İlim, Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi...
0539 924 64 98
editor@seriyyedergisi.org
Türkiye’de İslamî hareketler, İslamcı siyasî hareketlerin gerisine düşmüştür; zira bugün için İslamî hareketler, İslamcı siyaseti ihya ve sevk makamından düşmüş, İslamcı siyaset ise İslamî hareketleri kontrol ve dejenere mevkiine geçmiştir…
Partiler yoluyla İslam davasına hizmet mevzuu, yola çıkarken alınan niyetlerin yolda az ilerlenmesinden sonra unutulması sebebiyle dumura uğratılmıştır. Bu iş bu hale geldiyse, İslamcı siyaset kadar ona bu fırsatı veren İslamî hareketler de suçlu değil midir? Neticede ilkinin havuzu, ikincinin deresinden gelen su ile doluyor!
Mesele bellidir; Türkiye’de İslamî hareketlere de, İslamcı siyasete de, dört başı mamur bir dünya görüşü lazımdır! “E canım, İslam’dan âlâ dünya görüşü mü var?” diyeceklere “Her gün su içmek için bütün şehir, şehir dışındaki baraja mı gidiyorsunuz?” deriz. Zira İslam başkadır, İslam’dan olmak başkadır! İslam, şehrin dışında bütün hayata kaynaklık eden barajdır ve İslam’a nispetli bir dünya görüşü de, o barajın suyunu bütün bir şehre şebekeler halinde çekmek, onunla her evi müstefit kılmak teşkilatıdır…
Ve Türkiye’de de Müslümanların ana problemi, o barajın varlığıyla ilgili bir zıtlıkta değil, o barajın şehre nasıl getirileceğiyle ilgili bir avanaklıkta yatıyor!
Her daim diyoruz ya; fikrin olmadığı yerde hayata kaynaklık edecek hiçbir şey de yoktur, var olanlarsa yalnızsa onların replikalarıdır!
Türkiye’deki ekser İslamî hareket ve mevcut İslamcı siyaset yapılanmaları da, bu kıymet hükmümüzün kapsamında… Maatteessüf!