduğu denaet çukurudur. Aslında bu serzenişimiz vakıf kültüründeki zenginliğimizdendir. İflas etmiş bir zenginin cebinde parası yoktur ama zenginlik edası ve fikri bakidir. Bu nispette iflastayız ve bildiğimiz o zenginliğe tekrar sahip olabilme kaygısındayız. Çünkü Allah cc 'Yollarımızda cehd edenlere mutlaka yollarımızı açacağız' buyurmaktadır. Bu sebeple bu toprakların tekrardan vatan kılınması namına bu gayret bitmemeli ve mutlak fikre nispet edilmiş yollar halinde bütün gençlik teşekkülleriyle var gücümüzle çalışmalıyız.

Müslümanlığın fert planında serbest ama içtimai planda yasak olduğu memleketimizde bizim vakıflarımızın önce Müslümanlığı ve sonrasında da mücadeleyi esas alacak bir eğitim modeline gitmeleri gerekmektedir. Bu yolda paraya, makama lüzum yok, okunacak kitaba okutacak hocaya ve başını yağmurdan koruyacak bir çatıya sahipsen yolunun karargahına sahipsin demektir. Hareketini ve dünyaya bakışını 'Gaye İnsan Ufuk Peygamber' de bulmak ve bulduğunla amel ederek başarıya giden yolu arşınlayabilirsin. Bir araya geldiklerinle oluşturduğun ulvi muhabbetin neticesinde oluşan ulvi öfkenle sen, artık muhabbetinin banisi efendine dil uzatanları bu topraklardan ruhen ve fiziken kovmanın anahtarını elde etmişsin demektir.

Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in gençliğe hitabesinde selam verdiği o müstesna gençliği yetiştiren vakıflar Allah’ın selamı üzerinize olsun.

Dergiler

Servet Turgut'un Kaleminden

© 2022 Seriyye Dergisi